bugün
- sözlük kızından gelin olmaz8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim15
- cumaya gidenlerin çok azalması22
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- vatandaşlık farkı alan otel19
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı21
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş8
Etimolojik Kökeni Eski Yunan dilinden (Laos) Latinceye geçmiş olan laicus kelimesidir, anlamı ise din dışıdır. Bu kelime iki zümre dışındakiler için kullanılırdı ki bu zümrenin genel ismi cleros adını taşımaktaydı. Kilise papazları, manastır rahip ve rahibeleri laicus sıfatının dışında kalırlar.
Bir sistem olarak laisizm, Fransız ihtilaliyle ortaya çıkıp 115 yıl sonra bulunan devlet ile kliseyi ayrıştırma formülü sayesinde 1904 sonrası şekillendi. Esasen laisizm rönesans ve reform akabinde 17.yüzyıl aydınlanma çağı ile hız kazanıp katman katman gün yüzüne çıkmış bir olgudur. Geçtiğimiz Son iki asırda Avrupa odaklı gelişen dünya taban tabana zıt olan Doğu ve batıyı evrensel gereklilikler çerçevesinde birleştirdi ve laik devletler ortaya çıkmaya başladı. islami telakkide devlet aynı zamanda din/şeriat çerçevesinde birlikte, devlet başkanı aynı zamanda Halifeydi. Hristiyan dünyanın maddi/manevi liderlik, klise ve krallıklar ayrılığı islam dünyasında mevcut değildi. Hristiyan dünya ortaçağda yaşanan klise tahakkümünden yüzyıllar sürecek bir süreç nihayetinde kurtulacaktı. Bu süreç 1904 de sona ermiş hukuk birliği ile beraber milli devletler ortaya çıkmıştı.
Anayasa hukuku profesörü Ali Fuat Başgil günümüze değin kurulmuş devletlerin din/devlet ilişkilerini üç başlık altında toplamıştır. ilki dine bağlı devlet sisteminin göründüğü devletlerdir ki %30-40 dolayında şerri hükümlere dayalı idare edilir ve örfi hukukun daha baskın olmasına rağmen Osmanlı devleti bu tip devletler için yerinde bir örnektir. ikincisi devlete bağlı din sisteminin görüldüğü devletlerdir ki buna Türkiye cumhuriyetini gösterebiliriz, zira laik sistemlerde devlet imam hatip okulları açmaz, mevcut anayasamızın 24. Maddesinde öngörüldüğü gibi "devlet tüm din ve inançlara eşit mesafededir." Olmalıdır. Üçüncü tip ise laik devletlerdir ve en güzel örneklerinden biri fransadır.
hukuki tanımı bir devletin anayasa ve kanunlarında herhangi bir din adı geçmiyor, din ve vicdan hürriyeti sağlanıyorsa o devlet laik devlettir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk anayasası olan teşkilati esasiyenin (1921 anayasası) 2. Maddesinde devletin dini islam'dır maddesi vardı. 10 Nisan 1928 tarihinde (1924 anayasası dahilinde) bu madde anayasadan çıkarıldı, anayasa laik hale getirildi. Yine şeriye ve evkaf bakanlığı kaldırılarak yerine diyanet işleri bakanlığı kuruldu. Bugün de halen işlevini devam ettirmekte, ancak bir reforma ihtiyaç duyduğu kesin. Devlete bağlı din olgusunun görüldüğü Toplumlarda tüm kesimlerinin diyanette temsil edilmesi, hizipçilik ve cemaatçiliğin önüne geçecek yegane unsurdur. Aksi halde daha evvel yaşadığımız gibi belli kalıplar içinde servis edilen tek tip inanç baskısının yarattığı küçük gruplar sadece demokrasinin uygulanabilirliğini sağlayan laikliğe değil aynı zamanda gafilce devlete de düşman olabilirler. Her toplumun kendi dinamikleri, genel kaideleri vardır. Doğu medeniyetlerinin şaşan dengesi son iki yüzyılda Avrupa odaklı şekillenen dünyanın yarattığı jet lag nedeniyledir. Mustafa Kemal Atatürk durumun gayet tabii farkında olarak tam bir laik sistem yerine devlete bağlı din sisteminin kurulmasını fakat daha sonra çağın şartlarına uygun olarak, yine laiklik ve cumhuriyetçilikten asla ödün vermeksizin Yeniden düzenlenmesi gerektiğini öngörmüştür. Cumhuriyetçiliğin yara aldığı yerde demokrasiden, demokrasinin yara aldığı yerde laiklikten söz edilemez.
