bugün

emredici vekalet

jean jacques rousseau başlığını yazana kadar canım çıktı, neyse buldum ve buraya kopyaladım. bu madde, jean jacques rousseau ile ilintilidir.
özetle, doğrudan demokrasinin uygulanmasının statik bazı engellerle karşılaştığı ülkelerde, roussa'nun nefret ettiği temsilciler meclisi oluşturulmalı ama ip bu halk temsilcilerinin ellerine verilmemelidir. buna istinaden, halk seçtiği temsilcere emir verebilmelidir.

benim dikkatimi çeken, virginia ve fransız yurttaş ve insan hakları bildirgeleri gibi geniş çapta yankı uyandırmış manifestolara, tarihin ilk cumhuriyet denemelerine kadar sirayet edebilmiş, ihtilalin aydınlanmacı kadrosunu yetiştirmiş roussa, nasıl olur da halk eğemenliği teorisinde çelişkiye düşer?

rousseau diyor ki, eğemenlik tamamen halka aittir, halk bunu devredemez ve temsili demokrasiyi benimsememeli. doğrudan demokrasi olmalı diyor. vefakat, o zamanların birleşik lehistanı gibi ülkelerde, nüfusun fazlalığı nedeniyle bunu uygulamak zor olduğundan, öğretisinde gevşiyor ve emredici vekalet denen bir sistem geitiryor. buna göre halk, doğrudan katılım sağlayamasa da, temsilcilerin elinde inlememek için, onlara istedğini yaptırmalı, gak-guk etme ihtimallerine karşılık, emretmelidir istediklrini.

buraya kadar çok iyi. tıpkı antik yunandaki gibi. (ki onlar da kölelik kurumu doğal göründüğünden net bir demokrasiden söz edilemez? ancak rousso ekliyor, toplumda çok oyla iktidar olan yasama erkini (demokrasi deyince üzerine basa basa yasamayı kasteder kendisi) seçme inisiyatifini alan çoğunluk, her zaman haklıdır. yani, çoğunluğunun ne dediği önemlidir. burada da sorun yok. ama çoğunluk haklıdır, azınlık her zaman haksızdır diyorsan, orada sorun vardır. bu apaçık bir çelişkidir.. roussoya kalsa, seçilememiş ve genel aykırı düşünenler (azınlıkta kalanlar) söz hakkına sahip değildir. zira genel, azınlığın tersine olanı seçmiştir.

hem "kuvvetlerin tek erkte toplandığı bir sistem önünde sonunda diktatörlüğe dönüşür" de, hem de "ben çoğunluğun sesiyim, istediğimi yaparım!!" bahanesiyle at koşturacak yığınla diktatörün zeminini hazırla. ondandır ki, hitler gibi bazı isimler roussa okumuşlardır. çoğunluğu ele geçirdin mi, tamamdır iş. bugün de gördüğümüz gibi. çoğunluk her zaman doğruyu söyler mi diye sorulursa da, "bu saatte o kadar kafam almaz" derim. ama net bir şey varsa, o da roussa'nun ekonomik temellendirme yapmadan direkt üst yapıdan girdiği teorisi sağlıklı işlememiş. gerçi, dünyanın ilk bin yılını doğrudan etkilemiş platon'un ideali anlattığı devlet eserinde, elde para kalmayınca diğer polis devletleri yağmalama hakkı tanıması sonrası düştüğü paradoks kadar değil onun ki.