bugün
- ekrem imamoğlu'nun bir sevgilisi olduğu iddiası82
- düşün ki o bunu okuyor9
- 7 mayıs 2025 büyük beyazıt mitingi11
- 7 mayıs 2025 aym başıboş sokak köpekleri kararı13
- sözlük at hırsızlarının fotoğrafları10
- chp otobüsünde çocuk taciz eden chp li yönetici8
- kemalist çocuğu11
- 15 temmuz da hz muhammed istanbul daydı22
- ehliyetsiz otobüs kullanan chp milletvekili9
- dedikodu yapan erkek12
- kendini tek cümlede anlatmak8
- ekrem imamoğluna atılacak yeni iftira15
- en kötü şarkılar10
- 5 milyonluk israili yenemeyen araplar16
- göğsü yeni tomurcuklanmış kızları ben ne yapacağım9
- 6 mayıs 2025 inter barcelona maçı17
- ramadan fahriden11
- pakistan hindistan savaşı13
- 7 mayıs 2025 ali koç trtspor canlı yayını12
- israil devletinin yaptığı büyük şerefsizlik9
- batının türkiye hayranlığı14
- yetkili geldi yetkili geldi8
- evli erkeklerle ilişkiye giren kadınlar11
- psikiyatri servisinde tanışılan kız16
- sırrı süreyya önder15
- chplilerin zihninin yıkanmış olması13
- akp denince akla gelen şeyler8
- savaş kapıdayken ülkeyi kızıştıran özel9
- latife makbule veya zübeyde isminin azlığı10
- iyi insan olmanın hiçbir işe yaramaması9
- chplilerin din düşmanlığı14
- bir ak partili 100 chpliye bedeldir10
- ekrem imamoğlu'nun hain olması16
- ekrem imamoğlu ile kafayı bozan ak partililer20
- yeni akit'in yılın haber sitesi seçilmesi10
- türkler ve araplar aynı ırktandır8
- sadece reis de liderlik vasfı olmaması8
- dördüncü murad9
- true nun çaylak olması14
- şeriatçı olduğunu kimseye söyleyemeyenler23
- erdoğanın 300 milyar dolar serveti olması13
- chp liler neden ingiliz düşmanı değil46
- aşık olmanın avantajları14
- üstad kadir mısıroğlu14
- arda güler11
- tayyip erdoğan ın artık kabak tadı vermesi10
- chp nin olmazsa olmazı9
- evli erkek9
- fotokopici bi erkek9
- osmanlı yı yeniden kuracağız9


entry'ler (122)
az önce ani bir kararla yaklaşık 12 yıl sonra yeniden başladığım tarayıcı tabanlı oyun. açar ve bir daha giriş yapmazsam diye yer imi olarak tepeye sabitledim, her gün olmasa da iki günde bir uğrayayım kafa dağıtayım diyorum. bakalım başarabilecek miyim?
burayı günlük gibi kullanmayalı uzun zaman oldu. yine tepem attı bir şeylere koştum geldim. sözlük, insanımızın iş bilmezliği beni çıldırtacak dereceye geliyor arada. bugün dolaylı tümleç bile olmayan yalnızca özne-nesne-yüklemden oluşan cümlemi 4 kez anlattım. kimseyi salak olmakla suçlamıyorum, bu salaklık değil "işimi gören varken ben neden uğraşayım"cılık.
resmi işleri bilirsiniz, çok yavaş yürürler. sorumluluk onda, bu iş oradan çözülecek derler. oraya gidersiniz sizi geldiğiniz yere gönderirler. sonra bu iş şuradan çözülecek derler. şuraya gittiğinizde ise sizi yeniden "oraya" yollarlar.
bir de bunun üzerine, kendi de dahil bir sürü insanı ilgilendiren konuda bu kadar "iş bilmezcilik" oynandığında iş çığrından çıkıyor. nasılsa ben ilgileniyorum ya, çöz diyorlar neredeyse.
