bugün
- biz 100 yıllık cumhuriyeti değiştireceğiz17
- sahurdayız uludağ sözlük50
- tarlasına traktörle rte akp yazan köylü12
- 25 mart 2023 ermenistan türkiye maçı25
- şaka maka hala rte'yi savunan insanlar olması16
- ramazan8
- erdoğan'ın diploması yok57
- 22 mart 2023 cb adayları imza kampanyası24
- ramazanda içenlerin ahirette vereceği hesap30
- chp liler kimin torunları sorunları26
- türk fesi yerine ingiliz şapkası taktırmak16
- habakkuk17
- erkeklerin hoşlanma belirtileri10
- atatürk neden araba üretmedi sorunsalı17
- frank lucas'ın çaylak olması18
- anın görüntüsü19
- ideal duş süresi8
- zall jahrein kavgası9
- muharrem ince44
- kızların hoşlanma belirtileri10
- üstteki yazar hakkındaki varsayımlarınız41
- bir sigara mı yaksak8
- ekşi sözlük13
- izmir denince akla gelen şeyler8
- papa'nın giydiği mont9
- muharem ince'nin nihayet 100 bin imzayı toplaması15
- nihat hatipoğlu na sorulan sorular10
- jahrein görmüş fetöcü korkusu11
- yapay zekanın ele geçireceği meslekler9
- tipik çomar davranışları12
- başkalarına göstererek ibadet15
- şaka maka zall'ın yakışıklı olması28
- bale dünyanın en saçma sporudur22
- atatürkün göktürk yerine roma alfabesini diretmesi19
- hatay yeni devlet hastanesi temelinin kaldırılması9
- geceye gerçek bir atatürkçü bırak8
- zall 100 bin imza toplayabilir mi9
- allah çelişkili kitap gönderir mi25
- sinan oğan19
- küçük yaşlardan itibaren aşılanan militarizm9
- hastası olunan sözler16
- erdoğan'ın sınıf arkadaşlarından genç olması8
- türkçüyüm oyum muharrem ince ye15
- 24 mart 2023 yrp cumhur ittifakına katılması21
- ak parti döneminde tl çok değer kaybetmedi9
- arapların türkleri sevmemesi10
- karım başka erkekler ile yatabilir15
- insanlar neden tarikatlara giriyor24
- uyuşturucu vs uyarıcı9
- şeyma subaşı9


entry'ler (122)
az önce ani bir kararla yaklaşık 12 yıl sonra yeniden başladığım tarayıcı tabanlı oyun. açar ve bir daha giriş yapmazsam diye yer imi olarak tepeye sabitledim, her gün olmasa da iki günde bir uğrayayım kafa dağıtayım diyorum. bakalım başarabilecek miyim?
burayı günlük gibi kullanmayalı uzun zaman oldu. yine tepem attı bir şeylere koştum geldim. sözlük, insanımızın iş bilmezliği beni çıldırtacak dereceye geliyor arada. bugün dolaylı tümleç bile olmayan yalnızca özne-nesne-yüklemden oluşan cümlemi 4 kez anlattım. kimseyi salak olmakla suçlamıyorum, bu salaklık değil "işimi gören varken ben neden uğraşayım"cılık.
resmi işleri bilirsiniz, çok yavaş yürürler. sorumluluk onda, bu iş oradan çözülecek derler. oraya gidersiniz sizi geldiğiniz yere gönderirler. sonra bu iş şuradan çözülecek derler. şuraya gittiğinizde ise sizi yeniden "oraya" yollarlar.
bir de bunun üzerine, kendi de dahil bir sürü insanı ilgilendiren konuda bu kadar "iş bilmezcilik" oynandığında iş çığrından çıkıyor. nasılsa ben ilgileniyorum ya, çöz diyorlar neredeyse.
kısaca, insanların çıkarları yolunda oyunlar oynamasından gerçekten yıldım. ortada öyle bir mutualist çıkar ilişkisi var ki, ben birininkini açıklasam öbürü kendi çıkarından dolayı bana inanmayıp beni sorunlu görecek. gırla laf atışları geliyor aylardır, daha önce anlatmaya da çalıştım. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul az gelirmiş. o kadar az geldi ki, söylediklerime nasihat ettiklerime pişman olurum hala.
