bugün

öğretmenlik

en zor yanı öğrencilikten öğretmenliğe geçiş sürecidir. bocalama evresidir, düşe kalka yürürsünüz net bir tarz oluşturup alışıncaya kadar. karşımıza hortlak gibi çıkan gerçekler:

-kılık-kıyafet sıkıntısı. öyle üniversitedeki gibi rahat kıyafetler, siyah ojeler, efendim mini etekler yahut spor ayakkabılar yok. öğretmen olduğun an çıtı pıtı bir hanım veya iki dirhem bir çekirdek beyefendi olmak zorundasın.

-şaşırtan imkansızlıklar. öğretmen olacak adayların, zihinlerini köy/kasaba gibi yerlere alıştırmaları gerekir. hayır alıştırsan da bir bok olmayacak. öyle "köylerde böcek olur", aman "kerpiç evler nasıl temizlenir?", efendim "süpermarket var mıdır?"dan daha fazlası olacak emin ol. tezek yapmak nedir bildin mi? bileceksin!

-velilerle uğraşma konusu. asla hafife alma. bağırırım, iki çeker bir sündürürüm yola gelirler zannetme. hasta olduğun zaman milli eğitime şikayet edecekler, "hoca gelmedi vay başımıza gelenler aney aneeeyyy" diye ağıtlar yakacaklar.

-müdür, müdür yardımcısı, hademe ve diğer öğretmenler. bu insanlarla ilişkilerde maksimum özen gösterilmeli. karşı cinse selam verdiğiniz için "kötü kadın" yahut "yuva yıkan erkek" damgası yiyebildiğiniz gibi, kaçınırsanız "yobaz, kendini beğenmiş" gibi kurşunlara maruz kalabilirsiniz. ortamı kavradıktan sonra ilişkilerin düzenlenmesi önerilir.

-öğretmenlerin de kötü olabileceği gerçeği. bu zaten çok bilinen bir gerçektir. öğrencisini taciz eden, kulak zarını patlatacak şiddette dayak atan, müdürüyle basılan öğretmenlerin çokluğu yadsınamayacak kadar fazladır. insanoğlu değil mi her şeye hazırlıklı olmak lazım.

-çocuk sevgisi ve sabır durumu. çoğunluğun düşüncesi "çocuk sevmeyen icra etmesin bu mesleği kardeşim"dir. çocuk sevmeyen, çocuk gürültüsüne katlanamayan, sabırsız ve sinirli bir insanı bile yumuşatabiliyor bu meslek. * * bir anda kendinizi çocukların bitli başını okşarken bulabiliyorsunuz.

-kanaatkar olmak. kesinlikle böyle bir özellik de kazandırıyor. zaten memursun, istersen kanaatkar olma ay sonunu bulamazsın bunun yanında eldeki küçük imkanlardan ne kadar büyük icraatlar gerçekleştirebildiğini görünce ufak şeylere saha sempatik bakacaksın.

öğretmen olmak isteyen, olma yolunda ilerleyen, acaba olsam mı diye çelişen insanlar: öğretmenlik birilerinin lafla sözle anlatabileceği bir meslek değil maalesef, gidin, rica edin, yalvarın bir kaç gün yerinde tecrübe edin. o derslerde gördükleriniz de neredeyse hiç bir işe yaramıyor. ayrıca siz de o dalga geçtiğiniz öğretmenleriniz gibi olacaksınız, hatta aynı cümleleri kuracaksınız:

-hey sen arka taraf! anlat da hep beraber gülelim!