bugün

fırat çakıroğlu

Ölümüne giden süreci tekrar anlatmak isterim.
Kendisi benden bir alt dönem olan, aynı binada okuduğumuz bir arkadaşımdı.
Ege üniversitesini bilen eski iletişim ve edebiyat binasını bilir.
Her neyse...
Aslında kendisini ölüme götüren süreç şehit edildiği 2015 yılında değil, 2014 yılında başlamıştır...

Anlatalım...
2011 girişliyim. Ege’ye girdiğim dönem barış süreci adı altında terör örgütünün her türlü kahpeliği yaptığı, her türlü kahpeliğine müsaade edildiği bir dönemdi.
Edebiyatın bahçesinde stand açıp, Apo ve PKK bayrakları sallıyorlardı. Şikayet ettiğimiz polisler ise ‘çözüm süreci kardeşim, bir şey yapamıyoruz’ diyorlardı.
Bugün ortalıkta ‘hdp ve CHP ittifakı diyen akapelilerin’ eseriydi yani...

Okula kayıt olduğum ilk zamanlar van depremi olmuştu. Edebiyat ve iletişim fakülteleri terörist öğrenci kaynıyordu. Dgs ile geçtiğim için 2. Sınıftan başlatılmıştım ve kimin kim olduğunu bilmiyordum. Daha okula yeni başlamışken Facebook grubunda Van depremi üzerine dönen bir muhabbette pkklı bir piç tarafından öldürülmekle tehdit edildim. Tartışma esnasında tanımadığım birisi tehdidi yapan piçin ev adresini göndermişti. Mahalleden kim varsa toplayıp piçin evini basmıştık. Evde yoktu. Tartışmanın döndüğü postun Altına evinden fotoğraf atıp bekliyorum demiştim. Ertesi gün 5 kişi gelip özür dilediler. Birkaç ay sonra yine aynı muhabbet oldu, bizzat okulun içinde dövdük bunları.
Neyse sabırla sükutla okuduk...

Sene 2014. Bu kahpeler iyice azdılar. Okulda polisle çatışıp, arabaları ters çevirip, molotof ve hawai fişek atmaya başladılar. O gün olayların tam ortasında kalmıştım. Yanımdaki salak arkadaş da fotoğraf makinesini çıkarıp fotoğraf çekiyordu. Pkklı orospulardan biri çekme diye soda şişesi fırlatmıştı. Bizim arkadaş uzun saçlı, komünist görünümlü olmasa belki molotof bile atarlardı...

Ben o zaman medya kulübü başkanıyım. Atatürkçü düşünce kulübü ile kardeş kulüpleriz. Birbirimizin organizasyonları düzenleyip, birlikte hareket ediyoruz. Atatürkçü düşünce kulübü yönetimi o zamanlar perinçekçi ttb’liler tarafından yönetiliyor... biz medya kulübü ise sosyal demokratlardan oluşan öğrencileriz.
Ülkücüler ise esameleri çok okunmayan, ara sıra PKK ile gerginlik yaşayan kişilerdi. Sayıları azdı çünkü.

Günlerden bir gün... Fırat Çakıroğlu ben ve Atatürkçü düşünce topluluğu başkanı arkadaşımla toplantı yapmak istedi, kabul ettik.
Okuldaki kulüp odamızda (biz Atatürkçü düşünce topluluğu ile aynı odayı ortak kullanıyorduk) oturup buluştuk. Kampüsteki PKK’lıların artık iyice azıttığını, buna bir dur demek gerektiğini söyleyerek, birlikte yürüyüş yapmayı teklif etti...
Konuyu değerlendirdik. Aynı rahatsızlıkları yaşadığımızı, Ataol Behramoğlu söyleşisinde pkk’lılar tarafından saldırıya uğradığımızı, aynı hassasiyetleri taşıdığımızı belirterek söz konusu teklifi kabul ettik.
Ardından meşhur ‘Ege’de terörist istemiyoruz’ yürüyüşünü gerçekleştirdik.
Bu yürüyüş Fırat çakıroğlu’nun tamamen fişlendiği yürüyüş olmuştu...

