bugün

erkekler ağlar mı

...en son ne zaman ağladığımı hatırlamıyordum. 1 ayılık müthiş ilerleyen bir ilişkim vardı. kafamdaki "o" nu bulmuştum. aramızdaki yüzlerce kilometre mesafeye rağmen hiç uzakta hissetmiyordum. gündüzleri yolda giderken elimden tutuyormuş gibi, gece yatakta yatarken sanki yanımdaymış gibiydi. uyanmaması için fazla hareket etmezdim, elimi onun yastığının altına sokunca bana kızardı. ama arkasını dönüp uyuyunca biraz üzülürdüm. en çok da "seninim." demesi beni heyecanlandırırdı. çünkü hislerime tercüman olurdu bu söz.
Aramıza mesafeler girmeden önceki son buluşmamızda bana "benimsin, hep benim kal." demişti. ben de bunu yapıyordum. kafamı hiçbir şeyin çelmesine izin vermeden, tekrar buluşacağımız güne kadar anılarla hasret giderip, duygularımızın saflığından güç alıp, gerdanından tekrar öpeceğim güne kadar sabredecektim.
lakin 2. aydan gün almış gittikçe paranoyaklaşan bu ilişkide acı gerçeklerin yüze vurması çok da gecikmedi.

"ben yoruldum, yapamıycam. ayrılalım."

hiçbir tepki veremedim. afallamıştım. birlikte geçirdiğimiz o vakitler, yaptığımız onca şey, bana hissettirdiği gerçek duygular bir anda gözlerimin önünden geçti. inandığım şeylerin aslında aptalca olduğunu, bu masumca sevmenin sadece bana ait olduğunu hissettim. gün boyu tepkisiz gezdim. zaten soğuk olan mizacım insanların ruhsal halimden bihaber olmalarına sebep oluyordu. "neyin var dostum?" diyen birkaç kişiye "yok bişey" diyebildim. kahvaltı bile yapmadan çıktığım eve saat 20.00 gibi geri döndüm. evdekiler birşeyler söylüyordu ama duyamadım. beyin fonksiyonlarım yerinde değildi. odama geçip üstümdekileri çıkarmadan bir süre oturdum. daha sonra kötü koktuğumu fark edip duşa girmeye karar verdim. sıcak suyu açtım, üstümdekileri alel acele etrafa savurup kedimi zar zor suyun altına attım. sıcak suyu hissediyordum. kafa derimi tahriş ediyordu. kulaklarımı ve ensemi acı içinde ovuşturuyordum fakat saatler sonra birşey hissediyor olmak suyu kapatmama engel oldu. yanıyordum. sonra duş başlığını alıp göğsüme, kalbimin üzerine koydum. yemin ederim ki içerisi daha sıcaktı. gerçek anlamda yanıyordu. acıyla ve ateşle.
şampuandan bir sıkım alıp başıma götürürken kollarımı kaldıracak gücümün olmadığını fark ettim. başım dönüyordu. duş kabininin içindeki tabureye çömeldim. bir süre derin nefes alıp tekrar doğruldum. sıcak suya ve duş kabininin içindeki bunaltıcı buhara rağmen titriyordum. ellerim ve çenem istemsizce kasılıyordu. sonra bir hıçkırık geldi. ama nefesini tutunca geçecek cinsten bir hıçkırık değil. derinden gelen ve artık içime sığmayan bir hıçkırıktı bu. ardından kolumu duvara koyup başımı koluma yasladım. göğsümün acısı nefes almama engel olacak kadar şiddetliydi. ardından bir kere daha hıçkırdım. daha fazla içimde tutamayacağımı anladım. azrali gören birinin ölümden kaçışının imkansızlığı kadar imkansızdı ağlamamak. ben de serbest bıraktım. ilk başta ciğerlerimde tuttuğum havanın hepsini boşaltana kadar sessizce ağladım. sonra refleks olarak gelen iç çekme hareketiyle sesli bir şekilde ağlamaya başladım. çok güçsüzdüm. sürekli "neden" diye soruyordum. her konuda bir sebep arayan zihnim buna da bir açıklama getirmeye çalışıyordu. ama bulamadım. ağladım. ağlamaya gücüm kalmayana kadar ağladım.

Evet. erkekler de ağlar.