en sevdiği ders matematik olan öğrenci

ilkokul yıllarımda en iyi arkadaşımdı osman. beraber teneffüste bruce lee dergileri okur, gördüğümüz hareketleri birbirimize yapardık. en sevdiğimiz dövüş aleti mınçıkaydı. her fırsatta çantamızdan çıkarır, öğretmenler görmeden sallardık..

bazen de kola kutusunu ezip, sınıf maçları yapardık. ben ve osman forvette oynar, takımımızı sırtlardık. bildiğin gazozuna maçlardı bunlar. kaybeden takım gazoz ısmarlardı yan çizmeden..

tüm bu güzel anları yaşadığım osman kardeşim, derse girince bambaşka bir kişiliğe bürünürdü. en sevmediğim ders olan matematik başlayınca yüzümden bin parça düşerdi. ben de ders başlamadan önce tahtaya; '' ders: matematik, konu: otomatik '' yazardım. çok da eğlenirdik..

ama osman öyle mi?.. en sevdiği dersti matematik..

öğretmen ders başlayınca sorardı hemen:

öğretmen: çocuklar bugün ne çözelim?
osman : problem çözelim öğretmenim.
öğretmen: tamam osmancım, çözelim.
osman : oleeeeeeeey !!

ben mosmor olurdum. sevemiyordum bir türlü o problem denen boku. havuzlar, musluklar hayatımı zindan ediyordu. mahalle maçlarında su içerken bile o tiksinç dersler gelirdi aklıma..

lisede aklımı başıma devşirmiştim kısmen osman sayesinde. edebiyat ve felsefeye olan büyük ilgimin yanına, en azından üniversiteyi de kazanmak için matematiği eklemeliydim. azmettim, ilk önce denklemleri, o sıçtığımın problemlerini kavradım. sayılar, karekökler, polinomlar vs... lise 3 yıllarımda da trigonometri ve integrali kendimi zorlayarak sevdim.

bunu yapmam iyi oldu mu?

evet oldu. öss' de kendime çok güvendiğim sözeli full çıkarıp, yanına da 25 tane matematik sorusu yapmıştım. istediğim bölümü, çocukluğumdan beri istediğim bölümü kazanmıştım.. ve o trigonometri ile integral temeli sayesinde de üniversite birinci sınıfı zorlanmadan geçmiştim..

aradan yıllar geçti, okullar bitti, askerlikler vs.. yıllar geçti. osman' la hala görüşüyorum. matematiğe gönül vermiş bir insan olarak, bir nebze de olsa bu zıkkımı sevmemi sağladığı için, ona teşekkür ediyorum..