kısaca, insanların çıkarları yolunda oyunlar oynamasından gerçekten yıldım. ortada öyle bir mutualist çıkar ilişkisi var ki, ben birininkini açıklasam öbürü kendi çıkarından dolayı bana inanmayıp beni sorunlu görecek. gırla laf atışları geliyor aylardır, daha önce anlatmaya da çalıştım. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul az gelirmiş. o kadar az geldi ki, söylediklerime nasihat ettiklerime pişman olurum hala.
geleceğe bir not bırakamadım, kendime bir tavsiyem yok. umarım daha fazla pişman olmam. sadece, haksızlığa haksızlıkla karşılık vermek gerekmese de susmamalıyım bu sefer. onu biliyorum.
resmi işleri bilirsiniz, çok yavaş yürürler. sorumluluk onda, bu iş oradan çözülecek derler. oraya gidersiniz sizi geldiğiniz yere gönderirler. sonra bu iş şuradan çözülecek derler. şuraya gittiğinizde ise sizi yeniden "oraya" yollarlar.
bir de bunun üzerine, kendi de dahil bir sürü insanı ilgilendiren konuda bu kadar "iş bilmezcilik" oynandığında iş çığrından çıkıyor. nasılsa ben ilgileniyorum ya, çöz diyorlar neredeyse.
kısaca, insanların çıkarları yolunda oyunlar oynamasından gerçekten yıldım. ortada öyle bir mutualist çıkar ilişkisi var ki, ben birininkini açıklasam öbürü kendi çıkarından dolayı bana inanmayıp beni sorunlu görecek. gırla laf atışları geliyor aylardır, daha önce anlatmaya da çalıştım. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul az gelirmiş. o kadar az geldi ki, söylediklerime nasihat ettiklerime pişman olurum hala.
geleceğe bir not bırakamadım, kendime bir tavsiyem yok. umarım daha fazla pişman olmam. sadece, haksızlığa haksızlıkla karşılık vermek gerekmese de susmamalıyım bu sefer. onu biliyorum.
eski Yunanca'da "gizlenmiş yazı" anlamına gelir ve bilgiyi gizleme bilimine verilen addır. Steganografi'nin şifrelemeye göre en büyük avantajı bilgiyi gören bir kimsenin gördüğü şeyin içinde önemli bir bilgi olduğunu fark edemiyor olmasıdır, böylece içinde bir bilgi aramaz.
Tango diye okumuşum. Latin ve tarihinden dolayı mı öyle diyorlar neden seksi gösteriyor ki kadını diyorum. Sözlük burada işim çok zor.
Sen sonu olduğunu kabul ettiğin hayatına hep sonsuz şeyler almak istedin. Sonlu döngüne sonsuzluklar koymaya çalıştın, Mutsuzluğun bundandı. "Geride kalacaksa yaşanmasının ne anlamı var?" Evet bu soruya bir cevabım yok. Ama sonlu döngündeki değişkenleri biraz akışına bırak.
günlerdir gelip buraya yazacağım. kaçıyorum denebilir açıkçası. bugün kaçamadım.
çünkü dont you worry child? see heaven's got a plan for you. https://www.youtube.com/watch?v=1y6smkh6c-0
bu karantina günleri insanı gerçekten zorluyor. sorumluluklar biraz eziyor insanı. hayatımda hiç görünürde bu kadar az sorumluluğa sahip olduğum; ama beni mide kramplarından uyutmayan, uyandırmayan, yemek yedirmeyen yoğunlukta sorumluluklarla karşı karşıya kalmamıştım. ara ara baş ediyorum ama hakkımı yemeyelim.
şimdi tam olarak "bu an"ı kendime "zor an"larımda hatırlatmak için yazıya döküyorum.
geçmişteki zor zamanları düşünüyorum. şimdi bazılarını hatırlamak bile istemesem de en azından artık acıtamadıklarını görüyorum.
bu hissiyatlarını hatırlamalısın. her şey böyle olacak, daha sonra canın sıkkınken gelip okuduğunda o hissettiğin şey de. hayatın bir bitişi yokmuş gibi üzülmeyi bırak. üzülecek zaman yok. üzülmeyi ertelemeyi bilmelisin. ertele erteleyebildiğin kadar nasılsa bir gün hayat bitecek. tek gerçek senden sonraya bıraktığın sanat olacaktır. daha fazla müzik dinle, daha fazla kayıt al. her şeyin geçeceğini bil acıların da, senin de.
