bugün

bilgi

meseleyi batı kültürünü referans alarak ele alırsak suje-obje arasındaki ilişkiden öteye geçemeyiz. oysa ıskalanan bir bilgi kaynağı vardır ki o da vahiydir. bu kaynak insanlığın varoluşundan bu yana vardır, kabul etsek de reddetsek de bu kaynak insan yığınları tarafından çağlar boyunca muteber bir kaynak olarak kabul görmüştür. gelelim batı'nın bilgiye kaynak olarak neden deneyi ve aklı esas aldığına? bu soruyu cevaplamak için ortaçağ avrupası'na inmek grekmektedir.

bahsi geçen dönemde avrupa tam bir karanlık içerisindeydi. kilise ve krallıklar, insanlara din ve tanrı adına akıl almaz zulümleri reva görüyorlardı. bu karanlık yapıyı ve zulümleri sorgulayanlar ise kilise tarafından afaroz edilip, akıl almaz işkencelerle öldürülüyordu. (bakz: gelileo). bu sürecin dayanılmaz bir hal alması sonucu avrupalı filozflar halkı kilise ve krallığa karşı örgütleyip fransız ihtilalini (1789) gerçekleştirdiler. artık kavramların ve değerlerin tam anlamıyla alt-üst olma dönemi başlamıştır. kilise tarafından doğuşta günahkar ademin günahı sayılan insan, temiz ve değerli, her şeye ölçü alınan tanrı (kilisenin tanrısı), yeryüzünden kovulmuş ve sözleri para etmez bir varlıktı artık.

işte birçok hayati kavram gibi bilgi kavramının da yeniden tanımlanması bu süreçte gerçekleştirilmişti. zulmü telkin eden, sorgusuz sulasiz kabul edilen vahiy anlayışı bu süreçte yerini deneysel metodla elde edilen bilgi anlayışına bırakmıştır. bu metoda göre laboratuara giremeyen hiçbir şey kabul edilemez, bunun dışında elde edilen bilgilere de dogma yaftası biçilmişti.

peki bu metodun geçerliliği nedir ve insanı ne kadar tatmin eder? bu metdoun insanlığı getirdiği nokta ortada! buyrun işte batı toplumu... huzurun ve sevginin ve bütün insani kavramların iflas ettiği, suç oranın hızla yükseldiği bir toplum. işte buyrun onları taklid eden türkiye v.b. toplumlar.

peki bütün vahiy kaynaklı bilgiler aynı mıdır? burada islam'ın özel ve biricik bir önemi vardır. zira islam aklı muhatab almış, akla önem vermiştir. fakat burada gözden kaçırılmaması gereken bir şey var ki bu muhatablık iki süreçten oluşmaktadır. birincisi islam'ı kabul etmede... islam'ı kabul etmede ölçü akıldır. yani iman etmede ölçü... fakat kaypaklık yampayan dürüst akıl. ikincisi ise iman ettikten sonraki aklın fonksiyonudur ki bu da ancak aklın sadece vahyi anlamakla yetinmesi gerektiğidir. zira sorgulamasını iman etmeden önce yapmıştır akıl. ve iman ettiği maddeler içinde bu da vardır.

özetle denysel bilgi bir yere kadar doğru olmasına rağmen hayata esas kılındığında intihardır.