bugün

istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi

tramvayla beyazıttan geçerken "laleli-üniversite" durağında inerseniz karşınıza devasa kırmızı bir bina çıkar.işte o bina istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi'dir.

içeri giremezsiniz.kartınız olmazsa içeri almazlar.orda tanıdığımız,dışarda görsek selamlaştığımız güvenlik,kartımızı unuttuğumuz takdirde tanımazlıktan gelerek bizi içeri almazlar.(alırlarsa da çok zor alıyorlar)

garip bir okul.

şayet yolunu bulup da içeri girmişseniz karşınıza iki yol çıkar.biri sağ,biri sol.sağdan giderseniz bahçe solunuzda kalır.bahçeyi es geçip yolunuza devam etseniz içeri girersiniz.

içerisi:
tavanı pek büyük.devasa,heşmetli,uçsuz bucaksız.merdivenleri de hakeza.benim okuduğum bölüm türk dili ve edebiyatı.bu bölüm 4. katında.asansörü sadece hocalar kullandığı için 25464 basamak çıkma maratonuna hazır olmanız lazım.

öğrenci işleri ikinci katının son kısmında solda a5'in karşısında.orda bazı mendeburlardan dolayı senede bir iki defa giderim.adı öğrenci işleri olmasına rağmen işim düşse de gitmem.ruhum sıkılır.orda bir bayan var insanı çok tersliyor.bir gün hocama şikayet ettim.dedi ki:"haklıdır." ondan sonra ben de bişi demedim.

yukarı çıkmaya devam etseniz karşınızda her kattaki koridorda yeni yeni bölümler görürsünüz.en üstte a4 amfisi vardır ki istanbul yeditepenin bir tepesinde kurulmuş olan bu binadan istanbulun bütün yerlerini (yani sadece yenikapı ve aksaray zeytinburnu taraflarını görürsünüz.) görürsünüz.

en aşşağıda.yani edebiyat fakültesini fen fakültesine bağlayan meydanın resmi adı şeref holüdür.fakat orda çalışan hademeden tutun rektöre kadar herkes ona hergele meydanı derler.

hergele meydanı:
hergele meydanı mapushanenin volta meydanı gibidir.öğrenciler boş zamanlarında gelip volta atarlar.
yemekhaneye giden yolun solunda tenis masası var.oynamak nasip olmadı.

öğrenciler bazen burda top oynarlar.defterleri kale niyetine kullanan öğrenciler,topun size geldiği zamanlarda "topu at" derler.sen de atarsın.oynamak istersin.ama kıdemli olmak lazım.ya da ortam bulmak lazım.

hergelenin sonunda yemekhane var.

yemekhane:
yemekhane demek mapushanenin yemekhanesi demek.uzun bir koridor.şayet 12:00 gibi sıcak yemek vakti yemeğinizi yemek istiyorsanız uzun koridor boyunca minicik adımlarla bitirmek üzere sırada beklemek şartını kabul etmeniz lazım.o sırada yanınızda arkadaşınız yoksa canınız sıkılır.yoksa konuşmamakla beraber yanınızda konuşup gülen insanları dinlemeniz zorunludur.

bu esnada boş durmayan bonus saçlı bazı insanlar size:
"komünist olmak ister misiniz?"
"falan filan şey için imza kampanyamız var,imzalar mısınız?"
"falan saatte falan yerde bizim eylem var gelir misiniz?"
"bu kağıdı alır mısınız?"
gibi sualler sorarlar.

şayet 1:30'dan sonra gitmişseniz soğuk yemeği bırakın bir tarafa,bir zamanlar muhteşem salataların ya da tatlı tatlı tatlıların cirit attığı yerde soğuk bir elma ya da kuru bir portakal sizi bekler.
razı olursunuz.

yemeğin fiyatı ben 1.sınıfken 1.25 liraydı.birinci sınıfın sonlarında özelleştikten sonra "fiyatlar artıcak lan,2.5 lira olcak hee" gibi sözlerle korkutulmamıza rağmen 1 lira oldu.
bu iyiydi.fakat gelecek meçhul.

kantin:
yemekhaneye gitmekten vaz mı geçtiniz ? o zaman sola dönün.şayet sağa dönerseniz bu dönmek sizi fen fakültesine götürür farkında olmadan.bu arada o yolda büyük bir kongre salonu da var.ismini unuttum.

neyse siz sola dönerseniz genelde sol kesimin yoğun bulunduğu kantine gitmiş olursunuz.orda afiş mafiş çoktu.ama "siyaseti kaldırcam üniversiteden yahuu" diyen rektör mesut parlak bey afişleri kaldırmayı başardı.

o yolda devam ederseniz dışarı çıkmış olursunuz.yani bahçe.

bahçe:
bahçenin ortasında fıskiye var.fıskiyeden su çıkıyor.etrafında da yaşil ağaçlıklar.dört yani devasa duvarlarla kaplı heybetli edebiyat fakültesinin tam ortasındasınız.(bir zamanlar bu okula estergon kalesi diyorlarmış) (ve üzerinde kurşun izi varmış) (ben görmedim)

bahçeden de aşağı doğru giderseniz gene güvenlik var.ordan da çıkarsanız okulla alakanı kesmiş olursunuz ve tramvaya binip ya aksaraya ya da çemberlitaş ve sultanahmet tarafına gidersiniz.

sultanahmet:
neyse abartmiyim