bugün
- oruç tutmayan müslüman12
- yazarların elit zevkleri9
- sözlük erkekleri sözlüğün kanseridir13
- eski yazarları özlemek9
- sözlüğün en güzel kızı belli oldu10
- 31 mart 2024 yerel seçim sonuçları10
- yolda çırılçıplak bir kadın görsen ne yaparsın15
- chp'nin kölesi olmak9
- kutsal perşembe ritüeli11
- 2024 yerel seçimleri14
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz13
- dünya ilahi bir gücün kontrolünde mi9
- insan olmaya ceyrek kala18
- şeriate göre lgbt'nin hükmü17
- allahın insan suretine bürünmesi imkansız mı15
- sahurdayız uludağ sözlük17
- ırkçılığın kötü bir şey olmadığı gerçeği14
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl25
- anın görüntüsü8
- icardi190544
- bir sözlük kızını sahiplenmek17
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar10
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi16
- en iyi çikolatalı gofret markası14
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın36
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi11
- iftara davet edilecek sözlük yazarları24
- heykele tecavüz eden adam10
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil23
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- karabük11
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite10
- osideusu kıskanan yazarlar10
- bir sözlük erkeğini öpmek10
- turgut altınok11
- ideal kadın vücudu anketi16
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu9
- 26 mart 2024 cübbeli ahmet'in kalp krizi geçirmesi20
- rockefeller ailesi vs rothschild ailesi12
- mental bozuluğu olan yazarlar sıralı tam liste21
Ağlatırsan ağlar.
insanlığın varlığından beri erkek güçlü,sert,duygularını bastırması gereken bir figür olarak şartlandırılmıştır zira böyle olması gerekir ve kadınına,çocuğuna sahip çıkıp güçlü kalmalıdır.
kendi ile başbaşa kaldığı veya artık güçlü durmanın gerek olmadığı daha doğrusu imkansız hale geldiği anlarda (bkz: insanın annesi vefat edince canı yanmaz mı be) ağlar,bu da ayıplanmaz.
kendi ile başbaşa kaldığı veya artık güçlü durmanın gerek olmadığı daha doğrusu imkansız hale geldiği anlarda (bkz: insanın annesi vefat edince canı yanmaz mı be) ağlar,bu da ayıplanmaz.
...en son ne zaman ağladığımı hatırlamıyordum. 1 ayılık müthiş ilerleyen bir ilişkim vardı. kafamdaki "o" nu bulmuştum. aramızdaki yüzlerce kilometre mesafeye rağmen hiç uzakta hissetmiyordum. gündüzleri yolda giderken elimden tutuyormuş gibi, gece yatakta yatarken sanki yanımdaymış gibiydi. uyanmaması için fazla hareket etmezdim, elimi onun yastığının altına sokunca bana kızardı. ama arkasını dönüp uyuyunca biraz üzülürdüm. en çok da "seninim." demesi beni heyecanlandırırdı. çünkü hislerime tercüman olurdu bu söz.
Aramıza mesafeler girmeden önceki son buluşmamızda bana "benimsin, hep benim kal." demişti. ben de bunu yapıyordum. kafamı hiçbir şeyin çelmesine izin vermeden, tekrar buluşacağımız güne kadar anılarla hasret giderip, duygularımızın saflığından güç alıp, gerdanından tekrar öpeceğim güne kadar sabredecektim.
lakin 2. aydan gün almış gittikçe paranoyaklaşan bu ilişkide acı gerçeklerin yüze vurması çok da gecikmedi.
"ben yoruldum, yapamıycam. ayrılalım."
hiçbir tepki veremedim. afallamıştım. birlikte geçirdiğimiz o vakitler, yaptığımız onca şey, bana hissettirdiği gerçek duygular bir anda gözlerimin önünden geçti. inandığım şeylerin aslında aptalca olduğunu, bu masumca sevmenin sadece bana ait olduğunu hissettim. gün boyu tepkisiz gezdim. zaten soğuk olan mizacım insanların ruhsal halimden bihaber olmalarına sebep oluyordu. "neyin var dostum?" diyen birkaç kişiye "yok bişey" diyebildim. kahvaltı bile yapmadan çıktığım eve saat 20.00 gibi geri döndüm. evdekiler birşeyler söylüyordu ama duyamadım. beyin fonksiyonlarım yerinde değildi. odama geçip üstümdekileri çıkarmadan bir süre oturdum. daha sonra kötü koktuğumu fark edip duşa girmeye karar verdim. sıcak suyu açtım, üstümdekileri alel acele etrafa savurup kedimi zar zor suyun altına attım. sıcak suyu hissediyordum. kafa derimi tahriş ediyordu. kulaklarımı ve ensemi acı içinde ovuşturuyordum fakat saatler sonra birşey hissediyor olmak suyu kapatmama engel oldu. yanıyordum. sonra duş başlığını alıp göğsüme, kalbimin üzerine koydum. yemin ederim ki içerisi daha sıcaktı. gerçek anlamda yanıyordu. acıyla ve ateşle.
