bugün

salim başol

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Demokrat Parti idarecilerini yargılayan ve Yüksek Adalet Divanı olarak bilinen Olağanüstü Mahkemenin başkanlığını yapan hukukçu ve hakim. 1905 senesinde Yozgat (Bozok)ta doğan Salim Başol, ilk ve orta tahsilden sonra Ankara Hukuk Fakültesini bitirdi. 1928de Niksar hakimliğine tayin edildi. Çeşitli yerlerde hakimlik, ağır ceza mahkemesi üyeliği ve başkanlığı vazifelerinde bulundu. 1945teki Tan olayından sonra Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertelin hükumetin manevi şahsiyetini tahkir suçundan birer yıl hapis cezasına çarptırılmaları kararını verdi. 1949da Yargıtay üyeliğine, 1954te yargıtay başkanlığına seçildi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi başkanlığındayken 27 Mayıs 1960ta Demokrat Parti iktidarına karşı yapılan ihtilalden sonra Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından Yüksek Adalet Divanı başkanlığına getirildi. 6 Ekim 1960ta başladığı Yüksek Adalet Divanı başkanlığı vazifesini Yassıadada sürdürdü. Burada yapılan duruşma ve yargılamalarda başkanlığını yaptığı mahkeme Demokrat Parti idarecilerini çeşitli cezalara çarptırdı. Salim Başol yargılama sırasında peşin hükümlülüğü ve taraf tutmasıyla hukukun ve adaletin bildirdiği çizgiden ayrıldı. 1950-54 arasında çıkan kanunların hesabı sorulurken Samet Ağaoğlunun; Peki ama Reis Bey! O kanun layihasını bizimle beraber imzalayan Fethi Çelikbaş arkadaşım neden burada bizimle beraber değil? diye sorunca; Ne yapalım sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor. diyerek peşin hükümlülüğünü açıkladı. Demokrat Parti idarecileri hakkında nasıl bir karara varacağını, onları eninde sonunda idam edeceğini bilen Salim Başol sanıklara sert davranmak ve savunmalarını istedikleri gibi yaptırmamak suretiyle hukukun son söz savunmanındır kaidesini ihlal etti. Hasan Polatkan meşhur müdafaasını yapmak için söz istediği zaman; On beş dakikadan fazla dinleyemeyiz. dedi. Konuştuklarına da; ;Buraya kadar tamamen boştur. demek suretiyle hukukla değil, buyrukla hareket ettiğini ortaya koydu. Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay, Salim Başolun başkanı olduğu Yüksek Adalet Divanının nasıl bir hukuk düzeyinde vazife yaptığını hatırat olarak şöyle nakl etti; Bir gün, Milli Birlik Komitesinin iki üyesi Mucip Ataklı ile Suphi Gürsoytrak öğlen yemeğine geldiler; Yemeği senin odanda yiyeceğiz dediler. Mahkeme başkanı Salim Başolu da çağırdık. Dördümüz yemek yedik. Bunlar konuyu açtılar. Salim Başola dediler ki; Reis Bey! Kararlarda 60tan aşağı idam kararı verirseniz biz, yani Milli Birlik Komitesi gayr-ı meşru oluruz... Yani 59 kişi olsa bizi meşru kılmaz. Başol da bunun üzerine dedi ki; Bu kararları ben tek başıma verecek değilim. Dosyaları heyet halinde inceleyeceğiz. Belki yüz kişiyi asarız, belki üç asılır. Bu benim tek başıma vereceğim karar değil ki... Onlar da işte dediler. Mümkün olduğu kadar fazla olsun.(Milliyet Gazetesi 6 Ocak 1985-E.Çölaşan) Hiçbir hukuk devletinde görülmemiş, bu olağandışı siyasi mahkemenin başkanı olan Salim Başol ve arkadaşlarının peşin hükümle verdikleri karar neticesinde Adnan Menderes, FatinRüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, MBKnin tasdikiyle idam edildiler. Böylece Türk siyaset ve hukuk tarihine kara bir leke konulmuş oldu. Yassıada yargılamalarından sonra Yargıtay’daki vazifesine dönen Salim Başol de Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine seçildi. idamlardan iki yıl sonra, Yassıadada 4,5 ay tutuklu kalan gazeteci-yazar Turhan Dilligil Adalet Gazetesinde yazdığı bir hikayede aslen çingene olan Yozgatlı bir eşkıyadan bahsetti. Bu yazı üzerine, Salim Başol Turhan Dilligil hakkında kendisine hakaretten dava açtı. Mahkeme neticesinde Turhan Dilligil, Türk adalet mensubunu vazifesinden dolayı küçük düşürdüğü gerekçesiyle otuz bin lira para cezasına mahkum edildi. Aradan seneler geçtikten sonra Turhan Dilligile bir gazeteci tarafından Asaletmeap kitabında yazdıklarınız doğru mu? iddianıza göre üstü kapalı olarak anlatıldığı gibi Başolun babası çingene mi? diye sordu. Turhan Dilligil; Aradan 26-27 sene geçti. Ancak yazdıklarımın hepsi bir gerçeğe dayanır. Hepsini araştırmışımdır. Hiçbiri tekzib edilmemiştir. Tekzib edilmemesi çok önemlidir. Yani, ben Salim Başolla mahkemelik oldum, ama yalan yazdığım için değil, hakaret ettiğim iddiasıyla oldum. Bugüne kadar kimse, Yalan yazdı, yazdıkları asılsızdır. diye iddiada bulunmamıştır. Makamından dolayı kendisine hakaret ettiğim gerekçesiyle mahkum oldum. Yoksa sen bunun babasına niçin çingene demişsin? diye değil. Yaptığım araştırma neticesinde Yozgatlı Şevket adlı bir çingene bir tren soygunu yapıyor. Hakkında verilen hepis cezasını çektikten sonra da birine yanaşma giriyor. Başol da bir çiftlik ağası tarafından okutulmuş. Şimdi hikayenin hepsi doğru da ancak Asaletmeapta yazılanların bazı isimleri değiştirilmiştir diye cevap verdi (Türkiye Gazetesi 21 Eylül 1989-Enver Durmuş) 1970 senesinde Anayasa Mahkemesi üyeliğinden emekli olan Salim Başol, ölümüne kadar Ankaradaki evinde hayatını sürdürdü. Tutulduğu şiddetli hastalıktan kurtulamayarak 28 Şubat 1990da Ankarada öldü.
güncel Önemli Başlıklar