bugün

marcus aurelius

çok sevdiğim stoacı filozof, roma imparatoru. kendime düşüncelerkitabını okumamın üstünden uzun zaman geçti ama bugün kitabı tekrar elime alıp altını çizdiğim kısımları okudum ve sözlükteki başlığını inceleyince gereğinden az değer verildiğini fark ettim. o yüzden ben de bir şeyler yazmak istedim. aurelius'un düşünceleri kişiliğim üzerinde etkisi oldu. zaten kitabı bir nevi öğütler kitabı.
marcus aurelius hoşgörüyü hayatının merkezine koymuş ve her insana aynı hoşgörüyle yaklaşmayı amaç edinmiş bir insan. bunu oldukça etkileyici buldum. kitaptan sevdiğim alıntılar:

"ufacık bir parçası olduğun evrenin,sana sadece kısacık bir anı bahşedilmiş zamanın bütünlüğünü ve payına düşen yazgıdaki küçücük rolünü hiç unutma."

"güneş ışığı yukarıdan aşağıya dökülüp her yere dağılır gibidir, dökülür ama yok olmaz,çünkü ışığın dağılması genişlemesidir aslında. güneş ışınları yayıldıkça genişler güneş ışınlarının nasıl bir şey olduğunu dar bir aralıktan karanlık bir odaya giren güneş ışığını izleyerek anlayabilirsin. dümdüz uzanır ve karşısına çıkan ilk katı nesneye vurunca durur; ne geriler ne de yok olur. düşüncenin yayılıp genişlemesi de böyle olmalıdır: dökülüp dağılmalı ama genişleyerek. karşısına çıkan engellere karşı zor kullanmaz, üzerlerinde bir baskı oluşturmaz, sadece durup taviz vermeden bekler ve ulaştığı her şeyi aydınlatır. çünkü yoluna çıkan bu engel bu ışığı iletmezse, kendini düşüncenin ışığından mahrum eder."

"utanmaz birisi seni rencide ettiğinde kendine şunu sor: "dünyada utanmazların bulunmaması mümkün mü?" mümkün değil. o halde mümkün olmayan bir şeyi isteme. çünkü bu adam dünyada bulunması gerekli olan utanmazlardan birisi. güvenilmez bir düzenbaz ya da yanlış yapan herhangi birisi için de aynı tavrı takın. böyle insanların var olmamasının mümkün olmadığını hatırlamak, seni onlara karşı daha merhametli kılar...

doğru yoldan ayrılmış birine doğruyu göstermek mümkündür. çünkü hata yapan herkes kendisi için belirlenmiş işareti kaçırdığından doğru yoldan ayrılır...

bir insana iyilik yaptığında daha fazla ne isteyebilirsin ki? kendi doğanla uyumlu bir şey yapmış olmak sana yetmiyor mu? bir mükafat mı bekliyorsun? eğer öyleyse bunun, gözün gördüğü için,ayakların da yürüdüğü için mükafat talep etmelerinden farkı yok. bu uzuvlar, kendilerine özgü olan bu işleri yapmak için yaratılmıştır; iyilik yapmak için dünyaya gelen insan da, herhangi bir iyilik yaptığında ya da ortak çıkara faydalı olduğunda sadece kendi payına düşeni yapmış olur ve bunun sonucunda alacağı mükafat da budur."

"çok öfkelendiğinde ya da sabrın tükendiğinde, insan yaşamının bir an olduğunu ve kısa sürede hepimizin yan yana cansız uzanacağını düşün."

"nice insan adını dahi bilmiyor, bir o kadarı da adını çarçabuk unutacak, nicesi seni övüyor ve aynı şekilde nicesi kısa süre sonra sana lanetler yağdıracak. hatıranın, ününün ve diğer meziyetlerinin hiçbiri değerli değil."