bugün

dost

ah ne fenaymis yurtsuz olmasi, ah ne fenaymis bakip bakip da kendine, "yazik, su gecen ömrüme yazik" demesi. ah ne zor imis, söylemek istemesi kendince, ne zor imis kendi basina söylemesi kendine.

hirs olmasa, utanmak olmasa, sen ben olmasa, sade calismak olsa; calismak aliskanligimiz oldugundan. sonrasinda yaktigimiz ateste pisirmesi bictigimizi, tek gökyüzü olsa, baskalarinin gökyüzülari oldugunu bilmeden gökyüzü olsa, elele tutussak dost, özleyip de kavusmus gibi tutussak, gün ne getirir ne götürür düsünmeden tutussak, kaybedecegimizi bile bile kazanma oyunlari oynamasak.

cok acikir da insan aglamaya hani aglamasa olmaz, zaman gelir gecer aglayamaz da bir türlü, sonra ansizin aglayiverir; ne bileyim, ölüm düsüncesi aklina düstügü icin falan degil de ölü yikanmasindan korktugu halde kahramanca yikanmaya gitmek zorunda oldugunu söyleyen bir siir okudugu icin - bu siirde belki ölü falan da yokturdur- sadece bu yüzden aglayiverir, öyle anlamli - anlamlarin gizini kaybettigi su zamanda- öyle gerekli - ilkokul karnelerinin saginda yer alan davranislar listelerinin caginda- oldugu icin degil, bir koku alir da öyle gözleri dolar; iste öyle tutussak elele, dost, sana derim!

gel gün aksam olmadan! ah bulamadigim! icmem gecmesin sarhoslugum diye...