bugün

ulusal sol

bilmekte fayda var, tarihsel maddeci bakış açısı tarihin sınıflar kavgası tarihi olduğunu söyler. yani tarihin ilerlemesinde motor güç üretici güçler ile bunlara sahip olanlar arasındaki çelişkilerdir. eğer tarihsel maddeciliğin dayanak noktaları çözülmediğini kabul eden bir bakış açısına sahipsek onu sözde değiştirici özde revize edici- revize edicilik, değiştiricik manasına gelmediğini belirtmekte fayda var- bakış açılarına geçitte vermeyiz. bence bu konuda tarihe bakış açısını değiştirmeli ulusalcı solcularımız. eğer ki toplumlar tarihi evrensel bir kavram olmasaydı herhalde tarih milletler ya da kavimler arası savaştır denilirdi.

burada ezberci olmadığını sanan fakat teorik birikimi dibi boylayanlar için ayrı bir parantez açmakta fayda var. tarihin ilerleyiş biçimini düz bir biçimde algılayan mekanik bir tarihsel maddeci sosyalizm mücadelesinde sınıfların yok olacağını sanabilirdi. ne komiktir, bunlar artık karşımıza ulusal deyimiyle çıkıyorlar. marks'ın maddeci tarihciliği yerine hegelyen bir tarih bir bakıç açısını kafalarına geçirmelerini siyaset kuyusunda onları dibe yolluyor. ne diyelim kendileri bilirler. fakat şunun altını çizmekte fayda var. tarih evrensel bir anlama işaret ediyorsa, toplumların kendilerine ait özgünlükleri evrensel dinamiklerden bağımsız oldukları anlamına gelmez. burada marks'ın atütçübakış açısından yola çıkarak sosyalizmin avrupa-merkezci bakış açısıyla suçlamak konunun özünden kopmaktır. mekanik bir avrupa merkezci tarihin işleyişini üretici güçlerin doğrusal gelişimi olarak kavrar. halbuki kapitalizmin eşitsiz ve bileşik gelişimi bize gösteriyor ki; kapitalizm sanıldığının aksine doğrusal bir biçimde gelişmemiştir. dolayısıyla tarihte aynı şekilde doğrusal değil, birbirinin içine geçer biçimde ilerler. ama eninde sonunda tarih ileriye gider. eğer ortada bir ezbercilik varsa bu da marksizm'in avrupa merkezci bakış açsına sahip olduğudur. eğer öyle olsaydı rus-osmanlı savaşında marks üretici güçlerin gelişmişliği açısından olaya bakar ve rusya'yı desteklerdi. bunu çürütmek için gelenler tarihin terazisi ile gelsinler. sosyalist siyasetin kapitalizmi küçük düşürücü her türlü hareketi nasıl değerlendirdiklerine iyi baksınlar.

parantezi kapatalım. "tarih sınıflar kavgasıdır." şiarını emperyalizmin özünde emek-sermaye çelişkisinden çıktığı gerçeğini göz ardı etmekte neyin nesidir? milli tavır adı altında yapılan politikaları burjuvazinin hüküm sürdüğü ve kurduğu diktatörlüğün gücünü emperyalist hegemenyodan aldığı bir coğrafyada değerlendirecek olursak bu politikanın ancak bir liberal solcunun ikiz kardeşinden çıktığını görecek oluruz. iki tür solda emek-sermaye çelişkisini göz ardı ederek hem emperyalizmin hüküm sürmesine izin veriyor, hem de kapitalizmin giderek daha vahşi saldırıda bulunmasına neden oluyorlar. bu ikiz kardeş özünde birdir ve sosyalizm mücadelesine zarar vermektedir.

dünyayı ezilen milletler-ezen milletler ekseninden anakronik bir biçimde ele almak pratiğin gözden kaçırılması demek. bu kötü ezber gerçekte bir palavradan ibaret. batı'nın işçi sınıfı emperyalizm oradaki kurduğu altyapı-üstyapı dengesinde kendi burjuvazisine yardım etmektedir. burası doğrudur ama görende avrupa'lı işçilerin kendi patronları altında ezilmediğini sanacak. 1914'te vatan savunması adı altında çıkan sosyal-şoven 2.enternasyonal'in dönek şefleri devrimci milliyetçilik adı altında savundukları politikalarda cephede ilk ölenler avrupa'lı işçiler olmuştu. bugün batı'nın sokaklarında sermaye birikimi sayesinde doğu'daki işçilerden daha iyi yaşayanlar, fabrikaya girdiklerinde doğu'daki işçi gibi sömürülmektedir. eğer kapitalizmin özünün artı değer sömürüsüne bağlıyorsak bu gerçeği göz ardı edemeyiz. finans köpüğünün altında göreceli bir biçimde iyi yaşayan hülyalar ülkeleri bugünlerde sokaklardaki açlarını temizlemeye çalışıyor, ne sömürü sistemi ama!

ab projesine gelecek olursak. sanırım ortada ciddi sıkıntılara sahip ulusal solcularımız.dedik kendileri ikiz kardeşler liberal solcularla. işte ab'ci ve sivil toplumcu ufuk uras'a karşı çıkan onurlu üye savunucuları. ikiside avrupa'dan kendilerine bir şey çıkacağını sanıyor. çıkacak şey ise türkiye'ye vurulan pranga ve işçi sınıfına daha fazla sömürüdür. biz diyorduk iki tarafında sosyalizme ve marksizm-leninizm'in devrimci bayrağına ihtiytaç duyduklarını ama türkiye uçuruma sürüklenirken iki tarafta kendi çöplüklerini sola yıkmaya çalışıyorlar.

emperyalizm çağındayız deyip durduk. eğer emperyalizm çağında sermayenin toptan gericileştiğini ve ülkeyi bir uçuruma sürüklediğini görmüyorsak bazı bir takım sembollerle uğraşmak boşuna. bir takım liberal solcu çevrelerin bayrak konusunu anlmasızça tartıştıkları doğrudur. ama işin aslına gelelim. bugünün türkiye'si bir uçurumun eşiğindedir. ya bu uçurumun eşiğinde kapitalizmi dolayısıyla da emperyalizmi toptan kusar ya da 85 yıldır var olan o cumhuriyet başımıza yıkılır. buradan karlı çıkan ise milli olarak görülen burjuvazi olur. ama halk bu yıkıntının altından kolay kolay kalkamaz. halbuki bu memleket bizim, emperyalizmi gerçekten kovmak için sosyalizmin kızıl bayrağına da ihtiyaç var. esir ay yıldızlığı bayrağı esaret altından kurtarmak için.
güncel Önemli Başlıklar