bugün
- kamos8
- kemalistleri amerikaya asker yapsak9
- ahmet hamdi çamlı19
- hayvanlar için bir kap su çıkarmayan karaktersiz8
- fahrettin altun'un görevden alınması10
- ilk buluşmada ne yenir9
- kemalistler8
- 5 kızın etrafında dönen sözlük8
- arkadaşlar on üzeri iki karesi üç küpü dört ne9
- ses klonlamayla sahte röportaj sesi yaratmak13
- yazarların pipi boyu9
- türk milleti21
- anın görüntüsü17
- atatürk'ü sevmeyen insancık14
- bir akpli bir chpli bir mhpli bara gitmiş10
- true nickli yazar17
- türklerin medeniyete katkıları12
- başkanlığı bırakayım yeterki beni yargılamayın9
- arkadaşlar şişe der misiniz9
- sözlükten bi şey olmaz15
- arkadaşlar moderatör oluyorum31
- abdullah öcalan videolu mesaj yayınladı18
- v a m p i r o v8
- gocu'ya sarma sarmak19
- ülkenin dingonun ahırına dönmesi14
- heykeller ne işe yarıyor sorunsalı17
- 8 temmuz 2025 sözcü tv'nin karartılması24
- burada ak partili istemiyorum12
- samsun atatürk heykeli20
- ahmet hamdi çamlı'nın cumhuriyet tweeti12
- dolar 40 lira16
- grok'un küfür etmeye başlaması24
- ben chp'li olarak seçmenden destek almadım8
- judas'ın yaşı12
- yapay zekaya erişim engeli kararı alınması11
- bu hangi oyundan11
- temmuz emekli memur çalışan maaş indirimi8
- arkadaşlar burçlara inanan biri bakabilir mi8
- özgür özel24
- toksik yazarlar9
- siktir orospu afedersin15
- haysenin1215
- mehmet boynukalın'ın belediyelere operasyon tweeti12
- akpnin elinden dini alın geriye ne kalır20
- toprağın üzerinde yalın ayak yürümek8
- su paralarıyla togg alan yönetici8
- yazarların imza yemekleri10
- yazarların favori yazarları8
- yazarların favori sabunu9
- ak parti'nin genel müdürüne çuvalla 95 milyon tl12
Liyakat denilen şeyi çocukluğumdan beri duyuyorum
Ne demek olduğunu da bildiğimi sanıyordum. geçmiş zamanla konuşuyorum, çünkü bildiğim anlamından çok farklı bir noktada anlamlandırılmış bir kelimeymiş liyakat.
Liyakatı “layık olmak” anlamına geliyor diye biliyordum. Ancak son günlerde bu kelimenin olur olmadık her an kullanılması nedeniyle ben de kuşkuya düştüm ve “Acaba ben yanlış mı biliyorum?” düşüncesine kapıldım.
Bunun üzerine yüce google'a sordum, evdeki sözlüklere baktım; Liyakat; Arapça ‘lyk’ kökünden geliyormuş. Layık olmak, yaraşmak, yakışmak ya da uygun olmak da denebilirmiş.
Hepimizin bildiği gibi Liyakat daha çok siyasi görevlerde olanların tercihlerinde kullanılıyor.
Özel sektörde liyakat lafı pek kullanılmıyor gördüğüm kadarıyla. Çünkü bir işi yapabilecek olana, layık olana vermek aslında akıl ve mantık işi.
Bu nedenle bizi süründürüp kendisine kölelik yaptıran ve modern zamanlarda adına patron dediğimiz kişi ya da kişiler, öncelikle kendi çıkarını düşündüğü için zaten layık olmayan birini herhangi bir işin başına getirmez.
Bu yüzden liyakat konusu siyaseten bir göreve atama yapıldığında daha dikkat çekici oluyor. işin doğrusu şudur; “Seçimlerin kazanılmasından sonra işbaşına gelen bir yönetici, liyakata değil de ‘Benim partimden mi değil mi’ diye bakmamalı. Böyle yaparsa belki partilileri sevindirir ama bu ülke için hayırlı olmaz. Uzun vadede kendi partisine de bir faydası dokunmaz.”
Ancak özellikle seçimlerden sonra genellikle böyle olmaz. iş başına gelenler önceliği kendi partilerine ya da yandaşlarına vermeye çalışır hep ve bu nedenle en düzgün çalışması gereken devlet aygıtı tekler.
Peki siyasi bir başarı sonucu işbaşına gelen kişiler liyakata önem vermek için ne yapmalıdır? işbaşı yaptığı andan itibaren mevcut kadroyu liyakat sahibi sayarak onlarla mı çalışmalıdır, yoksa kendine yakın liyakat sahibi isimleri mi aramalıdır?
Aslına bakarsanız böyle bir durumda “arama” yapılmaz bile, çünkü siyasi kadrolar zaten hazır gelirler, seçilmiş kişi göreve geldiği an kimle çalışacağını, kimlere yetki ve sorumluluk vereceğini bilir.
Bu nedenle dünyanın tüm medeni hukuk devletlerinde seçilmiş kişiler ekipleriyle gelirler ve mevcut kadro da hiçbir itirazda bulunmadan, hatta çoğu kez kendiliğinden eşyasını toplayıp gider.
Oysa bu konu Türkiye’de hep tartışılır.
Neden?
Çünkü Türkiye’de seçilen siyasetçi imza yetkisi ve sorumluluk vereceği kadronun dışında rutin işleri yapan personeli de hızla değiştirmeye, yerlerine kendi adamlarını koymaya çalışır.
Şimdi özellikle iktidar yandaşları “”liyakat” konusunu sanki çok önemsiyormuş havasındalar.
