bugün
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması15
- arda güler12
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı11
- boşuna yaşıyorum hissi10
- futbolcu ismiyle nick almak11
- icardi190511
- icardi1905 silik olsun kampanyası24
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- sözlük kızlarının ayakkabıları14
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı10
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler12
- karınıza range rover alır mısınız18
- ekşi sözlük8
- şu anda çalan şarkı9
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- ali erbaş11
- anın görüntüsü17
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu21
- güzel kızların size abi demeye başlaması12
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- patiswiss17
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- siklememenin getirdiği huzur9
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington13
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- binali yıldırım'ın servet15
agorafobi
1 Mayıs'ta göstericileri kovalayan polis, Cihangir'de bir kahvede oturanların üzerine biber gazı sıktı. Kaçıştılar; acıyla gözleri yandı. Polisin göstericileri dövüşüne tanık oldular.
Yavuz Bingöl de oradaydı. Gazın etkisiyle öksürük nöbetindeyken cep telefonu çaldı.
Arayan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dı.
Cannes Film Festivali'nde En iyi Erkek Oyuncu ödülüne aday gösterilen Bingöl'ü kutluyordu.
Bingöl bir yandan biber gazıyla dolan gözlerini silerken bir yandan cevap verdi:Şuradan sağ kurtulabilirsem Cannes'a gideceğim Sayın Bakanım...
* * *
Cehennemle cennetin buluştuğu cehen-net burası... Bir ayakla sevdanın, öbürüyle nefretin toprağına basılabilen sıradışı hudut noktası...
Coşkuyla zulmün, cezayla ödülün, cenazeyle düğünün kol kola gezdiği diyar...
Bağrından sanatçılar doğuran, doğurduğu sanatçılara acımadan kıyan alacakaranlık bir kuyu...
Hiç umut kesmeden yattığımız müebbet...
Sevgimizin de şiddeti kadar orantısız olduğu memleket...
* * *
1 Mayıs'ta Selanik'teydim.
Orada meydanlara hâkim olan bayram havası ve hoşgörü ile Türkiye'den dünya TV'lerine yansıyan insafsızlığı kıyaslayınca üzülüyor insan...
Bu nihayetsiz anlayışsızlığa, gözü dönmüş saldırganlığa, orantısız hoyratlığa akıl sır erdiremiyor.
insanlar için yapılmış meydanların insansızlaştırılmasına anlam veremiyor.
* * *
Antik Batı kültüründe, şehir halkının buluştuğu meydanlara agora deniyor.
Şehir orada insancıllaşıyor. Kentlilik duygusu orada oluşuyor. Kitleler orada bir araya gelip tavırlarını, itirazlarını dillendiriyor.
Her şeyde olduğu gibi kentleşmede de Batılı anlayışı benimseyen cumhuriyet, büyük şehirleri büyük meydanlarla donatıyor. Ermeni mezarlığının bulunduğu Taksim, dev bir meydana dönüştürülüyor; Ankara'ya Kızılay kuruluyor; her ikisinin de ortasına yine Batılı tarzda heykeller konduruluyor.
* * *
Gel gör ki Batı'nın kentleşme kültürünü içselleştirmek, kentlerini kopyalamak kadar kolay olmuyor.
iktidarda agorafobi, yani açık alan, büyük meydan korkusu baş gösteriyor.
Hemşerilerin meydanlarda buluşması, bir araya gelip görüş alışverişinde bulunması tehdit sayılıyor.
Taksim yasaklanıyor. Ankara'nın bütün meydanları binalarla, kavşaklarla yok ediliyor. Yayalara zincirle kapatılan alanlar, otolara tahsis ediliyor.
Herkesi evinden tek tek toplamak kolay çünkü; oysa insanlar bir araya gelip büyük meydanları doldurabildiklerini fark edince kendilerine güvenleri artıyor; sorgulamaya, hesap sormaya, değişim istemeye başlıyorlar; iktidar için tehlikeye dönüşüyorlar.
Taksim'i yasaklayan, kentleri meydansızlaştıran zihniyetin ardında bu korkular yatıyor.
* * *
Ama tarihten biliyoruz ki, gün geliyor, insanoğlu bendinden taşıyor, meydanlara giden setleri yıkıyor.
Zorbalığa son verince nefretin sınırlarından hoşgörünün sularına geçiyor.
Dün dayak yiyenler, saraylarda karşılanıyor.
