bugün
- anın görüntüsü32
- ya tarkan da ölürse9
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı72
- b'u r c u12
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur16
- metin arolat31
- klarnet calan sarapci koala 69
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- ctrlx9
- neden sürekli kabız oluyorum14
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri10
- narin güran17
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın12
- bel çevreniz kaç cm12
- bimde çalışanda akıl var mı13
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- siber güvenlik başkanlığı9
- sudekiray12
- sağ yan ağrıması8
- menuet13
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- bana aşık yazarlar15
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
- doritoslu çiğ köfte16
- menuet'in çok gergin ve sinirli olması9
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna9
- gocu isimli küfürbazın çaylak olması10
- eve çağıran erko21
- umut halil icardi9
- türkiyede neden herşey pahalı8
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa12
- cennetteki köşklerin 70000 odası olması11
barbie evi kız evidir, naz evidir.
bir süre sonra yok arabası, yok faytonu, yok barbie'nin erkek arkadaşı, yok balo elbisesi, süsü püsü, çantası, dergisi, kupası, okul gereçleri, parti malzemeleri derken, yavaş yavaş, dipten ve derinden çocuklar kapitalist olmaya yönlendiriliyorlar.. üstelik tüketim kültürünün etkisiz bir elemanı haline getiriliyorlar.. oysa bu sırada dünyanın herhangi bir köşesinde bir çocuk somut bir biçimde açlık, susuzluk, savaş yüzünden ölüyor.
bu barbie/ayşegül kızları büyüdüklerinde de kendilerine barbie tarzı bir hayat stili yaratmak için genelde sürekli rejim yapan, ibadet gibi spor yapan (ama özellikle nedense tenis oynayan), saçları illaha ki platin sarısı, solaryum ve güzellik merkezleri müptelası olan, giyim ve tüketim konusunda birer budalaya dönüşüyorlar.. okula gitmeye başladıklarında olayı bir şov bizinıs tadında algılayıp, özellikle de üniversiteyi bir podyum gibi görüyorlar. defter, kitap ve dosyalarını iğreti -bir kendilerine ait olmayan şey- edası ile taşırken, bir yandan da bu "kostüm ve aksesuarın" barbie'nin beyinlerinin en gizli dehlizlerine kadar işlemiş olan o "şeker pembesi" renginde olmasına özen gösteriyorlar.
tabii ki böyle "prenses" tandanslı bir yaşam sürmenin yolu da hiçbir şey yapmadan, ancak bu koşulları onlar için yaratacak olan zengin, kaslı ve aptal bir koca aramaktan geçiyor.. bu koca genelde ken akıllı olduğundan *barbie yaşlandıkça zıvanadan çıkmaya ve kendisini hep "ken" gibi hissettirecek birilerini aramaya koyuluyor.. ava çıkan sonunda avlanıyor, sonra avlanan avcı olmayı öğreniyor, bu devran böyle dönüp gidiyor.
çocuklarına iyilik etmek isteyenler gerçekten de barbie ve evi ya da diğer mamülleri ile onları karşılaştırmasın ya da karşılaştırıp hemen soğutmaya baksın. bir barbie bu kadar büyük olabilir mi, evet olabilir.. çocukları birbirine yakınlaştırmak şöyle dursun, aralarına nifak tohumu serpen barbie için diyebilirim ki, "çok çirkinsin be barbie.. iğrençsin hatta". "bir barbie bu kadar büyük olabilir mi" diye soranlar olur ise, napolyon'un da dediği gibi "bazen bir kitap bir savaş kadar büyük olabilir".*
bir süre sonra yok arabası, yok faytonu, yok barbie'nin erkek arkadaşı, yok balo elbisesi, süsü püsü, çantası, dergisi, kupası, okul gereçleri, parti malzemeleri derken, yavaş yavaş, dipten ve derinden çocuklar kapitalist olmaya yönlendiriliyorlar.. üstelik tüketim kültürünün etkisiz bir elemanı haline getiriliyorlar.. oysa bu sırada dünyanın herhangi bir köşesinde bir çocuk somut bir biçimde açlık, susuzluk, savaş yüzünden ölüyor.
bu barbie/ayşegül kızları büyüdüklerinde de kendilerine barbie tarzı bir hayat stili yaratmak için genelde sürekli rejim yapan, ibadet gibi spor yapan (ama özellikle nedense tenis oynayan), saçları illaha ki platin sarısı, solaryum ve güzellik merkezleri müptelası olan, giyim ve tüketim konusunda birer budalaya dönüşüyorlar.. okula gitmeye başladıklarında olayı bir şov bizinıs tadında algılayıp, özellikle de üniversiteyi bir podyum gibi görüyorlar. defter, kitap ve dosyalarını iğreti -bir kendilerine ait olmayan şey- edası ile taşırken, bir yandan da bu "kostüm ve aksesuarın" barbie'nin beyinlerinin en gizli dehlizlerine kadar işlemiş olan o "şeker pembesi" renginde olmasına özen gösteriyorlar.
tabii ki böyle "prenses" tandanslı bir yaşam sürmenin yolu da hiçbir şey yapmadan, ancak bu koşulları onlar için yaratacak olan zengin, kaslı ve aptal bir koca aramaktan geçiyor.. bu koca genelde ken akıllı olduğundan *barbie yaşlandıkça zıvanadan çıkmaya ve kendisini hep "ken" gibi hissettirecek birilerini aramaya koyuluyor.. ava çıkan sonunda avlanıyor, sonra avlanan avcı olmayı öğreniyor, bu devran böyle dönüp gidiyor.
çocuklarına iyilik etmek isteyenler gerçekten de barbie ve evi ya da diğer mamülleri ile onları karşılaştırmasın ya da karşılaştırıp hemen soğutmaya baksın. bir barbie bu kadar büyük olabilir mi, evet olabilir.. çocukları birbirine yakınlaştırmak şöyle dursun, aralarına nifak tohumu serpen barbie için diyebilirim ki, "çok çirkinsin be barbie.. iğrençsin hatta". "bir barbie bu kadar büyük olabilir mi" diye soranlar olur ise, napolyon'un da dediği gibi "bazen bir kitap bir savaş kadar büyük olabilir".*
güncel Önemli Başlıklar