Bu konuda muhtemelen psikolojik eziklik içinde olan son dönem AKP dışındaki seçilmiş isimler de “liyakata çok önem verdiklerini” kanıtlamak için olsa gerek eski kadrolara ya da iktidar partisinin eski kadrolarına daha fazla önem verir görünümdeler.
Bu ne kadar doğru?
Bana göre yanlış ki ne yanlış.
Çünkü liyakata uymak eski kadrolarla veya rakip siyasi partinin elemanlarına istihdam sağlamak değildir.
Seçilmiş kişi imza sahibi yetkili ve sorumlu mevkilere atamalarını yaparken önceliği kendi ekibine veya kendisini destekleyenlere verecektir.
iyi bir siyasi yönetici, kendinden olan liyakatlı isimleri göreve seçebildiği oranda güçlü ve başarılı olur.
iyi bir siyasi yönetici, eğer kendi ekibinde bir göreve liyakat sahibi birini bulamazsa, hiçbir komplekse kapılmadan rakipler arasında liyakat sahibi arayandır.
Sırf “elalem bir şey demesin” diye liyakatlı kişiy,i rakiplerden aramak iyi bir siyasi yöneticilik örneği olamaz.
Ne demek olduğunu da bildiğimi sanıyordum. geçmiş zamanla konuşuyorum, çünkü bildiğim anlamından çok farklı bir noktada anlamlandırılmış bir kelimeymiş liyakat.
Liyakatı “layık olmak” anlamına geliyor diye biliyordum. Ancak son günlerde bu kelimenin olur olmadık her an kullanılması nedeniyle ben de kuşkuya düştüm ve “Acaba ben yanlış mı biliyorum?” düşüncesine kapıldım.
Bunun üzerine yüce google'a sordum, evdeki sözlüklere baktım; Liyakat; Arapça ‘lyk’ kökünden geliyormuş. Layık olmak, yaraşmak, yakışmak ya da uygun olmak da denebilirmiş.
Hepimizin bildiği gibi Liyakat daha çok siyasi görevlerde olanların tercihlerinde kullanılıyor.
Özel sektörde liyakat lafı pek kullanılmıyor gördüğüm kadarıyla. Çünkü bir işi yapabilecek olana, layık olana vermek aslında akıl ve mantık işi.
Bu nedenle bizi süründürüp kendisine kölelik yaptıran ve modern zamanlarda adına patron dediğimiz kişi ya da kişiler, öncelikle kendi çıkarını düşündüğü için zaten layık olmayan birini herhangi bir işin başına getirmez.
Bu yüzden liyakat konusu siyaseten bir göreve atama yapıldığında daha dikkat çekici oluyor. işin doğrusu şudur; “Seçimlerin kazanılmasından sonra işbaşına gelen bir yönetici, liyakata değil de ‘Benim partimden mi değil mi’ diye bakmamalı. Böyle yaparsa belki partilileri sevindirir ama bu ülke için hayırlı olmaz. Uzun vadede kendi partisine de bir faydası dokunmaz.”
Ancak özellikle seçimlerden sonra genellikle böyle olmaz. iş başına gelenler önceliği kendi partilerine ya da yandaşlarına vermeye çalışır hep ve bu nedenle en düzgün çalışması gereken devlet aygıtı tekler.
Peki siyasi bir başarı sonucu işbaşına gelen kişiler liyakata önem vermek için ne yapmalıdır? işbaşı yaptığı andan itibaren mevcut kadroyu liyakat sahibi sayarak onlarla mı çalışmalıdır, yoksa kendine yakın liyakat sahibi isimleri mi aramalıdır?
Aslına bakarsanız böyle bir durumda “arama” yapılmaz bile, çünkü siyasi kadrolar zaten hazır gelirler, seçilmiş kişi göreve geldiği an kimle çalışacağını, kimlere yetki ve sorumluluk vereceğini bilir.
Bu nedenle dünyanın tüm medeni hukuk devletlerinde seçilmiş kişiler ekipleriyle gelirler ve mevcut kadro da hiçbir itirazda bulunmadan, hatta çoğu kez kendiliğinden eşyasını toplayıp gider.
Oysa bu konu Türkiye’de hep tartışılır.
Neden?
Çünkü Türkiye’de seçilen siyasetçi imza yetkisi ve sorumluluk vereceği kadronun dışında rutin işleri yapan personeli de hızla değiştirmeye, yerlerine kendi adamlarını koymaya çalışır.
Şimdi özellikle iktidar yandaşları “”liyakat” konusunu sanki çok önemsiyormuş havasındalar.
Bu konuda muhtemelen psikolojik eziklik içinde olan son dönem AKP dışındaki seçilmiş isimler de “liyakata çok önem verdiklerini” kanıtlamak için olsa gerek eski kadrolara ya da iktidar partisinin eski kadrolarına daha fazla önem verir görünümdeler.
Bu ne kadar doğru?
Bana göre yanlış ki ne yanlış.
Çünkü liyakata uymak eski kadrolarla veya rakip siyasi partinin elemanlarına istihdam sağlamak değildir.
Seçilmiş kişi imza sahibi yetkili ve sorumlu mevkilere atamalarını yaparken önceliği kendi ekibine veya kendisini destekleyenlere verecektir.
iyi bir siyasi yönetici, kendinden olan liyakatlı isimleri göreve seçebildiği oranda güçlü ve başarılı olur.
iyi bir siyasi yönetici, eğer kendi ekibinde bir göreve liyakat sahibi birini bulamazsa, hiçbir komplekse kapılmadan rakipler arasında liyakat sahibi arayandır.
Sırf “elalem bir şey demesin” diye liyakatlı kişiy,i rakiplerden aramak iyi bir siyasi yöneticilik örneği olamaz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar