okan bayülgen in sigaranın zararlarını tiye alması

mozaiklenen sigaradan zevke gelen insanlar var sanırım. o zaman size şunu tavsiye ediyorum. yapacak hiçbir şey olmadığını düşündüğünüz bir gece saat 2'de, kanallarda öylesine gezinirken iyi, kötü ve çirkin filmine denk geliniz. bu sizi çölde deniz bulmuş kadar sevindirmeli ama, öyle bir durumdasınız: sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri sizin o an gayet anlamsız olan hayatınıza bir eğlence olmak için karşınızda duruyor. ve film başlamadan diyor ki bu film +13, 13 yaşından küçükseniz sizi kötü etkileyebilir. izlemeye başlayın, tam keyfiniz yerine geldiğinde birden aklınıza, filmde clint eastwood'un sigara izmaritleriyle iz sürdüğü sahneler gelsin. ve bir kaç dakika sonra ekranın mozaik içinde kaldığına, o şahane sinematografinin, muhteşem görüntülerin mozaikler arasından kafalarını uzatmak zorunda kaldığına şahit olun. hemen yanıbaşınızda gerçekleşen bu katliamla ilgili hiçbir şey yapmadan nasıl yaşayabilirsiniz? sanatın ağzına sıçıyorlar yetişin! bile diyemiyorsun ki. yarısı sansürlü, kesilen sahneler başka başlıkların konusu. filmin görkeminin altında ezilmek isteyen ben, bir mozaik cümbüşüyle başbaşa kalmak zorundayım.
şu ana kadar sigara içmedim, merak bile etmedim, ve kokusundan, dumanından, her şeyinden tiksiniyorum(bu da 'not: galatasaraylıyım' gibi oldu). ama çocuk kandırır gibi her beyaz çubuğu mozaiklemek bizi nasıl bir tehlikeden koruyor anlayabilmiş değilim, bir gün sigaraya başlayacaksam bunları düşünüp başlayacağımdan da eminim. bu yüzden artık bu yasaklara karşı söylenen her sözü desteklemek bende bir refleks oldu. ben sansürsüz televizyon istiyorum, insanların her gördükleri şeyden etkileneceği tehlikesinin dikkate alınmadığı bir toplumda yaşamak istiyorum. okan bayülgen'in sigaranın zararlarını tiye alması da bu yüzden şahane bi olaydır. rtük'ün yaklaşımı artık 'sigara mı dedin sen, vay senin amuğa koyum ben o zaman.' a dönmüştür çünkü.