bugün

davul

bir enstrumana aşık herkesin anlatacağı şekilde anlatılandır muhtemelen.

hayatınız ne kadar boktan olursa olsun, başınıza neler gelmiş olursa olsun, hangi derdiniz sizi rahatsız ederse etsin başına oturduğunuzda dünya grileşir.

o anda tek renkli şey siz, enstrumanınız ve sizinle çalan insanlardır.

gerisi renksizdir.

çalmaya başladığınız anda etrafınızda bir hortum oluşur. dönmeye başlar, etrafınızı sarar.

çoğu enstruman gibi kendisini elinize almaz, gider setin başına oturursunuz. sizden büyüktür, etrafınızı sarar. siz ona uymak zorundasınızdır.

beraber çalışmanız lazımdır. götü kalkıklığa ya da kendini beğenmişliğe izin vermez. eşek gibi çalışmanız gerekir.

uzun süre çalmadığınızda özlersiniz bir sevgili gibi. içinize işlemiştir çünkü.

ve sonra.. çalarken.. geride kalan her şey önemini yitirir, gözden kaybolur.

siz çaldıkça döne döne yükselirken içinizi bir tanrısallık duygusu kaplar.

notaları beyninizle değil de sanki derinizle hissedersiniz.

tüm vuruşlar içinize işler.

çaldıkça yükselirsiniz, artık önünüzdeki 5 dakika için önemli başka hiçbir şey yoktur.

gözleriniz parlar, elleriniz titler.

öyle bir enstrumandır davul.

bir kere başlarsanız, davulcu ve davul birleşir, "bir" olurlar.