bugün

sevgilim

iyelik ekleri alan kelimelerin en güzeli, en masumu, en anlamlısı.

"daha küçücüksün sen, seni ben büyütücem, hep benim kollarımda olacaksın" derdin bana.

tutamadın sözünü, tutamadık, bir yerlerde eksik kaldık birbirimize. çok farklıydı derdik hani, kimse anlamazdı bizi. saçma sapan şeyler yapıp sadece biz mutlu olurduk bundan. başka kimseye ihtiyacımız olmadığından umursamazdık da başkalarını. onlar sadece "başkalarıydı" işte.

ellerimi avuçlarının arasına hapsedip öperdin, öyle mutlu olurdum ki. pek sık görüşemezdik belki ama kopamazdık da birbirimizden asla. delice bi tutkuydu, aşkın ötesiydi, farklı bi boyutuydu belki de.

ilk kez şakağımdan öpmüştün beni, küçücük masum bi öpücük. ne sevgiliydik, ne arkadaş. cesaretimiz bile yoktu birbirimize dokunmaya. küçücük bi öpücük işte sevgiline, hiç olmamış gibi davranıp yüzümdeki çocuksu gülümsemeye engel olamamıştım. yanakların kızarmıştı, utanmıştın. ne de sevimli olmuştun, hala seni düşündükçe şakaklarımda bir alev topu parlar, yavaş yavaş iner yüreğime doğru.

aslında düşününce içim de rahat bir yandan biliyor musun, inan ki mutluyum. o kadar çok şey öğrettin ki bana. ve biliyorum ne sen başkasıyla olabilirsin ne de ben.

bugün birinci yılımız sevgilim, sen de hatırlıyorsun değil mi? sana "eski" demeye dilim varmıyor, hiçbir zaman da varmayacak bilirsin. bugün yüzlerce sakız alıp tek tek fallarına baktım senin için, en uygununu seçtim bize ve sakladım bir köşeye. belki bir gün tekrar yanıma gelirsen sana gösteririm diye, olmayacağını bile bile.

ayrılırken "sen benim için hiçbir şey yapmadın" demiştim, ciddi değildim biliyorsun değil mi? bağıramadım arkandan, ne olur dur beni yanlış anladın diyemedim. son sarılmamızdaki hıçkırıklarımız arasında kayboldu sevgi sözcüklerim. senin sıcacık kollarında benliğimi de bırakıp çekip gittim, gitmek zorundaydım, kalamazdım biliyorsun beni.

bugün biraz çıkıp kafa dağıttım arkadaşlarımla, içtikçe açıldım, senden bahsettim, sürekli senden bahsettim. bir süre sonra sıkıldılar benden fark ettim. adını söylerken gözlerim dolmaya başladı sonra, milyonlarca kez adını haykırmak isterdim ama ağlayamazdım, her zaman güçlü görünmem gerekiyor ya, senin dışında kimsenin yanında ağlayamazdım. sadece senin yanında bütün zırhlarımı bi köşeye fırlatıp küçücük, şımarık bi kız çocuğu olmak istiyordum hep ve oluyordum da.

sessizce toplandım, eve yürümeye karar verdim, mart soğuğu yaladı geçti yüzümü. titredim. senin bana dokunduğun zamanki gibi titredim.

yanımdan ikimizin hayalleri geçti, elele tutuşmuş koşuşturuyoruz, elimde bir tanecik kırmızı gül, bi çingeneden almışsın benim için. bi an durdurdun beni, kocaman öptün.
"sen benim küçücük sevgilimsin" dedin.

gözlerimi alamadım bizden, yaşlarımı alamadım gözlerimden. kafamı çevirdim başka yöne, elimdeki gül yere düştü, bir damla gözyaşı kaydı yanaklarıma doğru ve ayrıldık.
*