şampuandan bir sıkım alıp başıma götürürken kollarımı kaldıracak gücümün olmadığını fark ettim. başım dönüyordu. duş kabininin içindeki tabureye çömeldim. bir süre derin nefes alıp tekrar doğruldum. sıcak suya ve duş kabininin içindeki bunaltıcı buhara rağmen titriyordum. ellerim ve çenem istemsizce kasılıyordu. sonra bir hıçkırık geldi. ama nefesini tutunca geçecek cinsten bir hıçkırık değil. derinden gelen ve artık içime sığmayan bir hıçkırıktı bu. ardından kolumu duvara koyup başımı koluma yasladım. göğsümün acısı nefes almama engel olacak kadar şiddetliydi. ardından bir kere daha hıçkırdım. daha fazla içimde tutamayacağımı anladım. azrali gören birinin ölümden kaçışının imkansızlığı kadar imkansızdı ağlamamak. ben de serbest bıraktım. ilk başta ciğerlerimde tuttuğum havanın hepsini boşaltana kadar sessizce ağladım. sonra refleks olarak gelen iç çekme hareketiyle sesli bir şekilde ağlamaya başladım. çok güçsüzdüm. sürekli "neden" diye soruyordum. her konuda bir sebep arayan zihnim buna da bir açıklama getirmeye çalışıyordu. ama bulamadım. ağladım. ağlamaya gücüm kalmayana kadar ağladım.
Evet. erkekler de ağlar.
Aramıza mesafeler girmeden önceki son buluşmamızda bana "benimsin, hep benim kal." demişti. ben de bunu yapıyordum. kafamı hiçbir şeyin çelmesine izin vermeden, tekrar buluşacağımız güne kadar anılarla hasret giderip, duygularımızın saflığından güç alıp, gerdanından tekrar öpeceğim güne kadar sabredecektim.
lakin 2. aydan gün almış gittikçe paranoyaklaşan bu ilişkide acı gerçeklerin yüze vurması çok da gecikmedi.
"ben yoruldum, yapamıycam. ayrılalım."
hiçbir tepki veremedim. afallamıştım. birlikte geçirdiğimiz o vakitler, yaptığımız onca şey, bana hissettirdiği gerçek duygular bir anda gözlerimin önünden geçti. inandığım şeylerin aslında aptalca olduğunu, bu masumca sevmenin sadece bana ait olduğunu hissettim. gün boyu tepkisiz gezdim. zaten soğuk olan mizacım insanların ruhsal halimden bihaber olmalarına sebep oluyordu. "neyin var dostum?" diyen birkaç kişiye "yok bişey" diyebildim. kahvaltı bile yapmadan çıktığım eve saat 20.00 gibi geri döndüm. evdekiler birşeyler söylüyordu ama duyamadım. beyin fonksiyonlarım yerinde değildi. odama geçip üstümdekileri çıkarmadan bir süre oturdum. daha sonra kötü koktuğumu fark edip duşa girmeye karar verdim. sıcak suyu açtım, üstümdekileri alel acele etrafa savurup kedimi zar zor suyun altına attım. sıcak suyu hissediyordum. kafa derimi tahriş ediyordu. kulaklarımı ve ensemi acı içinde ovuşturuyordum fakat saatler sonra birşey hissediyor olmak suyu kapatmama engel oldu. yanıyordum. sonra duş başlığını alıp göğsüme, kalbimin üzerine koydum. yemin ederim ki içerisi daha sıcaktı. gerçek anlamda yanıyordu. acıyla ve ateşle.
şampuandan bir sıkım alıp başıma götürürken kollarımı kaldıracak gücümün olmadığını fark ettim. başım dönüyordu. duş kabininin içindeki tabureye çömeldim. bir süre derin nefes alıp tekrar doğruldum. sıcak suya ve duş kabininin içindeki bunaltıcı buhara rağmen titriyordum. ellerim ve çenem istemsizce kasılıyordu. sonra bir hıçkırık geldi. ama nefesini tutunca geçecek cinsten bir hıçkırık değil. derinden gelen ve artık içime sığmayan bir hıçkırıktı bu. ardından kolumu duvara koyup başımı koluma yasladım. göğsümün acısı nefes almama engel olacak kadar şiddetliydi. ardından bir kere daha hıçkırdım. daha fazla içimde tutamayacağımı anladım. azrali gören birinin ölümden kaçışının imkansızlığı kadar imkansızdı ağlamamak. ben de serbest bıraktım. ilk başta ciğerlerimde tuttuğum havanın hepsini boşaltana kadar sessizce ağladım. sonra refleks olarak gelen iç çekme hareketiyle sesli bir şekilde ağlamaya başladım. çok güçsüzdüm. sürekli "neden" diye soruyordum. her konuda bir sebep arayan zihnim buna da bir açıklama getirmeye çalışıyordu. ama bulamadım. ağladım. ağlamaya gücüm kalmayana kadar ağladım.
