bugün

sylvia plath

özyaşamöyküsel kitabı sırça fanus'ta merkeze kendisini koyup, kendi etrafında dönüp duran yine kendi bunalım dolu anlarını yazdı.

"Kolejde okurken yazarlık derslerine kabul edilmediği için bunalıma giren ve bir süre psikolojik tedavi gören Plath, rahatsızlığı sırasında uyku hapıyla intihara kalkıştı. "

bazı bedenler vardır kendi ruhlarına dar gelen. işte o'nun ruhu da böyle bir ruhtu. o küçük, hastalık sarı bedenine sığmayacak kadar büyük olan bu ruh, yetmezcesine giderek daha fazla büyüdü. saçları uzadı, şah damar dişleri çıktı. bu dönemlerde sylvia, kendisini mutsuz eden dış dünyayla bağlantısını neredeyse koparmış ve sadece kendi dünyasında ki kendini huzurlu kılacak şeylerin izini sürmeye başlamıştı. bunları yaparken kocasına kadınlık, çocuklarına annelik yapmaya devam etti. aslında o'na göre hiçbir intihar girişimi "başarısız" değildi. "başarısız" sonuçlandığı söylenen intihar girişimlerinde kimse görmeden yavaş yavaş ölmeyi çok iyi başarıyordu. *çünkü çevresindeki herkesten önce öğrendiği bir gerçek vardı; bir bedeni bir başka beden öldürebilirdi evet, ama bir ruhu kendinden başka bir ruh öldüremezdi.

sylvia için yazdığım kısa bir yazı ile bitiriyorum;

içinde koşuşturan bir çocuğun varlığından sözederdin ya hep, şimdi o kız cocuğu büyümüş, serpilmiş olmalı; intihar yaşı gelmiş.. Ayıp değil, inan hiç ayıp birşey değil gezegenlere bir can borçlu olmak. Saçların karanlığa doğru uzuyor acının çekim gücü karşısında. Ve ben,"ne yapsak boş" gibi bir cümleyi Marmara'nın tuzuyla yıkıyorum. Daha lezzetli olsun, daha da acıtsın diye. Çok nefis ayrılıklarla sarıp sarmalıyoruz içinde endişe ve öğrenilmemesi gerek bir geçmiş olan zamanı. Sonra oturup, sessizce masallar okuyoruz içindeki kız çocuğuna. Ve inatla devam ediyoruz "benim masal yaşım geçti, artık acı ne demekmiş biliyorum" deyip bir damarı, bir ömrü yüzümüze kapatmış olsa da.

Ah zaman.. Yel değirmenleriyle savaşmak bizim neyimize? Görmüyor musun; yaşanılmamış anlar sel olup akıyor o yüzsüz o engebeli sokağında.Ve bugün kor gibi yakan bir Cuma.

Saçların vardı; kısa, kısacık. Benim bu kısa ömrüme doğru uzayan. içindeki çocuğa söyle artık ölebilir. Artık ince bir bağırsakla asabilir kendini hatıralarıma.