fadimenin dugununde halay basi

genceli türk kızı. borçalı'nın gence'ye bağlı olduğu o saadet asırlarında yaşamayı çok isterdi sanıyorum. ama revan daha ağır basıyor elbette. insanın neresi çok ağrırsa canı ordadır hesabı. safevi türkmenleri ağaydı, paşaydı. türksen rahattın, mutluydun, azerbaycanda edebiyatta zanaatta senin elindeydi. safevi şahları türk övme yarışı içindeydi. osmanlıya "siz türk değilsiniz zaten, en çok biz türküz ooohh canımıza değsin" tribi atıyorlardı. şu durum çok zoruna gidiyordur eminim.

yalnız bunlar ona çok güzel bir şey kazandırmış: unutmamak ve herşeye misliyle karşılık vermek. canını yakarsanız kiniyle daha beter can yakar. ama kucak açarsanız sizi sarıp sarmalar ve kat kat karşılığını alırsınız.

bir de ben onu lisanstan beri tanıyan biri olarak şunu diyeceğim. baki olan sevdası için fani olan sevdasından vazgeçmiş idealist biridir. akademisyen olup milletine hizmet etmek uğruna deli gibi aşık olduğu sevgilisini feda etmek günümüz kızlarının pek yapmayacağı şeydir. hele ki tam isteme arefesindeyken... mezuniyetin yaklaştığı dönem. bizim kız ikna etmeye çalışıyor yüksek lisans yapalım diye. oğlan da diyorki: "ben ikimiz için para kazanmak zorundayım, ığdır'a dönüp dükkanların başına geçeceğim. evlenmemiz için bu gerekli. seni alıp ığdır'a götüreceğim ve çok rahat yaşayacağız. hem çocuk olunca annem yanımızda olur yardım eder" o da kendince haklı. ama dilara biraz fazla idealist. "burada kal, evlendikten sonra ben de part time çalışırım. hiç bir şeyde gözüm yok. sadece nikah kıyarız. küçük bi ev tutarız eşya da çok olmasın. yeterki tarihçi olalım." abi ne yalan söyleyeyim ben mezhep ayrılığı yüzünden bitecek diye düşünürdüm. kız sünni oğlan şii. kenar mahalle kezbanlarına sorsan düğün dernek, tek taş pırlanta yüzük, balayı falan olmadan evlenmezler. dilara galip erdem minimalizmi içinde. çile çekmeye gönüllü. böylelerinin değeri bilinmez zaten. herif öldür allah kabul etmedi. ığdırlı inadı. güya ülkücü bir de. "ya benim olursun ya burada kalırsın" dedi. dilara ne yardan geçiyor ne serden. çok uğraştı orta yol bulmak için. sonra hocanın odasına gitmiş yüksek lisans yapmak istediğini söylemiş. hoca zaten onu almayı düşünüyormuş. dilara odadan ağlayarak çıkınca biz o iş olmadı zannettik. "olmadı, olduramadım" diye ağlıyor. meğer sevdiği herif için diyormuş. içim çok acımıştı. o sevdiği olacak herife son sözü "ben abime (dursun önkuzudan bahsediyor) söz vermiştim dönemem." oldu.

bu yarım kalmış aşk öyküsünü niye anlattım? ülkücülerin çoğu öyküsü yarım kalır zaten. dünyaya her şey kursağımızda kalsın diye gelmişiz. neyse yani özetle dilara bişeyleri feda ederek şu konuma geldi. evde kendi çocuğunu büyüten bir kadın olmak yerine tüm türk çocukları için çabalaması gerektiğini düşündü. (bunları ondan izin alarak anlattım) inşallah amacına ulaşır. ve bir gün onu anlayan, sevdasına sırtını çevirmeyip onunla davaya hizmet edecek biri çıkacak. buna inanıyorum.