bugün

turgut özal

gerek bulgaristan'daki soydaşlarımıza sınır kapılarını açma gerekse suriye'nin sürdüğü kürtleri türkiye'ye kabul etme konusunda hata yaptığına inandığım siyasetçi/devlet adamı.

not: yanlış anlaşılmamak adına not düşmeyi uygun görüyorum.
bulgaristan'daki soydaşlarımıza yapılan asimilasyon zulmüne gözlerimizi kapasaydık ya da sessiz kalsaydık, demiyorum asla.
her devletin uluslararası hukuktan doğan birtakım hakları vardır. bu hakların bize verdiği iradeyi kullanaraktan bulgaristan'da zulüm gören soydaşlarımıza güvence sağlayabilirdik. bulgar hükümeti'nin istediği, yüzyıllardır o topraklarda yaşayan türkleri sınır dışı etmek değil miydi? dönemin hükümeti ve sayın özal sadece bulgar hükümeti'nin ekmeğine yağ sürdü. işin kolayına kaçtı. oysa sınır kapılarını açmak en son çare olmalıydı.( göçler, devletler için fazla anlam ifade etmese de insanların hayatında uzun vadede onarılamayacak yaralar açar.hadi, bu manevi boyutunu bir tarafa bırakalım göçlerin. kaybedilen uluslararası itibar, insanların arkalarına bakmadan bıraktıkları birikim ve yapılan zulümler ne olacak?yani ,sayın özal kapıları açarak bulgar hükümetine ne gibi bir yatırım uygulamış oldu?)

kanımca diğer bir yanlış da suriye'den sürülen kürtlerin türkiye topraklarına kabulüdür.(kafatası milliyetçisi arkadaşlar sevinmesinler. ben , duruma kürt-türk meselesi olarak değil de insani ve siyasi boyutta bakıyorum.)yine bu durumda da suriye'nin yaptığı ayıba sessiz kalınmış ve adeta onaylarcasına ülkeye kabul edilmişlerdir.burada da bir yaptırım sözkonusu değil. dünyanın zaten sesiniz çıkarması gibi bir ümidim yok da en azından türkiye'nin bir sonuca varamayacağı apaçık olsa bile karşı iradesini göstermesi lazımdı.

dip dip not: sayın turgut özal'ın suriye'yi kürt sorunu konusunda fırat'ın suyunu kesmekle tehdit ettiğini ve sonuç elde edemediğini bilsem de "her ülkenin yumuşak karnı vardır,istenilse çözüm bulunur" diye düşünüyorum.