bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

sana gelmek isteyen sözlerimin ayakları birbirine dolanıyor, yazıp yazıp siliyorum anlatamadıklarımı...
içten dışa taşan bi kargaşa sanki... ne garip bi denklem bu?
insan yaşamadan bilemiyor bazı şeyleri, tanım koyamıyor evet...
peki yaşayıpta anlatılamayanlara ne demeli?
göz kapaklarımda gizlenen yüze, bakamadığım göze,
içimde bıkmadan konuşan ama dilimden çıkamayan söze...
avuçlarımda gizlediğim en güzel hazineye...
ömrümce anlatsamda hep eksik kalacağım biliyorum.
bu öyle bi hal ki, o anlatabildiklerim buz dağının sadece görünen yüzü.

ahh bi bilebilsen suyun altındaki keşfedilmeyi bekleyenleri,
sana ulaşamayan sözleri...
keşke ben demeden duysan diymediklerimi,
işte o zaman anlardın aşk kelimesinin duyduklarının yanında küçülen cismini,
huzurun ta kendisi olan beraberliğimizi...

acizliğime sığınıp yeniden anlatabilmeyi umuyorum o iki kelimeyle sana...
seni seviyorum...