bugün

müslümanların bilimden hiçbir şey anlamaması

1940'dan evvelki yıllardan kalmış klişe.. zira o zamandan evvel pozitivizmin kesin olarak haklı olduğuna inanılıyordu. daha sonra özellikle fizik dünyası olmak üzere bilim alanında oluşan gelişmeler pozitivizmin kesin olmayabileceğini göstermiştir..

bugün gelinen nokta otorite fizikçi stephan hawking tanrının var olabileceğini söylüyor.

aslında bu önermenin orjinali dindanlar bilim yapamaz olacak.. bu fikir avrupa'dan ithaldir..

mikrobu dünyaya tanıtan pasteur koyu katolikti.. halbuki akşemseddin maddedül hayat adlı eserinde mikroptan bahsetmiştir.

"Hastalıkların insanlarda teker teker ortaya çıktığını sanmak hatadır. Hastalık, insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma, gözle görülmeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur [maddedül hayat: 26,27.]"

çok var ama okyanusu tarif kabilinden yazayım.

bilime katkı sağlayan müslümanlar:

kimyager olan el razi sülfirik asidi bulmuştur.

astronomi çalışmaları yapan ali kuşçu yıldızların fihrist cetveli isimli eserini yazmıştır.

matematik, geometri, astronomi, coğrafya gibi pek çok alanla ilgilenen biruni; ekvatoru 15 kilometrelik sapma ile hesaplamış, enlem ve boylam dairelerini tespit etmiştir. dünyanın güneş etrafında dönüşünü hesaplamıştır. asarül bakiye adlı kitapta pek çok coğrafya bilgisi bulunur.

matematikle uğraşan harezmi "0" rakamını bulmuştur. batılılar algebre ismiyle tanırlar.

farabi, ibni sina, gazali gibi çok büyüklerin kitapları hala avrupa'da okutulur.. rönesansın başlaması bile endülüs emevi devleti sebebiyle oldu..

ilave: ek olarak bu önermenin argümalarından "müslümanlar dogmatiktir, dünyaya mantık temelli bakmazlar" safsatasına cevap olarak şöyle söylenebilir. biz müslümanlar hazreti peygamberin bildirdiklerine kesin olarak inanırız. fakat dünya işlerini yine hesap ederek ve deneyle anlamaya çalışırız, yani bilimle anlamaya çalışırız. bunu bize emreden yine hazreti peygamberdir..

kendisine hurma ağaçlarımızı nasıl dikelim dediler. "medine'de gördüğünüz gibi dikin" mealinde söyledi. "yemendeki hurma ağaçları daha iyi meyve veriyor" denildiğinde "o halde tecrübe edin yarısını medine'de bildiğimiz gibi yarısını da yemende gördüğünüz gibi ekin" buyurdu.. öyle yaptılar.. yemendeki usül daha başarılı oldu. bunu gelip söyleyince "siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz" buyurdu.. zira kendisi insanlığa hurma ağacının nasıl daha çok meyve vereceğini öğretmek değildi.. insanlığa din bilgilerini öğretmek için gönderilmişti.. yavuz sultan selim hareketli toplarla memlük ordusu dağıttığı zaman tomanbay kendisine kalleşlik ettin demişti.. yavuz sultan selim'in buna jarşı halife-i müslümin en gelişmiş harp vasıtalarına haiz olmakla mükelleftir sen buna uymayarak halifeliğe hakkın olmadığını gösterdin demişti..

şimdiki müslümanların içler acısı halinin sebebi dinleri değil, hem dinlerini doğru öğrenmemek hem de gelişmiş teknolojiye sahip olmayarak düşmana mağlup olmaktan ileri gelir.