bugün

ülkücüler

bu ülkede birçok kişiye göre daha adam sayılabilecek insanlardır.

şiddet evrensel bir kavramdır ve bu türkiye'de ülkücülere maledilemez. 1 mayıs işçi bayramında polisle çatışanlar, taşlayanlar herhalde ülkücü değillerdir? terör örgütü pkk da sol çizgide gitmektedir (gittiğini iddia etmektedir, siyasal analizler de bunu göstermektedir ve şiddet uygulamaktadır), bu ülkede kara para aklamak, mafya türü örgütlenmelere gitmek de ülkücülerin tekelinde değildir. türkiye'de pek çok aşiret ağası "mafyadır" ama her ne hikmetse çok büyük kısmı "ülkücü" değildir. derin devlet ükkücüleri kullanmıştır ve daha sonrasında adam gibi yapılanamadığı için "diyet" ödemiştir. hiram abas gibi bir kişi türkiye'de derin devletin bir en üst kademelerinde bulunmuştur ancak kendisi ülkücü değildir keza; kendisi mason bir aileden gelmektedir. teşkilatı (milli istihbarat teşkilatı) bu gibi kişilerden temizlemeyi amaç edinmiştir. abd'nin icazetiyle suikaste kurban gitmiştir. savundukları görüşü algılayamayan "yusuf miroğlu" özentileri piyon olarak kullanılmaktadır. ülkücülüğün ana temasında ırkçılık yoktur.

derin devlet bir ülke için olmazsa olmazdır, her güçlü devletin bir derin devlet'i vardır. bizim derinliklerdeki devletimizin yanlış kullanıldığı dönemler olmuştur, hala olmaktadır, ancak şu bir gerçektir ki derin devlet'i olmayan bir ülke yaşayamaz.

bunları ülkücü olmayan paleface, ülkücülüğü geçtim sağ ideoloji ile işi olmayan paleface olarak söylüyorum... hiçbir siyasi ideoloji, hiçbir akım sütten çıkmış ak kaşık değildir. ancak bu ülkede bir kesimi evrensel kavramlarla suçlamak siyasi olarak cahilliktir... ideolojiyi politika yönetmi olarak beğenmeyebilirsiniz; (örneğin ben 60 yıldır iktidarda olan sağ ideolojinim bu ülkeye bir şey katmadığı, katamayacağı inancında olduğum ve bunu destekleyen bilgilere sahip olduğum için sağ ideolojiyi desteklemiyorum)

abdullah çatlı liderliğindeki oluşum türk diplomatları katleden asala örgütünü çökertmişlerdir. bunun hukuki olarak çözülmesini isteyen pek muhteremlere soruyorum, o kadar diplomatımızın şehit edilmesine neden o çağdaş avrupa ülkeleri neden ses çıkarmadılar? gayri nizami harp; gayri nizami harp ile çözülür... işte beğenmediğiniz, terörist olarak nitelendirdiğiniz "derin devlet" bitirmiştir asala'yı... abdullah çatlı şam'da terörist başı abdullah öcalan'a suikast düzenlemiş, ancak suriye istihbaratı el muhaberat'ın bize yanlış istihbarat vermesinden dolayı kıl payı kurtulmuştur. neymiş, çete oluşturmuş, haraç kesmiş... bunlar abartılmış şeyler... peki pek muhterem kişiler; siz vatan için kelle koltukta şam'da suikast düzenler miydiniz? hayır... ölenin arkasından konuşmak kolay çünkü cevap veremez, aynı devlet ölümünden 1 ay öncesine kadar polis lojmanında bir konut tahsis etmedi mi abdullah çatlı'ya ölen öldü, suçlu bulundu... bugünkü papa diyor ki; "biz islamla diyalog için değil, ortodokslarla ilişki kurmak için türkiye'ye geliyoruz" müslümanlığı terör ile bağdaştıran skolastik felsefeyle yoğurulmuş bir vatikan... gerçi bugün "kürdüm" demenin demokrasi, "türküm" demenin faşistlik sayıldığı bir ülkede, ulusalcılığın statükoculuk diye yargılandığı bir ülkede, gayet normal bilgisizce yapılmış yorumlardır...

susurluk kazası bu ülkede hiçbir şeyi kanıtlamadı, hiçbir şeyi ortaya çıkarmadı... sadece bu kazanın arkasında bir şey arayan (gerçekten arayan) kamuoyunun azına bir parmak bal çaldılar, çatlı ve hüseyin kocadağ ölmüşlerdi ve suçlandılar olay kapatıldı...

bu ülkede susurluktan çok daha büyük skandallar var ama benim milletim tutturmuş polis-mafya-siyasetçi üçgeni... bu ülkenin altını oyan üçgen bu değil... koca ülke bu üçgenle bu hale gelmez... susurlukta halka "cambaza bak" dediler ve cebindekini daha rahat götürdüler... 2+2=4... tabi; sinerji yaratmak isteyenler 2+2=5 diyebilirler...