bugün

trainspotting

kariyer deliliğinin içine edivermiş filmdir. bu içine ediş sırasında ortalamanın üzerindeki genç nüfusu galeyana getirecek sahneler vardır. bu da filmi kült ve ötesi mertebesine çıkarmıştır. filmin ünlülüğünün benim gözümdeki yorumu budur. birçok sahnedeki argümanlar iş hayatına, kariyere, hırsa tokattır. bu da olması gerekirdirden yola çıkıldığında film başyapıt olmuştur. ötesi yoktur. illa ötesini aramak için kasacaksak otomotik portakal'ı ve kubrick ustayı ziyaret edeceğiz. el mecbur! o kadar aşmış müziği dinleyen insan kötü adam olamaz öngörüsüyle. hayatta öngörülere takılmama dersini kubrick gibileri mi veriyor? öngörüymüş? yerim ben öngörüleri!

hatunların alışveriş manyağı, erkeklerin futbol delisi olduğu klişesi gibi başka klişe bulamadım film boyu. sömürgecilikle ilgili ezilmişlikle ilgili bir yığın sağlam materyal vardı yalnız.

kariyer ve hırsı alaşağı eden film. trainspottingin tanımı budur!
edit:kariyer deliliği/ statü manyaklığı/ evde iş/ işte iş/ rüyada iş/ moda mod yaşam/ gene iş/ işte yükseleceğim deyip egoyu dizginleyememek/ hırs ve esaret...
edit büdüt: hayatın bir şeyler yapabilme dürtüsüyle güzel oluşu/ çalışmanın gerekliliği işi abartmanın gereksizliği/ işsel körlük/ bir şeylerin farkında olmak/ yaşamı sevmek ve yaşama tutunmak/ hayatta çalışmanın mühimliği/ hayatın sadece iş olmadığı realitesi...
10 üzerinden 8,5!