bugün

dini inançlara saygı duyma zorunluluğu

konu dinlere değil, kişilerin bir şeylere inanma hak ve özgürlüklerine saygı duymaktır. yani bir insanın belli bir dine ya da bir dinin koluna inanması üstünde kimsenin yorum yapma ya da eleştiri hakkı yoktur. en fazla iyi niyetimizle karşımızdakini kırmadan ve kızdırmadan sorabiliriz ki bunu bile tavsiye etmem çünkü yaşadığı bölge insanlarının genelinin inancını paylaşmayan kişilere herkes aklınca sorar ve bu giderek daha da baskı hâlini alır. (bkz: mahalle baskısı)

dinlere ise kimsenin saygı göstermek gibi bir zorunluluğu yoktur. zaten saygı talep edilecek değil kazanılacak bir lükstür. yani budizmle dalga geçmek ya da onu eleştirmek diye bir hak vardır. bunu hristiyanlık, islam, musevilik, şinto, tanrıcılık falan hepsine uygulayabiliriz. burada sorun bilere eleştirmek ya da dalga geçmektir. yani tutup da budizm inancıyla kafa bulmak için ineğe tapmaktan dem vurmamak gerekir çünkü dine güldürmek isterken cehâletinize güldürürsünüz.

ikinci bir konu ise inanca saygı diye sayıklayan davarların aslında sizi kendi dinlerinin kurallarına uydurma çabalarıdır. ramazan ayında sokakta sigara içiyor ya da okul yemekhanesinde/kantininde bir şeyler yeyip içiyor diye kimseye saldırılamaz. bunu yaparsanız da "inancıma saygısızlık" etti diye bir bahaneniz olamaz. çok basit bir örnek vereyim, bu ülkede 20-25 milyon alevi bulunmaktadır. alevi inancında muharrem orucu diye bir şey vardır. kaç sünni muharrem ayı ne zaman bilir? kaçı sokakta sigara ya da su içmeye çekinir? kaçı yemek, su, sigara gibi şeyler yüzünden dayak yer? alevi inancı sünni inancı kadar kutsal değil midir, bunun kararını kim verir?