geleceğe bir not bırakamadım, kendime bir tavsiyem yok. umarım daha fazla pişman olmam. sadece, haksızlığa haksızlıkla karşılık vermek gerekmese de susmamalıyım bu sefer. onu biliyorum.
resmi işleri bilirsiniz, çok yavaş yürürler. sorumluluk onda, bu iş oradan çözülecek derler. oraya gidersiniz sizi geldiğiniz yere gönderirler. sonra bu iş şuradan çözülecek derler. şuraya gittiğinizde ise sizi yeniden "oraya" yollarlar.
bir de bunun üzerine, kendi de dahil bir sürü insanı ilgilendiren konuda bu kadar "iş bilmezcilik" oynandığında iş çığrından çıkıyor. nasılsa ben ilgileniyorum ya, çöz diyorlar neredeyse.
kısaca, insanların çıkarları yolunda oyunlar oynamasından gerçekten yıldım. ortada öyle bir mutualist çıkar ilişkisi var ki, ben birininkini açıklasam öbürü kendi çıkarından dolayı bana inanmayıp beni sorunlu görecek. gırla laf atışları geliyor aylardır, daha önce anlatmaya da çalıştım. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul az gelirmiş. o kadar az geldi ki, söylediklerime nasihat ettiklerime pişman olurum hala.
geleceğe bir not bırakamadım, kendime bir tavsiyem yok. umarım daha fazla pişman olmam. sadece, haksızlığa haksızlıkla karşılık vermek gerekmese de susmamalıyım bu sefer. onu biliyorum.
eski Yunanca'da "gizlenmiş yazı" anlamına gelir ve bilgiyi gizleme bilimine verilen addır. Steganografi'nin şifrelemeye göre en büyük avantajı bilgiyi gören bir kimsenin gördüğü şeyin içinde önemli bir bilgi olduğunu fark edemiyor olmasıdır, böylece içinde bir bilgi aramaz.
Tango diye okumuşum. Latin ve tarihinden dolayı mı öyle diyorlar neden seksi gösteriyor ki kadını diyorum. Sözlük burada işim çok zor.
Sen sonu olduğunu kabul ettiğin hayatına hep sonsuz şeyler almak istedin. Sonlu döngüne sonsuzluklar koymaya çalıştın, Mutsuzluğun bundandı. "Geride kalacaksa yaşanmasının ne anlamı var?" Evet bu soruya bir cevabım yok. Ama sonlu döngündeki değişkenleri biraz akışına bırak.
günlerdir gelip buraya yazacağım. kaçıyorum denebilir açıkçası. bugün kaçamadım.
çünkü dont you worry child? see heaven's got a plan for you. https://www.youtube.com/watch?v=1y6smkh6c-0
bu karantina günleri insanı gerçekten zorluyor. sorumluluklar biraz eziyor insanı. hayatımda hiç görünürde bu kadar az sorumluluğa sahip olduğum; ama beni mide kramplarından uyutmayan, uyandırmayan, yemek yedirmeyen yoğunlukta sorumluluklarla karşı karşıya kalmamıştım. ara ara baş ediyorum ama hakkımı yemeyelim.
şimdi tam olarak "bu an"ı kendime "zor an"larımda hatırlatmak için yazıya döküyorum.
geçmişteki zor zamanları düşünüyorum. şimdi bazılarını hatırlamak bile istemesem de en azından artık acıtamadıklarını görüyorum.
bu hissiyatlarını hatırlamalısın. her şey böyle olacak, daha sonra canın sıkkınken gelip okuduğunda o hissettiğin şey de. hayatın bir bitişi yokmuş gibi üzülmeyi bırak. üzülecek zaman yok. üzülmeyi ertelemeyi bilmelisin. ertele erteleyebildiğin kadar nasılsa bir gün hayat bitecek. tek gerçek senden sonraya bıraktığın sanat olacaktır. daha fazla müzik dinle, daha fazla kayıt al. her şeyin geçeceğini bil acıların da, senin de.
