bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

''çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca
çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca...''

diyor candan erçetin, aynı beni anlatıyor lan. şu sıralar farkına vardım insanlar için psikolog görevi görüyorum. tamam güzel, dinlemeyi severim, dinler tavsiye veririm. bunda samimi ve sıcak mizacımın ve kitaplarla içli dışlı olmanın etkisi var sanırım. dediğim gibi güzel bunda bi sıkıntı yok ama sorun ben insanlara sıkıntılarımdan bahsetmek isteyince ortaya çıkıyor. mesela birisine ''çok canım sıkkın birazdan camdan atlayacağım'' desem ''yaa bende sabah cam sildim, belim kırıldı'' gibi cevaplar geliyor. sonra ben sabahtan bu yana belinin nasıl ağrıdığını dinlerken buluyorum kendimi.

lan tamam etrafımda ne sorun olursa olsun ''hallederim bu işi gençler sakin...'' havası veririm etrafıma ama bu ne kayıtsızlık lan?? adama sorunumdan bahsediyorum konuyu çekiyor kendine. robot muyum ben?? sonra kızınca ''ama bende kendini yalnız hissetme diye kendi sorunumdan bahsettim'' oluyor.

hani bu duruma alışığım aslında, bizim milletin hastalığıdır bu zaten. sen bi olay anlatırken ne bileyim ''geçen arabayla gidiyoruz, çok da hızlı değiliz 100 km hızla gidiyoruz'' de ''ben geçen 110'la gittim'' der. ''hacı hız yapmak yanlış, o yüzden ben 60'la gittim'' de. ''bende geçen 50le gittim der. ''akşam maç izledim 3-2 bitti'' de ''ben izledim 3-3 bitti'' der. dediğim gibi alışığım yani olağan konularda böyle zaten ama bari sıkıntımdan bahsederken yapmayın amk. ''bak benim de şöyle bi anım var kanka!!''

***

s.kecem yapacağınız sohbeti şeyi ya, anına sokarım yav,hayvan gibi sohbet ediyosunuz yaa. dinime imanıma cümlelerinize bi tekip vursam var yaa yuvarlarım, atarım haa. ayı gibi sohbete giriyorsunuz lan. kimi telefondan giriyı kimi karıdan, kızdan giriyı... s.kecem alacanız şeyinden, telefonun da yav...

***

https://www.youtube.com/watch?v=XYVTgDMuBmU#t=0m38s