bugün

savaş

dünyanın en eski olgularından biridir.Ancak savaş tarihini insanlık tarihi ile eş tutmak da yanlıştır. Quincy Wright A Study of War adlı kitabında savaşın tanımını aynı türden farklı bireyler arasında gerçekleşen şiddet teması şeklinde yapmıştır. Başka bir değişle savaş tarihi dünyada ilk canlı türlerinin ortaya çıkmasıyla başlamıştır diyebiliriz. Aslanlar ve kaplanlar arasındaki kavgadan iki ilkel kabile arasındaki bir su kaynağının paylaşımı üzerindeki kavgaya kadar her şey bu tanıma uymaktadır.

Q. Wrightın bu tanımı savaş hakkındaki en genel tanım olması nedeniyle her alandan araştırmacı tarafından kabul edilmiş bir tanımdır. Ancak bu tanım tarihteki ilk savaş tanımı değildir. Savaş kavramının ilk olarak tanımlandığı yer eski Yunandır. Heraklaitosa göre savaş karşıtların çatışmasıdır. Herakleitos çelişkilerin kavgaya neden olduğunu ancak savaşın her zaman başarısızlığa değil, tersine çoğu kez bir gelişmeye neden olduğunu vurgulamıştır.

Romada ise Düello kavramından geliştirilen savaş kavramı (bellum), güç kullanarak mücadele etme anlamında kullanılmıştır. Bu noktada önemle belirtilmesi gereken konu, savaşın bir süreç değil, bir olgu yada durum olarak ele alınmış olmasıdır.

Orta çağda ise savaş üzerine en detaylı araştırmaları St. Augustine yapmıştır. St. Augustine uluslararası her faaliyeti bir hayatta kalma mücadelesi olarak tanımlamıştır. Ona göre doğal bir durum olan savaş, basit olarak direnişin kırılması ve zapt edilmesi durumudur. Hristiyanları bir bütün olarak gören St. Augustine bu bütünün doğruyu ve esenliği, diğerlerinin ise kaosu temsil ettiğini savunur. Bu durumda mücadelenin meşru zemini hazırlanmış olmaktadır. Diğer bir değişle haklı (meşru) savaş kavramı ortaya çıkmaktadır. St Augustine bir savaşın haklı olabilmesi için üç koşul saymıştır. Buna göre öncelikle haklı savaş yöneticiler tarafından ilan edilmiş savaştır. isyancı bir güç tarafından ilan edilen savaş haklı bir savaş değildir. ikinci olarak savaş için bir neden olmalıdır. Diğer bir değişle saldırıya uğrayanın bunu hakketmesi lazımdır. Son olarak da St. Augustine savaşın ancak barış için yapılırsa haklı olabileceğini savunmuştur.

Ayrıca savaşın tanımı inceleme alanlarına ve analiz düzeylerine göre de farklılıklar göstermektedir. Uluslararası ilişkileri ekonomik bakış açısından inceleyen Wallersteina göre savaş;mevcut ekonomik aktörlerin lehine işleyen bir dünya pazarı oluşturması maksadıyla kapitalist dünya ekonomisinin kurumsal yapılarını şekillendirme mücadelesidir. Devlet seviyesinde inceleme yapan Clausewitze göre ise savaş düşmanlarımıza isteklerimiz zorla kabul ettirme eylemidir. Yine Clausewitze göre savaş politikanın başka araçlarla devamıdır.Eğer bir politik bir hedefe ulaşmak istiyorsak savaş bunun aracıdır ve araçları hiçbir zaman amaçlardan izole bir biçimde düşünemeyiz.

Uluslararası hukukun babası olarak kabul edilen Grotiusa göre ise savaş güç kullanarak çarpışanlar arasındaki durum olarak tanımlamıştır. Buna göre bireyler, isyancılar ve hukuki olarak eşit olamayan taraflar arasındaki çarpışmalar savaş kapsamına dahil değildir.

Sosyologlara göre ise savaş sosyal olarak tanınmış gruplar arasındaki şiddet içeren çatışma olarak tanımlanmaktadır. Sosyologlar taraflar arasındaki mücadele doğal olarak en baştan itibaren şiddet içermek zorunda değildir derler ancak askeri çatışma yoksa savaşta yoktur demekten de geri kalmazlar.

Günümüzde bir savaşın nasıl başlayacağı, bir çatışma durumunun hangi koşullarda savaş sayılacağı uluslararası antlaşmalarla belirlenmiş durumdadır. LaHey antlaşmalarının birinci maddesine göre bir silahlı çatışma önceden uyarı yapılmak kaydıyla iki şekilde başlar. Birincisi, isteklerin yer aldığı ve kabul edilmezse savaş olacağını belirten ültimatom vermektir. ikincisi ise savaşın ilan edilmesidir. Bir savaşın ilan edilip başlanması önemlidir. Çünkü sadece savaş durumunda geçerli olan savaş hukukunun uygulanması için savaşın ne zaman başladığının tespiti önemlidir.

Savaşın başlaması kadar sona ermesi de tespit edilmesi güç bir durum yaratabilir. Öncelikle iki taraf arasında ilan edilen bir ateşkes çarpışmalrın durmasına neden olur. ikinci safhada da resmi bir antlaşmayla veya askeri harekatın sona ermesi ile taraflar arasındaki çarpışmalar durur.