bugün

eşcinsel evlilik

Diyelim kapınız çalındı, postacı bir zarf getirdi. Aldınız, açtınız, içinden bir davetiye çıktı, bir nikah ve de düğün davetiyesi. (Bazı dangalakların her ne hikmetse yapmayı pek sevdikleri yanlışla, "düğün kokteylisi"!)

Oğlumuz Ahmet ile oğlumuz Mehmet'in falanca gün falanca saatta Zırt Düğün Salonu'nda yapılacak nikah törenleri ve düğünlerini teşrifleriniz. imza, babası Abüzittin, babası Abdül bilmem kim.

Ne o, pek mi şaştınız?

Peki, bakın bakalım şimdi elin gavuru ne işler peşinde, nerelere varmış?

örneğin Kopenhag... Danimarka eşcinsellerin evlenmelerine izin veren ilk ülke. Yani kabul edilen yasa uyarınca, birlikte yaşayan eşcinseller, bu ilişkilerini "kayıt ettirebiliyorlar". bunun yanında 18 ülke daha var; Kanada, ABD, Brezilya, Uruguay, izlanda, Norveç, isveç, Finlandiya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, ispanya, Portekiz, Fransa, irlanda, Birleşik Krallık, Güney Afrika ve Yeni Zelanda. Meksika'da belli hukuki bölgelerde yasal.

hatta Danimarka'da konunun yasallaşmasının ardından ilk evlenen çiftin de 74 ve 67 yaşlarında Axel ile Eigil olmuştu. Kırk yıldır birlikte yaşayan eşcinsel çift, sanırım 1990 yılında evlenmişlerdi. şimdi muhtemeldir ki öldüler hatta kemikleri bile kalmamıştır...

görsel

geçmiş gün, neyse, Allah mesut etsin diyelim geç de olsa...

Gelelim Türkiye'ye.

Ne dersiniz? Evlenebilirler mi Ahmet ile Mehmet? Ya da, Ayşe ile Fatma?

Gelenek ve göreneklerimiz, örf ve adetlerimiz diyeceksiniz.

Örf ve adetlerimize göre bir erkek dört kadınla evlenebilirdi, biz onu küt diye tepeden inme değiştiriverdik ama, naber? (Şimdi yeniden değiştirmek, gene dört kadına dönmek isteyenler var, var da, savcı da onların tepelerine biniveriyor.)

O başka, diyeceksiniz. O, erkekle kadının evliliği.

Ama bakın, Danimarka'da vakti zamanında o iki yaşlı eşcinsel, neydi adları, Axel ile Eigil, kırk yıldır birlikte yaşıyorlardı. Birbirlerini pek seviyorlarmış anlaşılan. Biri gelmiş yetmiş dördüne, biri varmış altmış yedisine, (daha bu saatten sonra aralarında ne cinsellik olacaktı sanki, yaş yetmiş, iş bitmiştir!) yahu kırk yıl boyunca dırıltısız gürültüsüz hangi erkekle kadın bir yastıkta kocamayı başarabilmiş ki, parmakla gösterilir!

iki insan birbirini sevsin de, tek sevsin yeter ki, erkek olmuş kadın olmuş ne değişir, diyenler de yok değil.

Ne yani, parası için tutup evlendiğin herifle, ya da beybabanın seni başlık parasına, iki dönüm tarla, bir sarı inek, üç de bakır bakraca sattığı yamyamla kırk yıl hır gür içinde çile doldurmak daha mı özlenir bir kısmettir, "hayır" bu kısmetin neresinde Allah aşkına?

Ya da, üstüne gelen genç, güzel kumalara katlanmak?

Ya da ya da, üç apartman katı, iki "hususi", "şoförde bir de taksisi" var diye nikahladığın dırdırcı kakneme boyun eğmek yıllar boyu, "gözü kör olasıca herif, bana geldiğinde sırtına giyecek ceketin yoktu, sayemde adam oldun" hakaretlerine göğüs germek?

iki insan birbirini sevmiş, kırk yıl aynı yastığa baş koymuşlar, varsın aynı cinsten olsunlar, gönül de onların keyif de, Allah mesut etsin, diye düşünenler de var dünyada. Biz, Türk milleti olaraktan, hala meseleye öyle bakmasak da...

Günün birinde, Türkiye'de de, neden olmasın? Daha şimdi değil, görünür bir gelecekte de değil ama, sözgelimi 2089'da, ha?

Sağa sola "bulaşmadıkça" bu insanlar, elalemin çoluğuna çocuğuna sataşmadıkça, kendi köşelerinde kendi hayatlarını yaşamak istedikleri sürece, neden onlara da bizim gibi mutlu (ya da mutsuz) olma imkanını sağlamayalım?

Evlilik yapınca ille de çocuk mu üretmek şart?

Hangisi daha "makbul"? bir erkekle bir kadının ite kaka, zorla, para pul uğruna, "ekonomik güvenlik'" belasına, zavallı, mutsuz bir çocuğun "istikbalini" düşünme ayağından yürütmeye çabaladıkları bir cehennem mi? Yoksa, birbirini gerçekten seven, kafasını çevirip de bir başkasına bakmayan iki aynı cinsten insanın, yıllarca gürültüsüz patırtısız yan yana, el ele, omuz omuza yürütüp götürdükleri bir beraberlik mi?

Bundan on binlerce yıl önce "poliandri" geçerliydi dünyada, yani bir kadının birden çok erkekle evliliği. Tuhaf geliyor şimdi size, değil mi, olmaz öyle şey, bu ne rezillik diyorsunuz... Neden diyorsunuz bakalım? Bir erkek dört kadın alınca oluyor da, bir kadın dört erkek alamasın mı? O ne kadar "makul ise", bu da bir o kadar makul!

Demek ki, insanlığın ilerlemesi boyunca, binlerce, on binlerce yılda, her şey, her kavram, her alışkanlık değişiyor. insan dediğin, değişen hayvan! Çocuğun babasını belirlemenin mümkün olamadığı çok çok eski çağlarda kadının "başat" duruma yükselmesi doğal, teknoloji ilerleyip kol kuvveti öne çıktıkça, belirleyici oldukça erkek de öne çıkıyor, insanlık anaerkil düzenden ataerkil düzene geçiyor. Bilim böyle söylüyor bunu, nitekim bakma, kışın ısınmak için gidip dağdan odun kesmek şart olduğu yüzyıllarda erkek çatır çatır ali kıran baş kesendi de, artık bilgisayarı çalıştırmak için bir düğmeye azıcık basmanın yeterli olduğu çağda kadın da özgürlüğüne kavuşmaya koyuldu! Yalan mı? Evliliğin de önümüzdeki birkaç yüzyıl içinde, kim bilir belki de hemen yirmi birinci yüzyılda ortadan kalkacağını ileri sürenler var. Hem zaten çoktandır tavsamadı mı şu evlilik dedikleri iş?

O zaman bırakınız evlensinler, bırakınız mutlu olsunlar eşcinseller de, ortadan kalkma yoluna girmiş, modası geçmiş, bayatlamış, işi bitmiş bir kurumun tadını, hayli geç de olsa onlar da çıkarsınlar, diyenler var.

Hemen çomar siluetine bürünüp bağırıp çağırmayınız, küfürnameler yazmayınız başlığa...

ayağa fırlamayınız öyle "vay amına koyayım din elden gidiyor, çivisi çıkacak toplumun" diye, itiraz etmeyiniz, tepki göstermeyiniz. dıngıllığın lüzumu yok!

iki dakika düşününüz.

hemen yanlış yorumlar yapmayın, durun hele, ben burada eşcinselliği savunmuyorum, kimseyi de buna "teşvik" etmek aklımın köşesinden geçmez.

Üstelik onlardan pek de hoşlandığım söylenemez, lezbiyenlerin erkek düşmanlığı tersime gidiyor, erkek eşcinsellerin hırçınlığı, dedikoduculuğu, o ille de çevrelerine saldırma tutkuları hiç beğendiğim, onayladığım tavırlar.

Onlardan uzak durmaya dikkat ederim. Ama onların da insan olduğunu, onların da bizim gibi kendi cinselliklerini yaşamaya hakları bulunduğunu, hiç kimsenin de onları ezmeye, horlamaya kalkışmaması gerektiğini gözden ırak tutmadan, tutmamaya gayret ederek.

Çünkü, zıtcinseller nasıl insansa, eşcinseller de insandır.

yoksa siz Danimarka'nın yalnızca sanayi üretiminde, gayri safi hasılada, kişi başına düşen milli gelirde falan mı bizden ileride olduğunu sanıyordunuz?
güncel Önemli Başlıklar