Benim sınıfımda okuyan gül isimli terör sempatizanı bir orospu yürüyüşten fotoğraflar çekmiş, Facebook’ta aynı gün açılan ‘Ege’de faşizm istemiyoruz’ sayfasına Fırat çakıroğlu’nun işaretlendiği fotoğrafları yükleyerek Fırat Çakıroğlu hedef gösterilmiştir. Söz konusu iğrenç sayfa paylaşımlarını sürekli güncellemiştir.
1 sene sonra ise malum olay yaşanmış ve Fırat
Çakıroğlu şehit edilmiştir...

Gelelim bir MHP rezilliğine daha...
Okulda Atatürkçü, sonradan MHP izmir milletvekili adayı olan bir hocam tarafından, okulda çalışan ülkücü bir personelle tanıştırılmıştım.
Bu abiyle aramız çok iyiydi, hala severim.
Ben 2014’te mezun olunca ıvır zıvır işlerle yolumu bulmaya çalışırken bu abi beni aktif olduğu MHP Bornova ilçe başkanlığında çalışmaya davet etmişti. MHP’li ve ülkücü olmadığımı bilmesine rağmen ısrar etmişti, ben de bu ısrarlara dayanamayıp gitmiştim... 2015 genel seçimleri yaklaştığı için beni ısrarla çağırıyorlardı.
Bornova ilçe başkanı ibrahim yayla ile tanıştırıldım. Kendisiyle oturup görüştük. Beni tanıyınca izmir il başkanlığına geçmemin daha faydalı olacağını söylemişti. Burada da başkana ülkücü olmadığımı ifade etmiştim. Saygıyla karşılayıp, milliyetçi ve Atatürkçü duruşumun yeterli olduğunu söylemişti.

izmir il başkanlığında izmir il başkan yardımcısı ile görüşüp basın danışmanlığı görevine başlamıştım. Tamamen para-hizmete dayalı profesyonel bir iş. Orada Ülkü ocaklarında kafası çalışan bir ekiple kadrolaşıp, Harika bir iş çıkarmıştık ki MHP izmir’de gelmiş geçmiş en yüksek oyunu almıştı sanırım...

Parti binasındayım. Milletvekili adayları gelip gidiyor. Şimdi adını vermek istemediğim bir milletvekili adayı ekibiyle birlikte içeri girdi. Bir baktım; Fırat çakıroğlu’nu fişleyen Gül orospusu da yanında, fotoğrafçılığını yapıyor.
Durumu önce yanımda çalışan ülkücü arkadaşlara anlattım. Milletvekili adayının başdanışmanını yanımıza çağırdık. Gül’ü tanıdığımı, fırat’ı Fişleyen kişi olduğunu, göndermezlerse izmir il başkanına durumu rapor edeceğimi belirttim.
Başdanışman hemen göndereceklerini söyledi.
Ertesi gün... adı geçen milletvekili adayının paylaşımlarını takip ediyorum, Çeşme’ye gitmiş... Gül adlı terörist yine yanında.
Girdim gül’ün Twitter hesabına. Tüm paylaşımları terör yanlısı şeyler... çıktılarını alıp, il başkanına çıktım. Tüm bildiklerimi anlattım. Söz konusu adayı acilen çağırdılar, apar topar 1 saat içinde Çeşme’den basmane’deki il binasına geldi. Durumu tekrar izah ettim. Aynı dakika içinde hem gül denen teröristi, hem de önceki gün durumu anlatmama rağmen o orospuyu göndermeyen başdanışmanı postaladılar.

Yani bir parti düşünün ki; Fırat çakıroğlu’nu fişleyen terör sempatizanını milletvekili adayına fotoğrafçı yapıyor...
Seçimler bitti hükümet kurulamadı. Erken seçim kararı çıkınca arayıp tekrar çağırdılar, özür dileyip affımı istedim ve bir daha gitmedim. Baştan sona zaten profesyonel bir iş olarak bakıyordum, MHP’ye gönül bağım hiçbir zaman olmamıştı ama bu gibi saçmalıklara katlanacak değildim.

Fırat’ı fişleyen orospunun hala serbest olduğunu da belirtmek isterim.
güncel Önemli Başlıklar