bugün

6 eylül 2010 mhp kurucular kurulu açıklaması

tüm paketi birden oylatarak toplumu karpuz gibi ortadan ikiye bölen referandum tartışması herhalde ki hiç bir camiayı ülkücü hareket kadar bölmemiştir. mhp'nin bu referandumda bu kadar keskin bir tavır alması çok yanlıştı, hareketi bölmekten başka bir işe yaramıyor. sağolsun genel merkez "gel hasip gel, meclisin renklerini tamamlayalım" derken dtp'lilere gösterdiği şefkati eski-yeni öyle veya böyle kendisini ülkücü olarak niteleyen insanlara göstermemekte ısrar etmenin yanında, bir çoğu için ağza alınmayacak hakaretler kullanıyor. hiçbir hareketin ülkücü hareket kadar kolay adam harcamadığını biliyorduk, lakin ülkücü müsveddeleri, ülkücü bozuntuları gibi ithamlar genel merkezin bakış açısına göre partiye ve harekete ne kazandırıyor merak ediyorum. ya da sayın kurucular kurulu üyeleri, haklı olarak chp'nin ayrılıkçı kürt hareketi ile geçmiş temaslarına bakarak bölücülükle suçluyorsunuz, fakat akp'nin ayrılıkçı kürt hareketiyle temasını görmezden mi geliyorsunuz? habur skandalını kim yaşattı bu ülkeye? açılım politikalarını başlatarak türk ile kürtün arasını hiç olmadığı kadar ayrıştıran kim? akp'nin bölücülüğü chp'ninkinden evla mıdır?

birden ortasında kaldığımız anayasa tartışmasında akp'den çok evet'çilik, chp'den çok hayır'cılık yapmanın ne anlamı var? evet diyenleri hain, hayır diyenleri statükocu ilan etmenin ne faydası var? evetin de hayırın da kendine göre çok çeşitli gerekçeleri olabilir, ve bunların hiçbiri de birbirinden evla değil. kadınlara pozitif ayrımcılığın türk toplum yapısını bozabileceği düşüncesi ile hayır denebilir, milletvekilliğinin düşürülmesi kaldırıldığı için hayır denebilir, yerindelik denetimi kaldırıldığı için hayır denebilir. ya da çok çektiğimiz yüksek yargı yapısını kırmak için evet denebilir. zaten kısa süreli bir değişiklik, başvekil 2011'de yeni anayasa muştusunu da verdi zaten, bir, bir buçuk yıllık bir süre için mi bu kadar yaygara?

ifrata kaçmayın, 13 eylül'de birbirinizin yüzüne bakacağınızı unutmayın.