bugün
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak12
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası12
- albay kemal10
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur16
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem12
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba24
- nihavend longa19
- fenerbahçe12
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar9
- ismet gurbuz 202412
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak9
- gratis indirim günü kavgaları18
- yaşlılık belirtileri10
- true nickli yazar10
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- kova burcu erkeği9
- sözlüğün en iyi 10 yazarı17
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- neden evlenmiyorsunuz13
- jose mourinho68
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
Tanım olarak şöyle diyebiliriz: kendini sanatsallıktan az veya çok olarak anlıyor addeden kimselerin, sanatsallıktan anlamayan ve sanatsallığa meyletmeyen kimseleri bu anlayışsızlıklarından ve meyil etmemeleri üzerinden sanatı nazara vererek yermektir.
Bu bahsedilen tutumu takınan bir çok insanı etrafınızda -ya da aynaya bakın- görebilirsiniz. Edebiyat, müzik, film gibi sanatlarda öne çıkan bu tavrın bir çok sebebi var. Bu tavrı takınan kesimin içinde samimi eleştiri getirenlerin olduğunu düşünsem de bir çoğunu elitist bir hale gark olmuş, yüzü gözü sözü tekebbür kokan, kendini havass, kitleleri avam gören fildişi kulelere hayran hayran bakan veya o kuleler de yaşayan kimseler olarak görüyorum.
Sanatsallığı festivaller veya bu işte ehil kimseler tarafından onaylanmış filmlerin halk tarafından gişe de bahsedilenin tam zıddı filmlerle kıyas edilmeyecek derecee teveccühe medar olmaması bu kimseleri bir hayli asabi eder. Bu tutumlarında elbette yer yer haklılar fakat atladıkları şey de bir hayli fazla.
Edebi değeri herkes tarafından kabul görmüş eserlerin de popüler eserler karşısında esamesinin okunmaması da bu kimseleri rahatsız eder. Atay, tanpınar, pamuk, kafka, marquez, zweig, dostoyevski, proust gibi yazarların eserlerinin popülerliğe yenik düştüğünü görmek bu insanların hayli canını sıkar. Ki bu durum bana da olmaktadır. Geçenlerde gittiğim bir sahafta tarık buğra'nın osmancık'ı ile ne idiğü belirsiz fantastik popüler bir roman yanyana duruyordu. o genç fantastik romana elini uzatınca içim acıdı. Sordum tarık buğra'yı okumamış. Allah'tan o gün bakış ve sözlerimle onun o kitabı almasına engel oldum. Belki başka bir yerde gidip almıştır ama en azından gözlerimin önünde almadı...
Bu tutumun eleştirilecek çok yanı var. EVine ekmek götürme derdiyle çırpınan, kiraydı pazardı parayı nasıl yetiştireceğinin hesabının yapan, işinden dersinden başına kaldıramayan kimseler için sanat damara enjekte edilmesi gerekli olan bir ilaç mıdır? Yoksa enjekte edilse de edilmese de farketmeyen Bir keyfiyette midir? Bunun cevabını herkes verebilir. Sanat bütün devirlerde böyle olmuştur. Onu sadece belirli bir kesim sırtında taşımıştır o kesimden uzak olanlar ise keyif olarak onu yaşamışlardır.
Halkı filmlerin gişelerine, kitapların baskı sayılarına, albümlerin satış rakamlarına bakarak yermek halkı anlamamaktır. Halk böyle şeyleri umursamıyor ki? bunu ben de çok yapardım fakat anladım ki halkın sanatla arasında, sanattan anlayan kesime göre, mesafe olması çok normal ve olması gereken bir şey. sanat gizli saklı bir maden gibi. Onu herkesin keşfetmesi yalnızca değerini azaltır. Ayrıca şunada kâniyimki, sanatın değerini azaltan bir başka şey de: ben bu madeni buldum bakın bakın ben de var sizde yok, diye naralar atmaktır. Bu gizli maden kibirli bir elde tiksindirici bir perdeye bürünür...
Bu entryi yazarken niyetim yargılara varmak değildi lakin kelimelerin gideceği yer belli olmuyor.
Bu bahsedilen tutumu takınan bir çok insanı etrafınızda -ya da aynaya bakın- görebilirsiniz. Edebiyat, müzik, film gibi sanatlarda öne çıkan bu tavrın bir çok sebebi var. Bu tavrı takınan kesimin içinde samimi eleştiri getirenlerin olduğunu düşünsem de bir çoğunu elitist bir hale gark olmuş, yüzü gözü sözü tekebbür kokan, kendini havass, kitleleri avam gören fildişi kulelere hayran hayran bakan veya o kuleler de yaşayan kimseler olarak görüyorum.
Sanatsallığı festivaller veya bu işte ehil kimseler tarafından onaylanmış filmlerin halk tarafından gişe de bahsedilenin tam zıddı filmlerle kıyas edilmeyecek derecee teveccühe medar olmaması bu kimseleri bir hayli asabi eder. Bu tutumlarında elbette yer yer haklılar fakat atladıkları şey de bir hayli fazla.
Edebi değeri herkes tarafından kabul görmüş eserlerin de popüler eserler karşısında esamesinin okunmaması da bu kimseleri rahatsız eder. Atay, tanpınar, pamuk, kafka, marquez, zweig, dostoyevski, proust gibi yazarların eserlerinin popülerliğe yenik düştüğünü görmek bu insanların hayli canını sıkar. Ki bu durum bana da olmaktadır. Geçenlerde gittiğim bir sahafta tarık buğra'nın osmancık'ı ile ne idiğü belirsiz fantastik popüler bir roman yanyana duruyordu. o genç fantastik romana elini uzatınca içim acıdı. Sordum tarık buğra'yı okumamış. Allah'tan o gün bakış ve sözlerimle onun o kitabı almasına engel oldum. Belki başka bir yerde gidip almıştır ama en azından gözlerimin önünde almadı...
Bu tutumun eleştirilecek çok yanı var. EVine ekmek götürme derdiyle çırpınan, kiraydı pazardı parayı nasıl yetiştireceğinin hesabının yapan, işinden dersinden başına kaldıramayan kimseler için sanat damara enjekte edilmesi gerekli olan bir ilaç mıdır? Yoksa enjekte edilse de edilmese de farketmeyen Bir keyfiyette midir? Bunun cevabını herkes verebilir. Sanat bütün devirlerde böyle olmuştur. Onu sadece belirli bir kesim sırtında taşımıştır o kesimden uzak olanlar ise keyif olarak onu yaşamışlardır.
Halkı filmlerin gişelerine, kitapların baskı sayılarına, albümlerin satış rakamlarına bakarak yermek halkı anlamamaktır. Halk böyle şeyleri umursamıyor ki? bunu ben de çok yapardım fakat anladım ki halkın sanatla arasında, sanattan anlayan kesime göre, mesafe olması çok normal ve olması gereken bir şey. sanat gizli saklı bir maden gibi. Onu herkesin keşfetmesi yalnızca değerini azaltır. Ayrıca şunada kâniyimki, sanatın değerini azaltan bir başka şey de: ben bu madeni buldum bakın bakın ben de var sizde yok, diye naralar atmaktır. Bu gizli maden kibirli bir elde tiksindirici bir perdeye bürünür...
Bu entryi yazarken niyetim yargılara varmak değildi lakin kelimelerin gideceği yer belli olmuyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar