atatürk ün rusya ve sosyalizme bakışı

Atatürk'ün bu dönem için yaptıkları Genç Cumhuriyet için faydalıdır. Hatta o zamanlar kapitalizm'i gelişim evresine sokabilmek adına karma ekonomik sistemi benimsemek zorunda kalmıştır devlet.

Sovyetler birliği kurulmadan önce Rusya'ya yardımın önlenmesi artık kaçınılmaz olan tüm iktidar sovyetlere sürecini hızlandırmıştır. Daha sonradan halk devrimi sürecini tamamlayan sovyetler birliği artık sosyalizm'e geçme sürecinde bir iç savaş sürecine de girmiştir. işçi sınıfının büyütülmesi v.s.

Atatürk ise bu dönemde kabul edilen devlet rejiminin gideceği yoldan emin olarak aslında ikili oynamak zorunda kalmıştır. Sosyalist bir biçim değil burjuva demokratik bir sistem oluşturmaya çalışan T.c emperyalizm e karşı savaşrak kendi emperyalist sürecini oluşturmak istediği aşikardır. eğer bu yönde bir sıkıntısı olmasaydı açıkça batıyı reddedebilme ve müttefik olarak doğuyu alabilme şansımız vardı. Fakat bu nedenle batıdan kesinlikle uzaklaşılamazdı. emperyalist savaştan çıkmış T.c'nin hem bir müttefike hem de bir tehdit olarak gördüğü (Tarihte tüm milletleri düşman sanmak) Sovyetler ile ilişki kurmak zorundaydı.

Bu nedenle aslında diplomatik üçkağıtçılık dönemi gelmiştir. Lenin atatürk hakkında tüm fikirleri doğruyken atatürk'te tum bunların bilincinde olarak karşılıklı bir anlaşma yoluna gittiler. Aynı zamanda ulusların kaderini tayyin hakkına saygısı bulunan genç sovyetler'in yardım etmesinden daha doğal bir durum olamazdı.

Fakat sonradan 2. paylaşım savaşı sürecine giren Dünya'da yine genç tc'nin gelişimini hala tamamlayamaması ile bu savaşta da ikili oynamak zorunda kaldı. Kuzeyde tehdit olarak gördüğü sovyetler ile birlikte aslında tüm dünya tehlike olarak görülmekteydi. Yine gelişmiş kapitalist ülkelerle ilişkileri geliştirebilmek adına sovyetler'e biraz yaklaşıp tekrar batıyla büyük ilişkiler içerisine girilmiştir. Savaş sonuda bilindiği gibi son anda girerek batıya yaranılmaya çalışılmıştır.

Fakat bugün tarihin affetmediği bir şey vardır. Herkesin düşmanlığından emin olan T.c'nin döneklik süreci bugünkü sürecide beraberinde getirmiştir. Kendinden emin olamayan kompleksli t.c sürekli bir tarafa yaranmaya çalışmıştır. Tarih dönekleri italyanlar da da görüldüğü üzere hiç bir zaman affetmez.

Peki bugün ne oluyor? Hala yaranma çabaları ile kapitalizm hayalleri yerle bir olmuş durumda. Kapitalizm'i ithal etmek olarak algılayanlar bugün ülkede hakim konumda. Belirli ideolojiler üzerine oturmamış t.c bugün sovyetler'in de yıkılmasıyla tamamiyle batının bir oyuncağı haline gelmiş durumda. Ne ürettiğimiz güzelim muzları satabiliyoruz, dışarından saman muzları alıyoruz. Ne de kendimiz üretebiliyoruz. Komplekslerimiz aslında bu süreçleri beraberinde getirdi. Bugün tarih, tabuları yargılamaktadır. Atatürk'ün başlattığı süreç belirli temellere oturamamış ve tabii ki sonucunda bugün kü sürece getirmiş oldu.

Eğer ki kendinden emin bir T.c olsaydı ve ilişki batı ile yoğunlaştırılıp vahşi süreçte bu şekilde emin yol alınsaydı, inanıyorum ki bugün Türkiye burjuvazisi çok daha güçlü konumda olurdu.

Eğer o dönemde politiklar farklı işletilseydi, batıya bilmem kaç yıllarına kadar borç ödemek zorunda da kalmazdık.

Çözüm nedir peki? Kangren olmuş bu devleti yıkıp yerine yenisini kurmak tabii ki.