çünkü dont you worry child? see heaven's got a plan for you. https://www.youtube.com/watch?v=1y6smkh6c-0
bu karantina günleri insanı gerçekten zorluyor. sorumluluklar biraz eziyor insanı. hayatımda hiç görünürde bu kadar az sorumluluğa sahip olduğum; ama beni mide kramplarından uyutmayan, uyandırmayan, yemek yedirmeyen yoğunlukta sorumluluklarla karşı karşıya kalmamıştım. ara ara baş ediyorum ama hakkımı yemeyelim.
şimdi tam olarak "bu an"ı kendime "zor an"larımda hatırlatmak için yazıya döküyorum.
geçmişteki zor zamanları düşünüyorum. şimdi bazılarını hatırlamak bile istemesem de en azından artık acıtamadıklarını görüyorum.
bu hissiyatlarını hatırlamalısın. her şey böyle olacak, daha sonra canın sıkkınken gelip okuduğunda o hissettiğin şey de. hayatın bir bitişi yokmuş gibi üzülmeyi bırak. üzülecek zaman yok. üzülmeyi ertelemeyi bilmelisin. ertele erteleyebildiğin kadar nasılsa bir gün hayat bitecek. tek gerçek senden sonraya bıraktığın sanat olacaktır. daha fazla müzik dinle, daha fazla kayıt al. her şeyin geçeceğini bil acıların da, senin de.
bu başlığı kendime motivasyon malzemesi olarak kullanıyorum. kimse kusura bakmasın valla, karma için falan burada değilim.
insan arada inancını kaybediyor, yakınlarından bazen "onlara göre" yaralayıcı olmayan sözler duyunca mesela.
boomer nesil gerçekten zehirleyici. bunun farkındayım yine de yaralanmaktan geri kalamıyor insan.
üstelik "boomer nesil" dediğimiz şey sadece 50,60+ yaşındaki insanlar değil. 20-30 yaşında hatta 17-18 yaşlarındaki gençlerde bile rastladığımız bir düşünce yapısı bence bu.
kendi yapamadığı her şeyi "basit" olduğu için yapmadığını savunan, kendinden biraz farklı her şeyi lince tutan, insanların kendi paralarıyla aldığı sattığına dahi karışıp alaya alan bağnazca bir düşünce yapısı. duyduğumda midem bulanıyor artık. gencecik insansın yazık sana diyorum. ama insanın çevresi bu düşünce yapılarıyla dolu olduğunda bu bağnaz düşünceler insanın iç sesi oluyor.
en basitinden beğenilen ufak bir ürünü alacakken bile o bağnaz sömürücü devlet memuru kafasında düşünceler insanın kafasında oluşuveriyor. "buna değecek mi?" gibi... ya istiyorsun işte al değmesi neye göre ölçüt olabilir! "aa olur mu öyle şey, onun yerine şunu şunu alsaydın!" devlet memuru tarzı taştan su çıkarıp içecek bir düşünce esir alıyor seni.
dinlemedim o düşünceleri istediğimi yaptım, alaya alındım alınacağım da biliyorum. ama insanın bu alaylara maruz kalmamak için istediklerini yapmaktan kaçmamayı öğrenmesi lazım. yoksa daha çoook bekler.
öğreneceğim. boomer nesli olan herkesle bağımı en aza düşüreceğim. maruz kalmak zorunda olduğumda duymamayı da öğreneceğim. istediklerimle dolu bir hayat olsun. uzunca bir süre uğramam yine kesin sözlük, sizlere de istediğiniz gibi hayatlar olsun.
insan arada inancını kaybediyor, yakınlarından bazen "onlara göre" yaralayıcı olmayan sözler duyunca mesela.
boomer nesil gerçekten zehirleyici. bunun farkındayım yine de yaralanmaktan geri kalamıyor insan.