Evet. erkekler de ağlar.
Aglar, ki aglamasınlar.. Agladıkları onların ne kadar yara aldıklarının gostergesidir ya daa mutlu olduklarının.. ay kıyamam yaaa
Sevenler ağlarmış. Öyle diyorlar.
bir kadın için ağlar seviyorsa. babası öldüğünde ağlar. sinirden ağlar bazen.
kereste mi bu niye ağlamasın?
kereste mi bu niye ağlamasın?
Benim yanimda ağlamasın da nerde ağlarsa aglasin efendim.Onlarda insan elbet üzülür sevinirler gulerler ağlarlar bunu biliyorum.
Ama ne hikmetse aglamak ve erkek ikilisini hic birbirine yakistiramiyorum.
Ama ne hikmetse aglamak ve erkek ikilisini hic birbirine yakistiramiyorum.
Ağlar. değer veren erkek ağlar. ağlamak değil ağlayamamak güçsüzlüktür.
(bkz: tabi lan manyak mısın)
en son ne zaman ağladım ben?
evet, evet askerde ağladım. askerde aldatıldığımı öğrendikten sonra çıktığım ilk nöbette. 5-7 nöbetindeyim 2 kişi tutuyoruz, kuleden çıktım, elimde silah, üzerimde şarjörler, kafamda tutmakta zorladığım aklım...
çıktım abi kuleden, ne yapacaktım ki volta atmaktan başka? biraz ilerledikten sonra dizlerimin bağının çözüldüğünü hissettim ve yüzüstü yere kapaklandım. toprağa, yeryüzüne sarılmış hüngür hüngür ağlıyordum o an...
kimse şahit olmadı doğa anadan başka, tek tesellim o oydu...
evet, evet askerde ağladım. askerde aldatıldığımı öğrendikten sonra çıktığım ilk nöbette. 5-7 nöbetindeyim 2 kişi tutuyoruz, kuleden çıktım, elimde silah, üzerimde şarjörler, kafamda tutmakta zorladığım aklım...
çıktım abi kuleden, ne yapacaktım ki volta atmaktan başka? biraz ilerledikten sonra dizlerimin bağının çözüldüğünü hissettim ve yüzüstü yere kapaklandım. toprağa, yeryüzüne sarılmış hüngür hüngür ağlıyordum o an...
kimse şahit olmadı doğa anadan başka, tek tesellim o oydu...
ben çok ağladım başkan. öyle böyle değil hem de. istiklal caddesinde bi köşeye çöküp hüngür hüngür ağladığımı bilirim. utanılacak bir şey yok yani. ağlatanlar utansın mına koyim.
ağladık ama kapalı kapılar ardında, allah o dönemlerden korusun çaresizliği en derininden hissetmiştim.
Canı acıyan, yüreği yanan, vicdanı olan herkes ağlar.
Malesef.
erkeklerde ağlar. kimisi belli eder, kimisi gizler duygularını...
malum bölgesini tekmelerseniz gözünden yaş getirme ihtimaliniz vardır. haricinde ağlamıyoruz efendim.
Neden aglamasin yaa. erkekleri bu duruma getiren sizsiniz bu sacma dusunceniz. duygularini yok ettiniz. Simdi kadinlar cok duygularini rahatca disa vuran erkekler ise duygularini her zaman icinde bastiran konumda. Erkek dedigin aglayacak gozunden o yasi akitacak cesarete sahip olacak. Erkek aglamaz baskalari ne der kiz gibi o me oyle demeden cesurca aglayacak. Iste o zaman o erkege guvenilir duygulari bellidir cesurdur kalbi yumusaciktir. Karsi tarafin kalbini hizli atmasina sebeptir.
Ağlar ve eğer bir erkekse ağlayan en büyük o ağlar. Fiziki darbeler ayırmaz gözden yaşları ancak hayallerine, umutlarına darbe vurursanız, yüreğini avuçlarınıza veren bir erkeğin yüreğini savurganlık yaparcasına atarsanız bir köşeye en büyük erkekler ağlar.
Öyle bir ağlarım ki gözlerimden düşen damlalar,sizleri hüzne boğar.
ben ağlanacak halime gülerim, ne yaparsın ikizler işte.
asla ağlamazlar.
ağlar neden ağlamasın erkeklerde insan değil mi?
erkekler ağlamaz, playback yapar.
Babam ve abim haricinde ağlayan erkek görmedim etrafımda.
Demek ki ağlayıp dert dökülecek kadar samimi görülmüyorum ya da sevmemiş kimse beni. *
Demek ki ağlayıp dert dökülecek kadar samimi görülmüyorum ya da sevmemiş kimse beni. *
ağlar lan ağlar.
adamın annesi ölürse oturur çocuk gibi ağlar hem de geceler boyu.
adamın annesi ölürse oturur çocuk gibi ağlar hem de geceler boyu.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar