bugün

ekümenik

Ekümeniklik tartışması bugününün işi oysa dün böyle bir sorun yoktu. Hatta sorun olmamasından da öte Osmanlı Devleti patrikhanenin ekümenik kimliğinin güvencesiydi.

Fatih'in istanbul'dan önceki Fetih sürecini uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Bizans ve Roma kiliselerinin ayrılmasından sonra Papalık istanbul'u hedef alan Katolik ordularını destekleyegelmiş, Bizans imparatoru'nun her an başlamasını beklediği Türk Saldırısından kurtulmak için destek istemesini de fırsat olarak değerlendirip Ortodoks Kilisesi'nin Roma'nın üstünlüğünü kabul edip Katolik inancını benimsediğini açıklamasını da şart koşmuştu.

imparator Constantin bunu kabul edip vaftiz oldu ancak istanbul halkının tepki göstereceğini düşündüğü için papa V. Nicolas'tan kudretli bir adamının kendisiyle birlikte Bizans'a gelmesine izin vermesini istemişti. Papa imparatorun isteğini kabul edip Kiev Ortodoks Kilisesi Metropoliti iken Roma'ya gidip Katolik inancına geçmiş olan Kardinal isidor'u ve Midilli Başpiskoposunu görevlendirdi. Kafile istanbul'a vardığında halkın tepkisi kendini göstermekte gecikmedi ama Vatikan'ın para gücü karşısında Ortodoks Kilisesi'nin önde gelenlerinin bir kısmı 12 Aralık 1452'de Ayasofya'da yapılan ayine katıldılar ve Katolikliği kabul ettiler. Tepkili halk bu anlaşmayı onaylamayan din adamı Gennadios ve başvekil Notaras'ın çevresinde toplandı. Gerisi malum...

Bizanslı tarihçi Kritovulos'a göre fetihten sonra 2. Mehmed önceden hakkında bilgi sahibi olduğu Gennadios'u arattı. edirne yakınlarında bir manastıra çekilmiş olan din adamı padişahın davetini ileten muhafızlarla birlikte istanbul'a döndü. Fatih'in Ortodoks Kilisesi'nin bu önemli ismini merasimle karşıladığını, onu kiliseler birleştiği için varlığı bile ortadan kalkmış olan patriklik makamına atadığını biliyoruz. Bizans'ın şaşaalı günlerinde olduğu gibi görkemli bir tören ve ayinle görevine başladıkta sonra Gennadios'u saraya davet eden padişahın patriğe bir sürprizi vardı. Mücevhercilere kıymetli taşlarla bezeli bir patriklik asası yaptırtmıştı Fatih. Kendi ahırında seçip hazırlattığı ata kadar Gennadios'a refakat eden padişah, onu vezirlerin ve kumandanların iştirak ettiği tantanalı bir merasimle Patrikhaneye uğurlamıştı.

Ermeni, Musevi ve Katolik inancındaki halkın kendi arasındaki ihtilafların halline Patrikhaneyi yetkili kılan ferman bir kaç gün sonra ulaştırıldı Gennadios'a. Bu kadarla da kalmadı Fatih, cemaati azalan kiliseyi güçlendirmek için Ulahlı esirleri Rum köylerine yerleşmeleri ve kiliseye bağlı kalmaları şartıyla serbest bıraktı. Uzun yıllar değişmedi bu bakış. Patrikler 19. Yüzyıla ladar Osmanlı Protokolunda şeyhülislamdan sonra geldiler.
(Radikal,22 Haziran 2008, Avni Özgürel, Syf.13)

Fatih'in yeni fethettiği bu şehrin insanlarının kalbini kazanmak için kullandığu üstün zekasına hayran olmamak, hoşgörüsüne gıpta etmemek ve atamız olduğu için öğünmemek imkansız herhalde. Nasıl ve ne zaman kayboldu bu hoşgörü bilinmez. Korkularımız bir çok şeyin önüne geçmiş ama aslına bakılacak olursa bugün yaşadığımız ekümeniklik sorununun kaynağı Fatih'in ta kendisi. Oysa kendisi bu durumu kendi lehine geliştirmeyi o gencecik yaşında becermiş mükemmel bir siyaset örneği sergilemiş.