Biz de bayramlarımızı copla kutlayarak, biber gazlarıyla tebrik telefonlarını aynı anda alarak, bu ülkeyi hem alabildiğine sevip hem öfkeyle hınçlanarak, ama hiç umudu kesmeden bekliyoruz, meydanları kendimize açacağımız, tam bir bayram gibi kutlayacağımız 1 Mayıs'ları..
can dündar, ada
1 Mayıs'ta göstericileri kovalayan polis, Cihangir'de bir kahvede oturanların üzerine biber gazı sıktı. Kaçıştılar; acıyla gözleri yandı. Polisin göstericileri dövüşüne tanık oldular.
Yavuz Bingöl de oradaydı. Gazın etkisiyle öksürük nöbetindeyken cep telefonu çaldı.
Arayan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dı.
Cannes Film Festivali'nde En iyi Erkek Oyuncu ödülüne aday gösterilen Bingöl'ü kutluyordu.
Bingöl bir yandan biber gazıyla dolan gözlerini silerken bir yandan cevap verdi:Şuradan sağ kurtulabilirsem Cannes'a gideceğim Sayın Bakanım...
* * *
Cehennemle cennetin buluştuğu cehen-net burası... Bir ayakla sevdanın, öbürüyle nefretin toprağına basılabilen sıradışı hudut noktası...
Coşkuyla zulmün, cezayla ödülün, cenazeyle düğünün kol kola gezdiği diyar...
Bağrından sanatçılar doğuran, doğurduğu sanatçılara acımadan kıyan alacakaranlık bir kuyu...
Hiç umut kesmeden yattığımız müebbet...
Sevgimizin de şiddeti kadar orantısız olduğu memleket...
* * *
1 Mayıs'ta Selanik'teydim.
Orada meydanlara hâkim olan bayram havası ve hoşgörü ile Türkiye'den dünya TV'lerine yansıyan insafsızlığı kıyaslayınca üzülüyor insan...
Bu nihayetsiz anlayışsızlığa, gözü dönmüş saldırganlığa, orantısız hoyratlığa akıl sır erdiremiyor.
insanlar için yapılmış meydanların insansızlaştırılmasına anlam veremiyor.
* * *
Antik Batı kültüründe, şehir halkının buluştuğu meydanlara agora deniyor.
Şehir orada insancıllaşıyor. Kentlilik duygusu orada oluşuyor. Kitleler orada bir araya gelip tavırlarını, itirazlarını dillendiriyor.
Her şeyde olduğu gibi kentleşmede de Batılı anlayışı benimseyen cumhuriyet, büyük şehirleri büyük meydanlarla donatıyor. Ermeni mezarlığının bulunduğu Taksim, dev bir meydana dönüştürülüyor; Ankara'ya Kızılay kuruluyor; her ikisinin de ortasına yine Batılı tarzda heykeller konduruluyor.
* * *
Gel gör ki Batı'nın kentleşme kültürünü içselleştirmek, kentlerini kopyalamak kadar kolay olmuyor.
iktidarda agorafobi, yani açık alan, büyük meydan korkusu baş gösteriyor.
Hemşerilerin meydanlarda buluşması, bir araya gelip görüş alışverişinde bulunması tehdit sayılıyor.
Taksim yasaklanıyor. Ankara'nın bütün meydanları binalarla, kavşaklarla yok ediliyor. Yayalara zincirle kapatılan alanlar, otolara tahsis ediliyor.
Herkesi evinden tek tek toplamak kolay çünkü; oysa insanlar bir araya gelip büyük meydanları doldurabildiklerini fark edince kendilerine güvenleri artıyor; sorgulamaya, hesap sormaya, değişim istemeye başlıyorlar; iktidar için tehlikeye dönüşüyorlar.
Taksim'i yasaklayan, kentleri meydansızlaştıran zihniyetin ardında bu korkular yatıyor.
* * *
Ama tarihten biliyoruz ki, gün geliyor, insanoğlu bendinden taşıyor, meydanlara giden setleri yıkıyor.
Zorbalığa son verince nefretin sınırlarından hoşgörünün sularına geçiyor.
Dün dayak yiyenler, saraylarda karşılanıyor.
Biz de bayramlarımızı copla kutlayarak, biber gazlarıyla tebrik telefonlarını aynı anda alarak, bu ülkeyi hem alabildiğine sevip hem öfkeyle hınçlanarak, ama hiç umudu kesmeden bekliyoruz, meydanları kendimize açacağımız, tam bir bayram gibi kutlayacağımız 1 Mayıs'ları..
can dündar, ada
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar