bugün

ultraviyole ışınları

Ultraviyole ışınlarının varlığı, ilk defa 1801 yılında Ritter adındaki bir Alman fizikçisi tarafından tespit edilmiştir. Ritter, X ışığının kimyasal maddelere etkisini incelerken mor ışığın ötesindeki karanlık bantta enerji çıkışının olduğunu fark etmiştir.

Morötesi ışınım, dalga boyu 10 ile 400 nm arasındaki ışınıma denir. Gözümüz, 40 ile 70 nm dalga boyları arasına duyarlıdır ve bunun dışındaki ışınımı algılayamaz. Görebildiğimiz en küçük dalga boylu ışınımı mor olarak algıladığımızdan, bundan daha küçük dalgaboyuna sahip olan ışınıma "morötesi ışınım" adı verilir.

Ultraviyole ışınları, görünen ışın ile X-ışınları arasında kalan elektromanyetik radyasyonlardır. Ultraviyole (mor ötesi) ışınların dalga boyları, X-ışınlarınınkinden uzun, görünen ışınlarınkinden ise kısadır. Dalga boylarının kısalığı sebebiyle insan gözüyle görülemezler. Fakat bazı böcekler; mesela bal arıları tarafından rahatlıkla görülebilirler.

UV ışınları da kendi içinde dalga boylarına göre üçe ayrılır.

UV-A ışınları en uzun dalga boyuna sahip ve yeryüzüne en fazla ulaşan UV ışınıdır. Deride birikmiş olan melanini koyulaştırarak kısa sürede fakat geçici bronzluk (primer pigmantasyon) sağlar.

UV-B ışınları deride melanin pigment sentezini en fazla etkileyen, geç ama uzun süreli bronzluk (seconder pigmantasyon) sağlayan UV ışınıdır. Maruz kalındıktan yaklaşık bir gün sonra şiddetlenen kızarıklık ve ödem, ağrı, içi su dolu kabarcıkların oluşumuyla seyreden ağır güneş yanıklarına neden olur.

Canlı yaşamını yok edici sterilizasyon etkisi bulunan ve özellikle gözler için aşırı zararlı olan UV-C ışınları, atmosferdeki ozon tabakası nedeniyle yeryüzüne ulaşamaz. Ancak Antartika ve kuzey yarımkürenin belli bölgelerinde ozon tabakasının insan kaynaklı etkilerle incelip yer yer delinmesi nedeniyle bu bölgelerde, UV ışınları yeryüzüne daha yoğun ve dik gelmektedir. Buna bağlı olarak cilt kanseri oranı da artmaktadır.

Ultraviyole ışınlarının en büyük kaynağı, Güneş'tir. Güneş'ten yayılan enerjinin yaklaşık %9'u, ultraviyole radyasyonudur.

ultraviyole radyasyonları, foto-kimyanın bir bölümünü teşkil eden bazı kimyevî reaksiyonların gerçekleşmesini sağlar. Renklerin Güneş etkisiyle açılması veya solması, bu reaksiyonlara bir örnek gösterilebilir. Ultraviyole ışınlarının kezâ biyolojik etkileri de vardır. 3050 Ao'dan kısa dalga boylu ışınlar, insan cildinde güneş yanığı meydana getirir.

Ultraviyole ışınlarının diğer önemli biyolojik etkisi de, insan derisinde ergosterolden D vitamini meydana getirmeleridir. Güneş ışığının bu etkisi, raşitizm denilen hastalığının önlenmesini veya tedavi edilmesini sağlar.

Ultraviyole ışınlarının önemli bir başka yönü de bakterileri öldürme ve tesirsiz hâle getirme özellikleridir. Bu nedenle hastanelerin bazı bölümlerinde, çocuk odalarında ve sterilize hava gereken birçok ameliyatta ultraviyole lambaları kullanılır.