Bir sistem olarak laisizm, Fransız ihtilaliyle ortaya çıkıp 115 yıl sonra bulunan devlet ile kliseyi ayrıştırma formülü sayesinde 1904 sonrası şekillendi. Esasen laisizm rönesans ve reform akabinde 17.yüzyıl aydınlanma çağı ile hız kazanıp katman katman gün yüzüne çıkmış bir olgudur. Geçtiğimiz Son iki asırda Avrupa odaklı gelişen dünya taban tabana zıt olan Doğu ve batıyı evrensel gereklilikler çerçevesinde birleştirdi ve laik devletler ortaya çıkmaya başladı. islami telakkide devlet aynı zamanda din/şeriat çerçevesinde birlikte, devlet başkanı aynı zamanda Halifeydi. Hristiyan dünyanın maddi/manevi liderlik, klise ve krallıklar ayrılığı islam dünyasında mevcut değildi. Hristiyan dünya ortaçağda yaşanan klise tahakkümünden yüzyıllar sürecek bir süreç nihayetinde kurtulacaktı. Bu süreç 1904 de sona ermiş hukuk birliği ile beraber milli devletler ortaya çıkmıştı.
Anayasa hukuku profesörü Ali Fuat Başgil günümüze değin kurulmuş devletlerin din/devlet ilişkilerini üç başlık altında toplamıştır. ilki dine bağlı devlet sisteminin göründüğü devletlerdir ki %30-40 dolayında şerri hükümlere dayalı idare edilir ve örfi hukukun daha baskın olmasına rağmen Osmanlı devleti bu tip devletler için yerinde bir örnektir. ikincisi devlete bağlı din sisteminin görüldüğü devletlerdir ki buna Türkiye cumhuriyetini gösterebiliriz, zira laik sistemlerde devlet imam hatip okulları açmaz, mevcut anayasamızın 24. Maddesinde öngörüldüğü gibi "devlet tüm din ve inançlara eşit mesafededir." Olmalıdır. Üçüncü tip ise laik devletlerdir ve en güzel örneklerinden biri fransadır.
hukuki tanımı bir devletin anayasa ve kanunlarında herhangi bir din adı geçmiyor, din ve vicdan hürriyeti sağlanıyorsa o devlet laik devlettir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk anayasası olan teşkilati esasiyenin (1921 anayasası) 2. Maddesinde devletin dini islam'dır maddesi vardı. 10 Nisan 1928 tarihinde (1924 anayasası dahilinde) bu madde anayasadan çıkarıldı, anayasa laik hale getirildi. Yine şeriye ve evkaf bakanlığı kaldırılarak yerine diyanet işleri bakanlığı kuruldu. Bugün de halen işlevini devam ettirmekte, ancak bir reforma ihtiyaç duyduğu kesin. Devlete bağlı din olgusunun görüldüğü Toplumlarda tüm kesimlerinin diyanette temsil edilmesi, hizipçilik ve cemaatçiliğin önüne geçecek yegane unsurdur. Aksi halde daha evvel yaşadığımız gibi belli kalıplar içinde servis edilen tek tip inanç baskısının yarattığı küçük gruplar sadece demokrasinin uygulanabilirliğini sağlayan laikliğe değil aynı zamanda gafilce devlete de düşman olabilirler. Her toplumun kendi dinamikleri, genel kaideleri vardır. Doğu medeniyetlerinin şaşan dengesi son iki yüzyılda Avrupa odaklı şekillenen dünyanın yarattığı jet lag nedeniyledir. Mustafa Kemal Atatürk durumun gayet tabii farkında olarak tam bir laik sistem yerine devlete bağlı din sisteminin kurulmasını fakat daha sonra çağın şartlarına uygun olarak, yine laiklik ve cumhuriyetçilikten asla ödün vermeksizin Yeniden düzenlenmesi gerektiğini öngörmüştür. Cumhuriyetçiliğin yara aldığı yerde demokrasiden, demokrasinin yara aldığı yerde laiklikten söz edilemez.
güncel Önemli Başlıklar