atatürk ün demokrasi anlayışı

tam olarak asla anlayamayacağımız, atatürk ü anlamak diye birşeyin olamayacağı çünkü kişileri değil, onların fikirlerini bir yere kadar anlayabileceğimizi, o da tam anlamıyla olamayacağı için yorum yapabileceğimiz daha kısıtlı bir alana inmek istiyorum. atatürk ve demokrasi dersek daha derinlemesine olabilecek (yine de tam anlamıyla değil), daha sağlıklı sonuçlar elde edebiliriz. o olmasaydı sen şimdi burda yazabiliyor olmazdın angut şeklindeki sığ düşünceleri de geçelim. bu şekilde bir yere varılmadığı; sadece yarım yamalak bilgileriyle ve sabit fikirleriyle birbirine ayar vermeye çalışan bir çok insanın sözleri arasındaki bir çöplükte hissederiz kendimizi. atatürk, türk milletinin kurtuluşunun avrupacılığa dayandığını hissetmiş olabilir. ki avrupa ülkelerinin çoğunun sadece sömürgeciliğe dayanarak muasır medeniyetler seviyesine(!) yükseldiğini biliyoruz. atatürk ün demokrasi düşüncesi sadece kendi milletine karşı iyi niyetli olmuştur büyük ihtimalle. türkiyenin de bu şekilde gelişebileceği, zenginleşebileceği * kanısına varmış olabilir. yani görünüşte medeni, temelde yozlaşmış, fakat bunun farkında olmayan bir toplum biçimi. (bkz: amerika) bu şekilde insanları kendine bağlamak daha kolaydır. ki atatürk ün tek adam olduğu zamanlar da bunun kanıtıdır. tek adam varken de demokrasiden bahsetmek safça olur. ama türkiye halklarına bakacak olursak bir çok hastalıklı düşüncenin, insanların beyninde önemli bir yer kapladığını görebiliriz. bu yüzden atatürk ün tüm gücü elinde topladığı ve buna göre toplum açısından sağlıklı kararlar vereceğini düşünmesini mantıklı bulabiliriz. evet şeriata, teokrasiye, saltanata karşı çıkmıştır ve bunda sonuna kadar haklıdır. fakat avrupacılık düşüncesi de sadece görünüşte demokratik bir düşüncedir ve temelinde asla demokrasiden söz edilemez. gerçekçi olmak gerekir ki, avrupalı olma düşüncesi oldukça romantiktir ve gerçekten uzaktır. bu anlamda atatürk ün demokrasi anlayışının sadece ''avrupa gibi olmak'' olduğunu söyleyebiliriz.