üstelik "boomer nesil" dediğimiz şey sadece 50,60+ yaşındaki insanlar değil. 20-30 yaşında hatta 17-18 yaşlarındaki gençlerde bile rastladığımız bir düşünce yapısı bence bu.
kendi yapamadığı her şeyi "basit" olduğu için yapmadığını savunan, kendinden biraz farklı her şeyi lince tutan, insanların kendi paralarıyla aldığı sattığına dahi karışıp alaya alan bağnazca bir düşünce yapısı. duyduğumda midem bulanıyor artık. gencecik insansın yazık sana diyorum. ama insanın çevresi bu düşünce yapılarıyla dolu olduğunda bu bağnaz düşünceler insanın iç sesi oluyor.
en basitinden beğenilen ufak bir ürünü alacakken bile o bağnaz sömürücü devlet memuru kafasında düşünceler insanın kafasında oluşuveriyor. "buna değecek mi?" gibi... ya istiyorsun işte al değmesi neye göre ölçüt olabilir! "aa olur mu öyle şey, onun yerine şunu şunu alsaydın!" devlet memuru tarzı taştan su çıkarıp içecek bir düşünce esir alıyor seni.
dinlemedim o düşünceleri istediğimi yaptım, alaya alındım alınacağım da biliyorum. ama insanın bu alaylara maruz kalmamak için istediklerini yapmaktan kaçmamayı öğrenmesi lazım. yoksa daha çoook bekler.
öğreneceğim. boomer nesli olan herkesle bağımı en aza düşüreceğim. maruz kalmak zorunda olduğumda duymamayı da öğreneceğim. istediklerimle dolu bir hayat olsun. uzunca bir süre uğramam yine kesin sözlük, sizlere de istediğiniz gibi hayatlar olsun.
"bilgisayarı açınca atayım düzeldi".
acıdım kendime bir an.
acıdım kendime bir an.
ne şakalarına gülünen ne de ciddiye alınanların,
bundan kurtulmak için sert cümle kurmayı deneyip,
ardından kavgaya dayanamayıp kaçanların,
kendi benliğine bile katlanamadığı için yeter ki sussunlar diye kim ne derse yapanların,
ertesi gün başkalarını dinlediklerinde hissettikleri zaruri huzurla kalkanların,
parçasıdır.
bundan kurtulmak için sert cümle kurmayı deneyip,
ardından kavgaya dayanamayıp kaçanların,
kendi benliğine bile katlanamadığı için yeter ki sussunlar diye kim ne derse yapanların,
ertesi gün başkalarını dinlediklerinde hissettikleri zaruri huzurla kalkanların,
parçasıdır.
tanım: instagram'da açılmış bir sayfa.
yalnız lifes diye bir şey yok, life kelimesinin çoğulu lives olarak yazılır. neyse yine de.
yalnız lifes diye bir şey yok, life kelimesinin çoğulu lives olarak yazılır. neyse yine de.
durup soluklanmalısın. ama soluklanacak vaktin de, enerjin de yok. devam edecek de...
daha sonra oku ve kendine gel diye yazıyorum yine. senin için kısa bir ara, hem oyalamayacak hem de az da olsa işe yarayacağını düşündüğüm.
daha önce nasıl aştıysan yine aşacaksın. hep aşacaksın. şımarık bir çocuk oluyorsun bazen, bu belki de suç değildir. bilemiyorum ki. ama senin dengen yok. aşırıya kaçabilirsin. bu yüzden sakinleşmelisin. yapabiliyorsun kendine haksızlık etme artık. ama kuru bir "yapabiliyorum" ile de yetinme. çalışmalısın, daha çok. her zamanki gibi...
kalıcı olan tek şey sensin. bunu unutma. insanları dinlediğin tüm zamanlarda canın sıkıldı. doğrusunu sen biliyorsun, ama bu onları dinlememen gerektiği anlamına gelmez. senin her fikre saygın vardır. ama yöntemleri tartıp uygulayacağına karar vermek senin işindir.
çok bunaldığında düşünme. bu bir kaçış evet, nereye kadar kaçacağım diyebilirsin. zamanı geldiğinde düşünürsün. bugüne kadar geldiysen bunaltan onca şeyden zamanla kurtulmuşsun demektir. sırada bir başkası vardır sadece. geçip gidecektir, sonra gülümseyerek hatırlayacaksındır.
umutsuzluğa kapıldığında hatırla: hangisini gülümseyerek hatırlamadın ki?
fazla saf davranmışsındır, kullanılmış hissetmişsindir. olsun, kullanan utansın, bu inceliği anlayamayan utansın.
"dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın!"
daha çok çalışmalısın sadece. ortadaki tek eksiklik bu.
zor zamanlar geldiğinde,
hep kaybedersin gerçeği,
sana imkansız görünse de,
bütün çözümler ellerinde!
hadi gül kendine, ve başla şimdi.
daha sonra oku ve kendine gel diye yazıyorum yine. senin için kısa bir ara, hem oyalamayacak hem de az da olsa işe yarayacağını düşündüğüm.
daha önce nasıl aştıysan yine aşacaksın. hep aşacaksın. şımarık bir çocuk oluyorsun bazen, bu belki de suç değildir. bilemiyorum ki. ama senin dengen yok. aşırıya kaçabilirsin. bu yüzden sakinleşmelisin. yapabiliyorsun kendine haksızlık etme artık. ama kuru bir "yapabiliyorum" ile de yetinme. çalışmalısın, daha çok. her zamanki gibi...
kalıcı olan tek şey sensin. bunu unutma. insanları dinlediğin tüm zamanlarda canın sıkıldı. doğrusunu sen biliyorsun, ama bu onları dinlememen gerektiği anlamına gelmez. senin her fikre saygın vardır. ama yöntemleri tartıp uygulayacağına karar vermek senin işindir.
çok bunaldığında düşünme. bu bir kaçış evet, nereye kadar kaçacağım diyebilirsin. zamanı geldiğinde düşünürsün. bugüne kadar geldiysen bunaltan onca şeyden zamanla kurtulmuşsun demektir. sırada bir başkası vardır sadece. geçip gidecektir, sonra gülümseyerek hatırlayacaksındır.
umutsuzluğa kapıldığında hatırla: hangisini gülümseyerek hatırlamadın ki?
fazla saf davranmışsındır, kullanılmış hissetmişsindir. olsun, kullanan utansın, bu inceliği anlayamayan utansın.
"dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın!"
daha çok çalışmalısın sadece. ortadaki tek eksiklik bu.
zor zamanlar geldiğinde,
hep kaybedersin gerçeği,
sana imkansız görünse de,
bütün çözümler ellerinde!
hadi gül kendine, ve başla şimdi.
gösteriş, varoluş sancısı gibi bir sürü sıfatla uzun ve sinirli cümlelerle ifade edilebilecek amaç. ama ne gerek var bu kadar yorulmaya arkadaşlar? sosyal medyanın hayatımız olduğu şu zamanlarda sıradan olma amacı güden insandır.
yalnız bu bilgi isteyen bir olay değil. doğrusu sineğin çıkardığı sesi notaya dökecek kulağım var olmalıydı. duyulan her sesi notaya dökmek mutlak kulak işidir. (bkz: mutlak kulak) (bkz: absolut kulak)
ekleme: meyve veren ağaç taşlanır. doğruyu söylediğim halde neden eksi yediğimi gerçekten anlamadım.
ekleme: meyve veren ağaç taşlanır. doğruyu söylediğim halde neden eksi yediğimi gerçekten anlamadım.
insan yalnızlıktan korkuyor genelde. korkunun nedenini soruyor kendine, sebepler pek saçma... sorup o cevapladığı kısa anlarda ufak bir rahatlama yaşıyor. çünkü anlıyor, benimsiyor; yalnızlıktan korkmak saçma. cevabını unutuyor ara ara, işte o zamanlar sahte de olsa birilerinin olması daha iyiymiş gibi geliyor. sahtelikten boğulacak gibi olduğunda da yine yalnızlığa koşuyor. sonra yine korkuyor... kısır bir döngü bu.
1 aydan uzun süre sonra gelen edit:
yine yalnız hissedip korktuğum bir günde gelip bunu okudum ve kendime geldim, teşekkürler ben. insanın en iyi niyetli arkadaşı ya da en kötü niyetli arkadaşı kendidir, tarafını düzgün seçmek gerek. Sahteliğe boğulmaktan kıl payı kaçabildim mi yoksa yine mi döngüdeyim? Göreceğiz...
