bugün

allah

yıllar önce bir öğretmen allah'ın yokluğunu sınıfına kanıtlamak ister. bir süre düşünür ve ceplerine şekerler doldurur. Sınıfa girer, selamlaşmalardan sonra konuşmasına başlar:
-çocuklar hadi allah'Tan şeker isteyin bakalım.
çocuklar sesli bir şekilde allah'Tan onlara şeker vermelerini isterler. ama şeker bir türlü gelmemektedir, üzülür çocuklar.
- şimdi de şekerleri benden isteyin bakalım.
çocuklar hep bir ağızdan öğretmenlerinden şeker isterler. öğretmen cebindeki şekerleri çıkararak öğrencilerine dağıtır ve konuşmasına devam eder:
- görüyorsunuz çocuklar inandığınız allah için şeker göndermek gayet kolay bir iştir. ama allah olmadığı için şeker gelmedi. bakın ben varım ve benden istediğiniz şekerleri size gönderiyorum.
çocuklar afallar bir an, duaları boşunadır demek, onları her zaman gören ve duyan bir varlık gerçekten yok mudur, ağlamalar tartışmalar başlar.
bir öğrenci tatmin olmamıştır bu olanlardan. sınıfın durulduğu bir an söz hakkı alarak konuşmaya başlar:
- öğretmenim; bir insanın yaşamını sürdürebilmesi için bir çok maddeye ihtiyacı vardır. vitaminlere ihtiyacımız varsa allah bunları doğrudan göndermek yerine aracılarla gönderir ve bu aracılar bir ağaç bir kuş hatta bir insan olabilir. mevsimine göre hangi vitamine ihtiyacımız varsa onları çeşitli meyvelerin içine saklayarak dalına koyar. hatta birde renkli bir hediye paketi olan kabuğunu ve fiyonk olarakta yaprağıyla birlikte sunar önümüze. proteine ihtiyacımız varsa bunu etler, yumurtalar vs. göndererek karşılar. hazırcı olmamızı istemez allah, bir şekilde ihtiyaçlarımızı vermiştir bize. bize düşen onu bulmak, kazanmaktır. şeker konusuna gelince; evet allah'tan şeker istedik ama ondan gökten şeker yağdırmasını bekleyemezdik. bakın allah gökten şeker yağdırmadı ama şeker isteğimizi duydu ve sizi aracı koyarak bize şekerlerimizi gönderdi.
sınıfı derin bir sessizlik alır ve hoca o günkü dersini erken bitirir.