bugün

garsona uzaktan yapilan hesap isteme hareketi

en ikircikli durumdur. ağzınla bağıra çağıra: "hesaaaaaap" diye bağırmak gelir içinden. eğer takıldığın yer pahalı bir mekansa gelde iste. bir anda kurufasulyecide olsan bağıra bağıra: "ustam bizim borç ne kadar?" diyebileceğin aklına gelir gülümsersin. içinde bulunduğun durumu hatırlayınca gülümseyişin kaybolur gider, yerine ellerini birleştirip oturduğun mağrur bakışlı ifaden gelir. sesli bir şekilde isteyemeyince de bu sefer garson beni gördü mü acaba stresi başları ki çekilmez olur. bir kaldırırsın, iki kaldırırsın garson bey diye seslenirsin olmaz. bir anda sağır olmuştur kör olasıca garson duymaz seni başkasını duyar onla ilgilenir başka masanın hesabını keser ve bir umut bekleyen seni görmez. sen ise o anda: "ulan ben o.çocuğumuyum, neden bana bakmıyor?" yorumlamaları eşliğinde serine devam edersin sesini duyurmak amacıyla. sonra sesini duyurunca bir anda kral kesilirsin ve hesabı istemiş olmanın dayanılmaz hafifliği ile elini cebine sokar, buna benzer başka maceralar yaşayacağını unutarak masadan kalkarsın. hayatın boyunca bu kısır döngüyü yaşayacaksın. tavsiyem bir an önce öl de kurtul çekilmez bu çile insanı kanser eder yer bitirir. bir dost.

(bkz: hayatımızın 3/4 ünü hesap isteyerek geçirmemiz)
güncel Önemli Başlıklar