çünkü dont you worry child? see heaven's got a plan for you. https://www.youtube.com/watch?v=1y6smkh6c-0
bu karantina günleri insanı gerçekten zorluyor. sorumluluklar biraz eziyor insanı. hayatımda hiç görünürde bu kadar az sorumluluğa sahip olduğum; ama beni mide kramplarından uyutmayan, uyandırmayan, yemek yedirmeyen yoğunlukta sorumluluklarla karşı karşıya kalmamıştım. ara ara baş ediyorum ama hakkımı yemeyelim.
şimdi tam olarak "bu an"ı kendime "zor an"larımda hatırlatmak için yazıya döküyorum.
geçmişteki zor zamanları düşünüyorum. şimdi bazılarını hatırlamak bile istemesem de en azından artık acıtamadıklarını görüyorum.
bu hissiyatlarını hatırlamalısın. her şey böyle olacak, daha sonra canın sıkkınken gelip okuduğunda o hissettiğin şey de. hayatın bir bitişi yokmuş gibi üzülmeyi bırak. üzülecek zaman yok. üzülmeyi ertelemeyi bilmelisin. ertele erteleyebildiğin kadar nasılsa bir gün hayat bitecek. tek gerçek senden sonraya bıraktığın sanat olacaktır. daha fazla müzik dinle, daha fazla kayıt al. her şeyin geçeceğini bil acıların da, senin de.
bu başlığı kendime motivasyon malzemesi olarak kullanıyorum. kimse kusura bakmasın valla, karma için falan burada değilim.
insan arada inancını kaybediyor, yakınlarından bazen "onlara göre" yaralayıcı olmayan sözler duyunca mesela.
boomer nesil gerçekten zehirleyici. bunun farkındayım yine de yaralanmaktan geri kalamıyor insan.
üstelik "boomer nesil" dediğimiz şey sadece 50,60+ yaşındaki insanlar değil. 20-30 yaşında hatta 17-18 yaşlarındaki gençlerde bile rastladığımız bir düşünce yapısı bence bu.
kendi yapamadığı her şeyi "basit" olduğu için yapmadığını savunan, kendinden biraz farklı her şeyi lince tutan, insanların kendi paralarıyla aldığı sattığına dahi karışıp alaya alan bağnazca bir düşünce yapısı. duyduğumda midem bulanıyor artık. gencecik insansın yazık sana diyorum. ama insanın çevresi bu düşünce yapılarıyla dolu olduğunda bu bağnaz düşünceler insanın iç sesi oluyor.
en basitinden beğenilen ufak bir ürünü alacakken bile o bağnaz sömürücü devlet memuru kafasında düşünceler insanın kafasında oluşuveriyor. "buna değecek mi?" gibi... ya istiyorsun işte al değmesi neye göre ölçüt olabilir! "aa olur mu öyle şey, onun yerine şunu şunu alsaydın!" devlet memuru tarzı taştan su çıkarıp içecek bir düşünce esir alıyor seni.
dinlemedim o düşünceleri istediğimi yaptım, alaya alındım alınacağım da biliyorum. ama insanın bu alaylara maruz kalmamak için istediklerini yapmaktan kaçmamayı öğrenmesi lazım. yoksa daha çoook bekler.
öğreneceğim. boomer nesli olan herkesle bağımı en aza düşüreceğim. maruz kalmak zorunda olduğumda duymamayı da öğreneceğim. istediklerimle dolu bir hayat olsun. uzunca bir süre uğramam yine kesin sözlük, sizlere de istediğiniz gibi hayatlar olsun.
insan arada inancını kaybediyor, yakınlarından bazen "onlara göre" yaralayıcı olmayan sözler duyunca mesela.
boomer nesil gerçekten zehirleyici. bunun farkındayım yine de yaralanmaktan geri kalamıyor insan.
