bugün

selim ışık

(bkz: Tutunamayanlar)'ın baş kahramanıdır. Tutunamayanların üstatlarındandır. hayatını anlattığı öylesine ustaca yazılmış bir şarkısı vardır ki kalemiyle kendisine hayranlık uyandırır.

Dokuz yüz otuz altı. Tarih düşüldü. Niçin?
Doğumu önemlidir - yani kendisi için.
Buruşuk yüzler, bezler arasında bir canlı
Başpamağını emdi (yıkanmamış ve kanlı)
Cahildi, ne bilsin libidonun adını
Duymuştu belki belki aşkın kokusunu, tadını
Sonradan uzun olan yumuk parmaklarında.
bu satırlarla başlayan şarkının en etkileyici kısımlarından biri de çocukken dua ettiği bölümdür:

Yorganı attım üzerimden o gece,
Çıplak ayakla taşlara bastım o gece. Kırk derece
Ateşim çıksın diye bekliyordum. Sakın
Göndermesin babam beni okula yarın,
Olur mu Allahım. -Allahım diye başlamışken
Dua edeyim hemen:
Babama, bana ve nineme
Ve apartmandaki Baha Beye, karısına ve oğluna
Ve mahalledekilere ve rahmetli dedem Hüsrev kuluna
Ve Ankara'dakilere ve Türkiye'dekilere
Ve dünyadaki bütün iyilere
Rahatlık ver.
Onların içinde (varsa eğer)
Hırsız, fena
Ve kötülük etmek için insana
Fırsat bekleyenlere
VE beni azarlayan kapıcımız Kamber'e
Ve beni bahçede korkutan horoza
Ve ezberimi bilmezsem ceza
Verecek öğretmene
Rahatlık verme.
(Ceza vermezse rahatlık ver.)

Yeter
Bu kadar. Allah kızar sonra çok istersen.
Yalnız unuttum; ne olur rahatlık versen
Galatasaray oyuncularına. Yarın
Maçları var da; yenilmesinler sakın.

Esasen Oğuz Atay'ın kendisini dillendirdiği ve şarkıdaki sözlerle hayatının da örtüştüğü; (bkz: günseli)'ye olan aşkı, sevdiği kitaplar ve insanlara ve hatta hayata bakışı ile nevi şahsına münsahır, yarı yazarla bütünleşmiş bir gerçeklikte yaratılmış bir karakterdir