bugün

yargı

dirilişinde uzun uzun bahsetmiş tolstoy emmim, onun açtığı yolda, gösterdiği fikri hedefe durmadan bir izah getirme çabası içine gireceğime ant içtim, imdi yerine getiriyorum; rahat uyu tolstoy.

evvela günün hukuk düzenine eleştirel bi bakış açısı getirmekle işe koyulalım; yalnız bu hak, hukuk, adalet meselesinin, genel itibariyle canlı olana has olduğunu, salt insan olan içün olmadığını bilmekliğin (bkz: hayvan hakları) gerekleriyle donanmış zihnimle düşünüyorum ve şu noktaya varıyorum: beni yargılayan, suçlu ilan eden düzen, hangi merci, üst hukuk sistemiyle yargılanıp suçu ifşa edilebilir? edilemezdir; öyleyse mevcut hukuk anlayışını, hukukun üstünlüğü safsatasını elimin tersiyle şööyle bi güzel iterek anacım, diyorum ki bu ne idüğü belirsiz, adalet mefhumunun sistemin hangi deliğine kaçmışlığını merak eden ben, ne yargıya saygı gösterme zorunluluğunda bırakabilirim bünyemi, ne de kanaatlerinde sağlıklı olduğu fikrine varabilirim. bu sisteme riayet eden, hoşlaşan, nemalananın dimdirek karşısındayım; amma velakin çarkın büyüklüğü ve sağlamlığı anca karşı durmaklığıma fırsat vermekte, naçiz varlığımın elinden başkaca bişey gelmemekte; e başka nedek anacım?

toplumun değer yargılarının katılığının, yanlışlığının, gencecik bi hanım kızımızın heba olan hayatına müsebbipliğini ifşa eden; onu yargılayan sistemin, hukuk anlayışının ne denli izandan yoksun, saçma, kabul edilemez mekanizmasından dem vuran tolstoy, dirilişinde dane dane izahına gitmiştir bu meselenin. laboratuar ortamında benden anca kan şekeri, belki kemiklerindeki kalsiyum oranıyla üstün gelebilecek iki üç herifin, insanoğlunun en mühim varlığı, tüm mühimmiyatların esbab-ı mucibesi hayatının gidişatına, gidemiyaşatına(ne kelime osurdum mına koim) karar merci olabilmesi ne korkunç, hastalıklı bi ahvaldir. elbet suça, suçluya destek çıktığım fikri anlaşılmamalı bu diskurdan, amma velakin suça kanalize öznelerin, suçun kendi özneleri açısından, suçun, suça maruz kalana karşı şiddetinden, tarafların psikolojik durum ve hareketlerinden zerrece haberdar olmamaklıkları başlıca bir eleştiri konusu olabilir. kaldı ki bu raddeye gelmezden evvel, benim dahlim dışındaki, hiçbir hak ve imtiyazımın bulunmadığı, oluşum aşamasında benim zerrece habarım, müdahalemin olmadığı, ve de böyle bi oluşumun karşısında veyahut yanında olmaklığımın hesaba katılmadığı sistem hangi hak ve cüretle beni, hayatımı idare yoluna gidebilir.

kısa ve öz: sistemin meşruluğunu geçtik diyelim, ortalama bir yurtsever vatandaşla godaman bi amcamın eşit yargılanmadığı ve cezalara çarptırılmadığı düzen; hem de hıyar görünümlü, ayna kafalı ihtiyarlarca bu işin gerçekleşiyo olması size de yanlış gelmiyo mu acep?