bugün

hayatin anlamina koyim

sabahtan beri kafamın içini kemiren onlarca soru arasından sıyrılıp, pervasızca sarfettiğim cümle. hayatın anlamını çok aradım dostlar ve olmadığına karar verdim.

herzamanki gibi okuldan çıkıp, yakın arkadaşımla [kankam değil] rutin yürüyüşümüzü yapıyorduk. konuşmuyorduk, sadece yanyana yürüyorduk, yakın arkadaş olmamıza rağmen konuşcak hiçbişey yokmuş gibi konuşmuyorduk.
sonra sigarasını yakıp "nedir lan bu hayatın anlamı?" der gibi baktı. "bilmiyorum amına koyim, gelmişiz dünyaya yaşıyoz işte" der gibi baktım. "lan herkez boku bokuna mı yaşıyor o zaman?" der gibi tekrar baktı. "sktir et, yaşamana bak, cehennem varsa bile biz gitmeyiz" der gibi tekrar baktım. "lan peder zickler özentisimi oldun şerefsiz?" der gibi baktı, sonra bakışmayı bıraktık.

düşündüm "lan bu sorularla kafasını meşgul etmeyen bisürü insan var [hatta bu sorularla meşgul olanlar çok az], zihinleri ne kadar rahattır şimdi."
dindarlar mesela, adam hayatta kafasına takılan herşeye "allah bilir, allahın işine karışılmaz" gibi bir çözümleme getirebiliyor. bu durum, bir lüks onlar için.
bizde öyle bişey yok tanrının varlığından emin olamadığımız için. emin olduğumuz şey dinlerin olmadığı. bu da çok büyük bir çıkmaza getiriyor bizi. hani diyor ya bazıları "ateistlerin içindeki korkunç boşluk" falan. vardır böyle bişey gerçekten. dindar adam rahattır, ateist rahat değildir. çok büyük problemleri vardır çözümlenmesi gereken.
sonra özeniyorum onlara. kafaları biraz daha az çalıştığı için bizden daha mutlular belki. dindar mı olsam diyorum, tüm olasılıksızlıkları ihmal ederek.

[matrix'de cyper mıydı neydi onun ajana dediği gibi]
"ignorance is bliss"