bugün

the revenant

"sinemada izlicem sinemada izlicem" diye çıkırdıktan sonra dayanamayıp izlediğim film. enteresan bir film olmuş ve söyleyecek bir kaç şeyim var tabi ki.

yazıma sıkı bir alejandro gonzalez innarutu takipçisi olduğumu belirterek başlamak isterim.

--spoiler--

film öyle bir başladı ki "hassiktir bildiğin hollywood filmi lan bu, sağlam oyuncular, vurdulu kırdılı kanlı ölümlü sahneler, naptın lan innarutu?" dedim. tabi yanıldığımı anlamam fazla zaman almadı. başka bir yönetmen çekseydi filmi dediğim yola çıkardık ama innarutu kendi izlerini bırakmış filme. balon bir aksiyon filminden ziyade aksiyon ve dramın kaliteli bir sentezi olmuş.

gelelim oscar konusuna. valla belli olmaz o işler diyeceğim. geçen sene micheal keaton deniyordu, stephen hawking'i oynayan eleman seçilmişti. kaldı ki ben leonardo'Nun oscarı kazanmayı fazla umursadığını da düşünmüyorum. ama gerçekten ona oscar kazandırabilecek yegane yönetmenle çalıştığı bir gerçek.alırsa da şaşırmam, almazsa da diyeyim iyisi mi. ki leonardu'yu bilen bilir, tüm filmlerinde neredeyse ölür. bunda ölmeyerek buraya da selam çakmış olabilir. neyse bu oscar geyiği 2 senedir yeterince baydı, filme döneyim ben.

yardımcı oyuncu da çok sevdiğim tom hardy, biraz piç, biraz asi, biraz bencil bir roldeydi. iyisine de kötüsüne de alışığız hardy'nin. hele ki o über ses tonu gene büyüledi beni. oyunculukta çok başarılı bir iş çıkarttığını söylemek isterim. tam kendine verilen görevi yerine getirmiş ve film boyunca izleyicilerden küfürleri yemiştir. tabi film bittikten sonra gene canımız ciğerimiz olmuştur o ayrı. söz konusu bencilliği konuşmasından gözünün parlaklığına kadar yansıtmış.

"film fazla uzun" eleştirilerine katılmıyorum. glass'ın geçirdiği hayatta kalma mücadelesi ne kadar çetin ve uzun olursa, intikam duygusu da o kadar ateşlenir, o kadar seyirci de glassın ne yapacağını merak eder düşüncesiyle hareket edilmiş bir uzunluk olabilir. ki böyleyse bende işe yaradı. evet kimi zaman sıktığı doğrudur, ama bazı sahneler de oldukça sürükleyiciydi. atın midesini oyup içine girince hangimiz star wars'ı hatırlamadık ki?

filmin en sevdiğim sahnesi şuphesiz ki ayı sahnesiydi. aslında sıradan bir ayı saldırısı gibi görünse de filmde en yoğun duygu yaşatan sahneydi. aksiyon ve heyecan tavan yapmıştı. geneli oldukça durağan geçen filmin bir diğer sevdiğim sahnesi ise tabi ki fitzgerald ile geçen dövüş olmuştur. glass fitz'in parmağını kesince bir ürperdim bir yadırgadım ki sormayın gitsin. ama glass'in ölmesini isterdim. ikisi de birbirini öldürebilirdi, çünkü oğlu öldükten sonra sadece bir amacı kalmıştı o da bunun sorumlusunu öldürmek. amacına ulaşıyor da. neyse innarutu reyiz böyle uygun görmüş belli ki.

bir de filmde ki manzaralar çok çok hoşuma gitti. innarutu şu görüntü yönetmenleri seçme konusunda dünya lideri olabilir. birdman'de de çok başarılıydı. bu filmde görüntü yönetmeni çok iyiydi ve işin en güzel tarafı çekilecek manzaralar vardı. filmin en beğendiğim noktası bu olabilir kendi adıma.

gerçek bir hikayeden alıntı deniyor. oldum olasu şu gerçek hikaye işlerinden haz etmemişmdir. çünkü bu "gerçek hikayeler" genellikle yeteri kadar ilginç gelmez ve bazı ekler ile süslenir, daha ilginç, deyim yerindeyse daha "sinematik" yaparlar. yani ne eklendi ne kaldırıldı bilemem.

yukarıda tarantino aklıma gelmedi dedim ama yanlış oldu. ilk başta olanlar, bir taraf kötülük yapar bir taraf ise mağdur durumda kötülüğe boyun eğer. film ise tamamen intikam üzerine kurulmuştur. belki buradan benzetebiliriz.

ayrıca glassin ayıyı öldürüp yavruları annesiz bırakması, sonra kendi çocuğunun ölmesi ve kendinin oğulsuz kalması enteresan ve bir o kadar manidardı.
--spoiler--

baya konuştum, toparlayayım. film güzeldi dostlar. yukarıda tam olarak söylemesem de leonardo'Nun oscarı alacağını düşünmüyorum. django'da bile ki aldığı süre daha azdı, alabilirdi. asıl wolf of wall street'de alabilirdi olmadı.

ama birkaç kesin şey var ortada. görüntü yönetmenliği oscarının kesin favorisidir bana göre. hatta şimdiden versinler. ayrıca tom hardy buradan yardımcı oyuncuyu koparamasa bile, yakın zamanda onu büyük bir yapımda, oscar kovalarken göreceğimize eminim. bu sene olmazsa öbür sene olur.

görüntü yönetmenliğinin efsaneliğinden dolayı sinemada da tekrar izlemeyi düşünmekteyim ayrıca.

7.8/10