bugün

aşk diye bir şey yoktur

doğru olduğuna katıldığım bir önermedir. bunu anlamak için önce aşkın tanımına bakalım; bir insanı sürekli düşünmek, yanında olmasını istemek, onu "o" olduğu için sevmek, hayatının sonuna kadar ona yüksek sadakatle bağlı kalmak, gözü ondan başka kimseyi görmemek. aşk budur peki çevremizdeki insanlara baktığımızda bu duyguları ölümsüz bir şekilde yaşayıp yaşatabilen kaç kişi var? uzun süre evli kalmış ortayaş üstü çiftlerimiz bile eşini "aşık olduğu kişi" değil "hayat arkadaşı" olarak görüyor, tutku, istek, romantizm hiçbirşey kalmamış ve sadece hayat karşısında yükleri ve çeşitli görevleri paylaştığı kişi olarak görüyorlar.

Gençlerimize baktığımızda baştan seni seviyorum sana aşığım diyen kızlar herşeyi yerine oturtsanız ve her istediğini yapıp onun mutluluğu için ne kadar kendinizi parçalasanız dahi zamanla sizden mutlaka sıkılıp yeni arayışlar içine girmeye başlar. aşık kalabilme süresi maksimum 7 aydır. o zaman demekki aşk aslında gelip geçici bir hevestir, sadece yeni maceralar yaşama isteğidir. fakat çoğu edebi eserde "aşk" adına yazılmıştır, neden gelip geçici birşey için bu kadar eser verilsin ki? o zaman demekki aşk aynı zamanda insanın hayalini kurduğu sürekli öyle hissettirebilecek birinin varlığına inanmak istemektir, yani tamamen hayalperestliktir.

edit: 2.paragraftan itibaren sadece kızlardan bahsettim, erkeklerde aynı şekilde bıkar, cinsiyetle alakasızdır.