hatırladıkça iç burkan çocukluk anıları

haziran ayının ortaları babamla bi taksiye binip evden çok uzak bir yere gittik. amcam ölmüş, onların evinde kalıp ailesine destek olacakmışız. oraya varıncaya kadar babam her şeyi anlattı, annemler dün gitmiş. amcamların oturduğu ev bakımsız ve can sıkıcıydı, evin bahçesi çok büyüktü. etrafı tellerle çevrilmişti, 10-15 kişi durmadan bi oraya bi buraya gidip geliyordu. uzaktan bakınca hapishaneyi hatırlatıyordu, 14 yaşında bir çocuk için orda kalmak işkenceydi. boğuluyordum resmen, gidelim dayanamıyorum dedim ama alışırsın yakında dediler. on gün bu berbat yerde kalacakmışız, tek düşündüğüm burdan kurtulmanın yollarıydı. her gün zırlıyor gidelim diye ısrar ediyordum, nefes alamıyordum çünkü her yer üstüme geliyordu sanki daralıyordum.
4 gün geçmişti ve ben hala alışamamıştım, bu arada amcamlara yeni insanlar gelmeye devam ediyordu. durum gittikçe daha can sıkıcı hal alıyordu, yemek/tuvalet/banyo sırası bekler olduk. orda adet böyleymiş, biri ölünce tüm yakınları akrabaları günlerce gidip evinde kalır aileye destek olurlarmış. saçma bir adet, onca insanı bir eve toplayıp tıkış tıkış yatırmanın, yemek sırasına sokmanın amacı neydi ..

saatler geçmiyordu sanki. erkekler bahçede dolaşıp sohbet ediyor, kadınlar içerde ağlıyordu. geceleri sıcaktan uyuyamıyordum, bahçede koca bir ağaç vardı onun yamacına uzanıp gökyüzünü seyrediyordum saatlerce. biraz alışmış gibiydim, artık ağlayıp sızlamıyordum. bahçede amaçsızca yürüyen tesbihli dedeleri takib ediyordum, onların adımları ile kendi adımlarımı senkrone edip ritim tutuyordum. gördüğüm her teyzenin taklidini yapmaya çalışıyordum, kasa kasa alınan meyve sularından bir iki tane çalıp üzerine basıp patlatıyordum. sıvı sabun yerine, bulaşık jeli döküp saklandığım yerden izlemek çok komik geliyordu. bana söylenen hiçbir şeyi yapmıyor aksine sorun çıkarıyordum, kendimce protesto ediyordum. babam artık bu duruma katlanamaz hale gelmişti, beni yanına çağırıp şöyle dedi.

babam : bak yavrum, sıkıldığını biliyorum ama saygı gösterip sakin olmaya çalışmalısın. yakında gideceğiz ve sen bu insanların yüzünü bile görmeyeceksin, sadece kalan bu iki günü atlatmak düşüyor sana. şimdi bu çocukça şeylere bir son ver lütfen ..
ben : çocukça şeylere son veremem, çünkü henüz çocuğum ben. ayrıca senden nefret ediyorum, beni bu hapisanede 10 gün boyunca tuttuğun için seni asla affetmicem!

babama bu kadar sert çıktığım için çok kötü hissettim, günlerce yüzüne bakamadım utancımdan. bu en iç burkan çocukluk anımdı.