üstelik "boomer nesil" dediğimiz şey sadece 50,60+ yaşındaki insanlar değil. 20-30 yaşında hatta 17-18 yaşlarındaki gençlerde bile rastladığımız bir düşünce yapısı bence bu.
kendi yapamadığı her şeyi "basit" olduğu için yapmadığını savunan, kendinden biraz farklı her şeyi lince tutan, insanların kendi paralarıyla aldığı sattığına dahi karışıp alaya alan bağnazca bir düşünce yapısı. duyduğumda midem bulanıyor artık. gencecik insansın yazık sana diyorum. ama insanın çevresi bu düşünce yapılarıyla dolu olduğunda bu bağnaz düşünceler insanın iç sesi oluyor.
en basitinden beğenilen ufak bir ürünü alacakken bile o bağnaz sömürücü devlet memuru kafasında düşünceler insanın kafasında oluşuveriyor. "buna değecek mi?" gibi... ya istiyorsun işte al değmesi neye göre ölçüt olabilir! "aa olur mu öyle şey, onun yerine şunu şunu alsaydın!" devlet memuru tarzı taştan su çıkarıp içecek bir düşünce esir alıyor seni.
dinlemedim o düşünceleri istediğimi yaptım, alaya alındım alınacağım da biliyorum. ama insanın bu alaylara maruz kalmamak için istediklerini yapmaktan kaçmamayı öğrenmesi lazım. yoksa daha çoook bekler.
öğreneceğim. boomer nesli olan herkesle bağımı en aza düşüreceğim. maruz kalmak zorunda olduğumda duymamayı da öğreneceğim. istediklerimle dolu bir hayat olsun. uzunca bir süre uğramam yine kesin sözlük, sizlere de istediğiniz gibi hayatlar olsun.
"bilgisayarı açınca atayım düzeldi".
acıdım kendime bir an.
acıdım kendime bir an.
ne şakalarına gülünen ne de ciddiye alınanların,
bundan kurtulmak için sert cümle kurmayı deneyip,
ardından kavgaya dayanamayıp kaçanların,
kendi benliğine bile katlanamadığı için yeter ki sussunlar diye kim ne derse yapanların,
ertesi gün başkalarını dinlediklerinde hissettikleri zaruri huzurla kalkanların,
parçasıdır.
bundan kurtulmak için sert cümle kurmayı deneyip,
ardından kavgaya dayanamayıp kaçanların,
kendi benliğine bile katlanamadığı için yeter ki sussunlar diye kim ne derse yapanların,
ertesi gün başkalarını dinlediklerinde hissettikleri zaruri huzurla kalkanların,
parçasıdır.
tanım: instagram'da açılmış bir sayfa.
yalnız lifes diye bir şey yok, life kelimesinin çoğulu lives olarak yazılır. neyse yine de.
yalnız lifes diye bir şey yok, life kelimesinin çoğulu lives olarak yazılır. neyse yine de.
durup soluklanmalısın. ama soluklanacak vaktin de, enerjin de yok. devam edecek de...
daha sonra oku ve kendine gel diye yazıyorum yine. senin için kısa bir ara, hem oyalamayacak hem de az da olsa işe yarayacağını düşündüğüm.
daha önce nasıl aştıysan yine aşacaksın. hep aşacaksın. şımarık bir çocuk oluyorsun bazen, bu belki de suç değildir. bilemiyorum ki. ama senin dengen yok. aşırıya kaçabilirsin. bu yüzden sakinleşmelisin. yapabiliyorsun kendine haksızlık etme artık. ama kuru bir "yapabiliyorum" ile de yetinme. çalışmalısın, daha çok. her zamanki gibi...
kalıcı olan tek şey sensin. bunu unutma. insanları dinlediğin tüm zamanlarda canın sıkıldı. doğrusunu sen biliyorsun, ama bu onları dinlememen gerektiği anlamına gelmez. senin her fikre saygın vardır. ama yöntemleri tartıp uygulayacağına karar vermek senin işindir.
çok bunaldığında düşünme. bu bir kaçış evet, nereye kadar kaçacağım diyebilirsin. zamanı geldiğinde düşünürsün. bugüne kadar geldiysen bunaltan onca şeyden zamanla kurtulmuşsun demektir. sırada bir başkası vardır sadece. geçip gidecektir, sonra gülümseyerek hatırlayacaksındır.
umutsuzluğa kapıldığında hatırla: hangisini gülümseyerek hatırlamadın ki?
fazla saf davranmışsındır, kullanılmış hissetmişsindir. olsun, kullanan utansın, bu inceliği anlayamayan utansın.
"dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın!"
daha çok çalışmalısın sadece. ortadaki tek eksiklik bu.
zor zamanlar geldiğinde,
hep kaybedersin gerçeği,
sana imkansız görünse de,
bütün çözümler ellerinde!
hadi gül kendine, ve başla şimdi.
daha sonra oku ve kendine gel diye yazıyorum yine. senin için kısa bir ara, hem oyalamayacak hem de az da olsa işe yarayacağını düşündüğüm.
daha önce nasıl aştıysan yine aşacaksın. hep aşacaksın. şımarık bir çocuk oluyorsun bazen, bu belki de suç değildir. bilemiyorum ki. ama senin dengen yok. aşırıya kaçabilirsin. bu yüzden sakinleşmelisin. yapabiliyorsun kendine haksızlık etme artık. ama kuru bir "yapabiliyorum" ile de yetinme. çalışmalısın, daha çok. her zamanki gibi...
kalıcı olan tek şey sensin. bunu unutma. insanları dinlediğin tüm zamanlarda canın sıkıldı. doğrusunu sen biliyorsun, ama bu onları dinlememen gerektiği anlamına gelmez. senin her fikre saygın vardır. ama yöntemleri tartıp uygulayacağına karar vermek senin işindir.
çok bunaldığında düşünme. bu bir kaçış evet, nereye kadar kaçacağım diyebilirsin. zamanı geldiğinde düşünürsün. bugüne kadar geldiysen bunaltan onca şeyden zamanla kurtulmuşsun demektir. sırada bir başkası vardır sadece. geçip gidecektir, sonra gülümseyerek hatırlayacaksındır.
umutsuzluğa kapıldığında hatırla: hangisini gülümseyerek hatırlamadın ki?
fazla saf davranmışsındır, kullanılmış hissetmişsindir. olsun, kullanan utansın, bu inceliği anlayamayan utansın.
"dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın!"
daha çok çalışmalısın sadece. ortadaki tek eksiklik bu.
zor zamanlar geldiğinde,
hep kaybedersin gerçeği,
sana imkansız görünse de,
bütün çözümler ellerinde!
hadi gül kendine, ve başla şimdi.
gösteriş, varoluş sancısı gibi bir sürü sıfatla uzun ve sinirli cümlelerle ifade edilebilecek amaç. ama ne gerek var bu kadar yorulmaya arkadaşlar? sosyal medyanın hayatımız olduğu şu zamanlarda sıradan olma amacı güden insandır.
yalnız bu bilgi isteyen bir olay değil. doğrusu sineğin çıkardığı sesi notaya dökecek kulağım var olmalıydı. duyulan her sesi notaya dökmek mutlak kulak işidir. (bkz: mutlak kulak) (bkz: absolut kulak)
ekleme: meyve veren ağaç taşlanır. doğruyu söylediğim halde neden eksi yediğimi gerçekten anlamadım.
ekleme: meyve veren ağaç taşlanır. doğruyu söylediğim halde neden eksi yediğimi gerçekten anlamadım.
insan yalnızlıktan korkuyor genelde. korkunun nedenini soruyor kendine, sebepler pek saçma... sorup o cevapladığı kısa anlarda ufak bir rahatlama yaşıyor. çünkü anlıyor, benimsiyor; yalnızlıktan korkmak saçma. cevabını unutuyor ara ara, işte o zamanlar sahte de olsa birilerinin olması daha iyiymiş gibi geliyor. sahtelikten boğulacak gibi olduğunda da yine yalnızlığa koşuyor. sonra yine korkuyor... kısır bir döngü bu.
1 aydan uzun süre sonra gelen edit:
yine yalnız hissedip korktuğum bir günde gelip bunu okudum ve kendime geldim, teşekkürler ben. insanın en iyi niyetli arkadaşı ya da en kötü niyetli arkadaşı kendidir, tarafını düzgün seçmek gerek. Sahteliğe boğulmaktan kıl payı kaçabildim mi yoksa yine mi döngüdeyim? Göreceğiz...
1 aydan uzun süre sonra gelen edit:
yine yalnız hissedip korktuğum bir günde gelip bunu okudum ve kendime geldim, teşekkürler ben. insanın en iyi niyetli arkadaşı ya da en kötü niyetli arkadaşı kendidir, tarafını düzgün seçmek gerek. Sahteliğe boğulmaktan kıl payı kaçabildim mi yoksa yine mi döngüdeyim? Göreceğiz...
Göz boyamak için bazen bunu istemeseniz de zorla yapan erkektir.
Şahısla arkadaşsanız, (onun açısından olmayabilir ama sizin açınızdan) gerek yok diye yarım saat dil dökseniz de sonunda size eşlik eder. O sırada Gidilen yol yolların en uzunudur.
Şahısla arkadaşsanız, (onun açısından olmayabilir ama sizin açınızdan) gerek yok diye yarım saat dil dökseniz de sonunda size eşlik eder. O sırada Gidilen yol yolların en uzunudur.
biraz derdini s* tarzında bir entry olacak baştan söyleyeyim.
Zannımca en kaliteli dizilerin zevkle izlendiği, film kuşağının heyecanla beklendiği kanaldı. Özlenen kanaldır.
Bu kanaldan dizi izlemenin keyfini artık hiçbir kanal vermiyor, internetten izlemek zaten vermiyor.
Bunun sebebi kanallarda verilen dizilerin şimdikilerden (yabancı dizi kanallarının yayınladığından) farklılığı mı bizlerin büyümesi mi bilmiyorum. Belki de ingilizce öğrenme hevesiydi. Yeni kalıplar duymak, aksan geliştirmek...
birkaç sezon geriden de gelse ben parça parça izleyebilsem de kendini zevkle izletmeyi başarabilen tek kanaldı.
Son olarak burada yayını bitmeden yeni başlayan bir dizi vardı internette bulamadım, adını yanlış hatırlıyorumdur belki, izleyebileceğimiz bir yer var mıdır "the lottery"Yi? Bilen yeşillendirirse sevinirim.
Zannımca en kaliteli dizilerin zevkle izlendiği, film kuşağının heyecanla beklendiği kanaldı. Özlenen kanaldır.
Bu kanaldan dizi izlemenin keyfini artık hiçbir kanal vermiyor, internetten izlemek zaten vermiyor.
Bunun sebebi kanallarda verilen dizilerin şimdikilerden (yabancı dizi kanallarının yayınladığından) farklılığı mı bizlerin büyümesi mi bilmiyorum. Belki de ingilizce öğrenme hevesiydi. Yeni kalıplar duymak, aksan geliştirmek...
birkaç sezon geriden de gelse ben parça parça izleyebilsem de kendini zevkle izletmeyi başarabilen tek kanaldı.
Son olarak burada yayını bitmeden yeni başlayan bir dizi vardı internette bulamadım, adını yanlış hatırlıyorumdur belki, izleyebileceğimiz bir yer var mıdır "the lottery"Yi? Bilen yeşillendirirse sevinirim.
Kendisine aynı zamanda günebakan Dense de,
ingilizce'de "sunflower" almanca'da "sonnenblumen" olmasına rağmen bizde neden "ayçiçeği"Dir? Diye düşündüren durum.
ingilizce'de "sunflower" almanca'da "sonnenblumen" olmasına rağmen bizde neden "ayçiçeği"Dir? Diye düşündüren durum.
Kendinizi sevin.
Kimse sizi kendinizi sevdiğiniz kadar sevemez.
Hayata tutunabilmek için, birini sevebilmek için kendinizi sevin.
Kimse sizi kendinizi sevdiğiniz kadar sevemez.
Hayata tutunabilmek için, birini sevebilmek için kendinizi sevin.
Yadırganan görüştür ama, sanmak lazım. insanın sevebilmesi sevilebilmesi için önce kendini sevmesi lazım.
Ayağa kalk. Zıpla zıplaaaa. Haydiii. Sarıl sarıl yanındakine. Haydii zıpla.