bugün

rudin

ivan sergeyevic turgenyev'in ayni adli kitapinin kahramanidir.
romandaki tam adi dmitriy nikolayyevic rudin'dir.

felsefi görüşü olan aydın bir rus gencidir; batı'da ve en başta almanya'da öğrenim görmüş birçok genç gibi, o da hegel
felsefesine kapılmıştır. bu nokta, romanın birkaç yerinde belirtilmektedir. yazarın söylediği gibi, rudin "alman şiirine, alman coşumculuğuna ve felsefe dünyasına dalmış" bir düşünce adamıdır.

zaten hegel'le everestini yaşayan alman romantizmine o devrin tümü kapılmıştı fakat turgenyev babalar ve oğullar da daha bir farkına varacağımız boş işler insanı yermektedir fakat babalar olan bu tipleri aynı zamanda gereksizde görmemekdedir.

evet, rudin'de turgenyev, xix. yüzyılın 40. ve 50. yılları arasında rusya'da türemiş olan "gereksiz adami" pek iyi betimlemiştir. turgenyev'in güçlü kalemiyle ortaya çıkarılan bu "gereksiz adam"lar, rusya'da feodal ilişkilerin çökmeye yüz tuttuğu sırada belirmiştir.

bu tür insanlar, toplum yaşamında bir iyileştirme yapılması gereğini kavramış olmakla birlikte, tembellikleri yüzünden bunu başarma gücünden yoksundurlar. düşünceleriyle istençleri arasında bir uçurum vardır. turgenyev'in rudin'i aslında shakespeare'in hamlet tragedyasının kahramanını anımsatmaktadır. hamlet gibi, rudin tipinde ve benzeri "gereksiz adamlar"da da incelikli, yüksek düşünceler, eğilimler vardır; ama ne çare ki, onlar da hamlet gibi istençsiz, edilgin ve duraksayan varlıklardır. rusya'daki toplumsal yaşam koşullarının ürünü olarak ortaya çıkan bu insanlar, yaşamda hep başarısız olmaya yazgılıdırlar.

turgenyev, rudin'in kişiliğinde "gereksiz insan"ın, "laf devi" ve "eylem cücesi"nin tam bir ilkörneğini yaratmıştır. bu arada, rus toplumunda ortaya çıkan önemli olaylardan hiçbiri turgenyev'in gözünden kaçmamış, bunların hepsi onun romanlarında incelenmiş ve betimlenmiştir.

turgenyev, kendisinin de açıkladığı gibi, romanlarının bütün kahramanlarını gerçek yaşamda yakından tanıdığı insanlar arasından seçmekte ve bunları en doğal davranışlarıyla, kendisinden bir şey katmadan ortaya koymaktadır.

bir yapıtına başlarken, "... başarabilirsem, zamanımızın yaşamını, ülkemizdeki gerçek biçimiyle betimlemeye çalışacağım," demektedir.

rudin'in belli başlı niteliklerinden biri, onun iş başarma isteğiyle yaptığı iş arasındaki karşıtlıktır. o, coşkulu olarak düşünceye dalıp çalışmanın, toplumsal eylemin, girişimci ve uygulayıcı bir insan olmanın gerektiğini düşünebilmekteyse de, kendinde bunu başaracak gücü bulamamaktadır.

bu sınıfa giren insanlardaki bu karşıtlığı, turgenyev açık olarak ortaya koymaktadır. rudin, "gücünü boş sözlerle tüketmemek" gerektiğini coşkuyla anlatmakta; çalışmanın ve toplumsal eylemin yararlarından sık sık söz etmekte, ama aynı zamanda bunu yapmaya gücü yetmediğinden de acı acı yakınarak, "olgunlaşmamış bir varlık" olduğunu söylemektedir. rudin: "karşıma çıkan ilk engelde ben kendimi artık yok olmuş duyumsuyorum" diyor.

rudin'in bütün girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. onun köy ekonomisiyle ilgili işlerle uğraşmasından hiçbir şey çıkmıyor; eğitim işi kısa süreli ve başarısızdır; öğretmenliğe başlamasıyla vazgeçmesi bir oluyor; bir ırmağı yolculuğa elverişli duruma
getirmek için çalışmaları da sabun köpüğü gibi patlayıp yok oluyor. rudin'in, işi başarabilmek için ne gücü, ne sabrı, ne de durumu gereği gibi kavrayabilecek bilgi ve anlayışı vardır.

rudin'in yaşama yeteneksizliği, onun natalya lasunska'yla ilişkilerinde de açıkça görülmektedir. yüksekten konuşmalarıyla kızın dikkatini çekmiş, gönlünü büyülemiştir. natalya'nın güçlü sevgisine, bağlılığına, romanın kahramanı pek kararsız, belirsiz
tavırlarla, sözlerle karşılık veriyor. sonunda da "sanki sorumluluktan korkarak" duygularından dolayı kendini ayıplıyor.

ancak turgenyev, rudin'de yalnızca olumsız yanlar görmemektedir. iş yeteneği olmamakla birlikte, rudin, turgenyev'e göre yeni kuşakların eğiticisi görevini yapabilmektedir. rudin'in söylevleri, lejnev'e göre, "genç, doğanın rudin gibi eyleme geçme yeteneğinden yoksun yaratmadığı ve düşüncelerini eylem alanına koymasını bilen yeni kuşakların ruhuna pek çok iyi tohum ekmiştir."

işte butün bu cümlelerden sonra aklıma hemen başarısız olan dekabristler geliyor fakat daha sonra başarılı olan oktyabristler geliyor.
işte bütün bu sancılı başarının ardında rudinlerin yerini şöyle tarif etmek istiyorum. dekabristlerin oluşmasına neden olan bir önceki nesil yani kesinkes turgenyevin babalar ve oğullar bahsettiği babalar kısmı.

turgenyev, kahramanın asla hırslı olmayışını ve kişisel her şeyinden, toplumun yararına olarak el çekmeye hazır olduğunu,
özellikle övünerek söylemektedir. lejnev rudin'e: "bir işe her ne düşünceyle başlamış olursan ol, sen her seferinde kendi kişisel çıkarından özveride bulundun ve ne denli yağlı olursa olsun, kötü bir toprakta hiçbir zaman kök salamadın," diyor.

xix. yüzyıl insanlardan girişim, istenç gücü ve edim istiyordu. bunları başaramayan rudinler, bir toplumsal güç olamazlardı.

ama buna karşın rudinler, yazarın kanısına göre, saygı ve sevgiyi hak eden kimselerdir. bu gibi insanlar, yeni kuşakların çalışmalarına yol hazırlamışlardır. turgenyev, kahramanının olumlu rolünü, işte bu noktada görmektedir.

rudin romanı, o zamanın rus soylularının iyilerini anlatmaktadır. ama sonuçta hepsi de "gereksiz birer insan" olarak gösterilmektedir.

ne kadar tanıdık cümleler değil mi?
bugün devrinde kendimiz de dahil etrafımızda ne kadar çok rudin var?
karanlığa bir mum yakmayı değilde bin mum yakmayı hevesleyen o kadar insanın olmasına rağmen tek bir mum bile yakmamaları ne kadar enteresan değil mi?

fakat bana göre bu günün insanı rudin bile olmaktan çıktı.
tamamen ferdiyetçi bir görünüm almaktadır.
yani anlayacağınız bu devirde rudin bile olmak utopyadır.
işte bütün bunların ışığında ve herşeye rağmen turgenyevin rudini okumaya değer buluyorum.