bugün

ben bu yazıyı kendime yazdım

burayı günlük gibi kullanmayalı uzun zaman oldu. yine tepem attı bir şeylere koştum geldim. sözlük, insanımızın iş bilmezliği beni çıldırtacak dereceye geliyor arada. bugün dolaylı tümleç bile olmayan yalnızca özne-nesne-yüklemden oluşan cümlemi 4 kez anlattım. kimseyi salak olmakla suçlamıyorum, bu salaklık değil "işimi gören varken ben neden uğraşayım"cılık.

resmi işleri bilirsiniz, çok yavaş yürürler. sorumluluk onda, bu iş oradan çözülecek derler. oraya gidersiniz sizi geldiğiniz yere gönderirler. sonra bu iş şuradan çözülecek derler. şuraya gittiğinizde ise sizi yeniden "oraya" yollarlar.

bir de bunun üzerine, kendi de dahil bir sürü insanı ilgilendiren konuda bu kadar "iş bilmezcilik" oynandığında iş çığrından çıkıyor. nasılsa ben ilgileniyorum ya, çöz diyorlar neredeyse.

kısaca, insanların çıkarları yolunda oyunlar oynamasından gerçekten yıldım. ortada öyle bir mutualist çıkar ilişkisi var ki, ben birininkini açıklasam öbürü kendi çıkarından dolayı bana inanmayıp beni sorunlu görecek. gırla laf atışları geliyor aylardır, daha önce anlatmaya da çalıştım. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul az gelirmiş. o kadar az geldi ki, söylediklerime nasihat ettiklerime pişman olurum hala.

geleceğe bir not bırakamadım, kendime bir tavsiyem yok. umarım daha fazla pişman olmam. sadece, haksızlığa haksızlıkla karşılık vermek gerekmese de susmamalıyım bu sefer. onu biliyorum.