1 aydan uzun süre sonra gelen edit:
yine yalnız hissedip korktuğum bir günde gelip bunu okudum ve kendime geldim, teşekkürler ben. insanın en iyi niyetli arkadaşı ya da en kötü niyetli arkadaşı kendidir, tarafını düzgün seçmek gerek. Sahteliğe boğulmaktan kıl payı kaçabildim mi yoksa yine mi döngüdeyim? Göreceğiz...
Göz boyamak için bazen bunu istemeseniz de zorla yapan erkektir.
Şahısla arkadaşsanız, (onun açısından olmayabilir ama sizin açınızdan) gerek yok diye yarım saat dil dökseniz de sonunda size eşlik eder. O sırada Gidilen yol yolların en uzunudur.
Şahısla arkadaşsanız, (onun açısından olmayabilir ama sizin açınızdan) gerek yok diye yarım saat dil dökseniz de sonunda size eşlik eder. O sırada Gidilen yol yolların en uzunudur.
biraz derdini s* tarzında bir entry olacak baştan söyleyeyim.
Zannımca en kaliteli dizilerin zevkle izlendiği, film kuşağının heyecanla beklendiği kanaldı. Özlenen kanaldır.
Bu kanaldan dizi izlemenin keyfini artık hiçbir kanal vermiyor, internetten izlemek zaten vermiyor.
Bunun sebebi kanallarda verilen dizilerin şimdikilerden (yabancı dizi kanallarının yayınladığından) farklılığı mı bizlerin büyümesi mi bilmiyorum. Belki de ingilizce öğrenme hevesiydi. Yeni kalıplar duymak, aksan geliştirmek...
birkaç sezon geriden de gelse ben parça parça izleyebilsem de kendini zevkle izletmeyi başarabilen tek kanaldı.
Son olarak burada yayını bitmeden yeni başlayan bir dizi vardı internette bulamadım, adını yanlış hatırlıyorumdur belki, izleyebileceğimiz bir yer var mıdır "the lottery"Yi? Bilen yeşillendirirse sevinirim.
Zannımca en kaliteli dizilerin zevkle izlendiği, film kuşağının heyecanla beklendiği kanaldı. Özlenen kanaldır.
Bu kanaldan dizi izlemenin keyfini artık hiçbir kanal vermiyor, internetten izlemek zaten vermiyor.
Bunun sebebi kanallarda verilen dizilerin şimdikilerden (yabancı dizi kanallarının yayınladığından) farklılığı mı bizlerin büyümesi mi bilmiyorum. Belki de ingilizce öğrenme hevesiydi. Yeni kalıplar duymak, aksan geliştirmek...
birkaç sezon geriden de gelse ben parça parça izleyebilsem de kendini zevkle izletmeyi başarabilen tek kanaldı.
Son olarak burada yayını bitmeden yeni başlayan bir dizi vardı internette bulamadım, adını yanlış hatırlıyorumdur belki, izleyebileceğimiz bir yer var mıdır "the lottery"Yi? Bilen yeşillendirirse sevinirim.
Kendisine aynı zamanda günebakan Dense de,
ingilizce'de "sunflower" almanca'da "sonnenblumen" olmasına rağmen bizde neden "ayçiçeği"Dir? Diye düşündüren durum.
ingilizce'de "sunflower" almanca'da "sonnenblumen" olmasına rağmen bizde neden "ayçiçeği"Dir? Diye düşündüren durum.
Kendinizi sevin.
Kimse sizi kendinizi sevdiğiniz kadar sevemez.
Hayata tutunabilmek için, birini sevebilmek için kendinizi sevin.
Kimse sizi kendinizi sevdiğiniz kadar sevemez.
Hayata tutunabilmek için, birini sevebilmek için kendinizi sevin.
Yadırganan görüştür ama, sanmak lazım. insanın sevebilmesi sevilebilmesi için önce kendini sevmesi lazım.
Ayağa kalk. Zıpla zıplaaaa. Haydiii. Sarıl sarıl yanındakine. Haydii zıpla.