a change of seasons

oha dedirten dream theater şarkısı. evet oha dedirtiyor çünkü yer yüzüne echoes dışında böyle bir müzikal şiir inmemiştir. gerek sözleri gerek melodileriyle aşmış dream theater şarkısıdır. ayrıca albümde güzeldir dinlenmelidir mutlaka.

"seasons change and so can i, hold on boy no time to cry" sözü belkide çok anlam katıyor bu şarkıya.

türkçesi şöyledir:
I. Tanyeri Kızıllığı [00.00]

II. Masumiyet [03:50]

Hatırlıyorum bir zamanlar
Zihnim narin ve bakire
izledi tanyeri kızıllığını
Hayal ediyordum ne bulabileceğini
Yaşam doluyken harikalarla
Hissettim sıcak rüzgarin esişini
Keşfetmeliydim sınırlarını
Ötesinde (kış) karın(ın) derinliğinin

Masumiyet beni okşarken
Hiç bu denli genç hissetmedim
içim yaşamla dolup taşarken
Arıyordum hala daha fazlasını

Fakat o günler şimdi geçti
Ağaçtaki bir yaprak gibi değişti
Yok oldu sonsuza dek
Serin sonbahar esintisinde
Artık kar düştü
Ve parlamıyor artık güneşim
Çabalıyorum tutunmak için
Kalan son gücümle

Haksızlık suçluluk
Ve incelik kovuğumda
Acıyı hafifletmek için çabalıyor
Mantığı bulmak icin çabalıyor

Beni saran duyarsızlığı bulmak için
Hiç bu denli korku dolmadım
Tüm hayatım içimden çekildi
Ve son yaklaşıyor...

III. Carpe Diem [06:54]

Hep hatırlayacağım
Kasım'ın ürpertici soğuğunu
Haberlerini sonbaharın
Seslerini koridorun
Duvardaki ilerleyen saati
"Günü yakala"
diyor, duyuyorum onu
Yaşam böyle sürüp gitmeyecek
Etrafına bak
işit sesleri
Halen buralardayken kıymetini bil yaşamının

"Yapabiliyorken topla dikenlerini gülün,
Eskiler uçup gidiyor,
Bugün gülümseyen bu çiçek,
Yarın ölüp gidiyor"

Geçmişten öğrenebiliriz
Ama o günler gitti
Gelecek için ümitlenebiliriz
Fakat hiç gelmeyebilir.

Kelimeler zihnime saplandı
Öğrendiklerimle uyanıp,
Günü yakalamalıydım,
Eve döndüm
Uçuş için hazırlanıyordu
Tüm gücümle muhafaza ettiğim
En içten korkuyu hissettiğim
Yürüyüp gecenin içine gitti
Son bir bakış için döndü
Gözlerimin içine baktı, dedim ki
"Seni seviyorum... Hoşçakal"

"Bu duyabileceğin en berbat şey"
"Eğer bana yalan söylüyorsan..."
"Oh, ona sırılsıklam aşıksın"
"...sadece terketmeliyiz... tüm hayatlarımızı..."
"Günü yakala !"
"Bir şey oldu"
"Yapabiliyorken topla dikenlerini gülün"
"O öldürüldü."

IV. Kışların En Karanlığı [10:08]

V. Başka bir dünya [13:01]

Çok uzak veya öyle görünüyor
Hepsi kayboldu, hiçbir şey tamamlanmadan
Sayfalarda ve televizyon ekranında
Bir başka hayat, hiçbir şeyin gerçek olmadığı
Harika bir hayatın içinden geçip giderken
Takılıp ayağın, düşüp, tekrar kalkamayınca
Boş ve soğuk bir bakışla yalnız başınasın
Pes ediyor gibi hissediyorum

Bir cennet tarafından körleştirildim
Göklerde yüksekte bir hayal alemi
Sadece beni boğan bir rüya
Hüzünün derinliklerinde, merak içinde

Gelin delicesine sevelim onu
Kullanıp da atalım
Hiç bir şeyin önemi yok, kendisi olmasına izin vermeyin
Onun umutsuzluğuyla beslenelim
Sonra bağlayalım, tüm dünya görsün

Bıktım hepinizden iki yüzlüler !
Avucunuzda tutmanızdan beni
Sizin ilginize ihtiyacım yok
Geçirsin diye bir günün içinden
Mevsimler değişir ve ben de değişebilirim
Sabret evlat, ağlamaya zaman yok
Çöz şu ipleri, aşağıya geliyorum
izin vermeyeceğim beni itelemelerine

Gelin delicesine sevelim onu
Kullanıp da atalım
Hiç bir şeyin önemi yok, kendisi olmasına izin vermeyin
Onun umutsuzluğuyla beslenelim
Şimdi benimle uğraşsınlar bakalım.

VI. Kaçınılmaz Yaz [16:59]

VII. Günbatımı Kızıllığı [20:12]

Artık daha akıllı bir insanım
Anılarla dolu bir hayat
Kafamın içinde akıp durmakta
Bana öğrettiler nasıl olacağını
Daha iyi veya daha kötü, ölü ya da diri
Anladım ki geri dönüş yok
Hayat istesen de istemesen de akıp gider
Oğlumla oturdum
Günbatımı kızllığını izlemek için
(Yapabiliyorken topla dikenlerini gülün)
Çok yıllar geldi geçti
Yaşadım ben hayatımı, ama şimdi gitme vakti
(Yapabiliyorken topla dikenlerini gülün)
O benim herşeyim
Şimdi zamanım gelince
Hayatım bitince
Güneşe doğru bakiyoruz
Günü yakaladıysan ağlamazsın
Şimdi hoşçakal deme vakti
Biliyorum ki gitsem bile
Hep yaşayacağım, yaşayacağım.