bugün

suudi arabistan da kadın olmak

Araplar hakkında yalan yanlış bilgilerimiz vardır. Bir kere her Arap ülkesinin kendine özgü kuralları vardır. Bunlar farklılıklar gösterebilir. Ama ortak yanları şu. Erkek egemen bir toplum, başörtüsünü fırsat bilip, Kur’an’ı kasden yanlış, kendine göre yorumlayıp kadın haklarını olabildiğince kısıtlanmış hatta bazı yerlerde tamamen kısıtlamışlar. Gidip görmeden orada yaşamadan anlatılanlara bakarak bunları anlamak, hayal etmek zor. Örneğin bizim gazetelerde Suudi Arabistan ile ilgili bir yazıda para birimi yanlış şekilde Dinar olarak geçebilir.
Gelelim gerçeklere. Suud’da çarşılarda gezerken bir zaman sonra insanın ruhu kararmaya başlıyor. Zira bütün kadınlar kapkara, kimisi çarşaflı, kimisi peçeli. Yüzünü açan da bazan oluyor ama başını açan asla. Yabancıların hepsi de mecburen siyah renkte “abaye” denilen uzun pelerin/sabahlık benzeri bir giysi giyiyor ve batılılar dışında başını siyah başörtüsüyle örtüyorlar.

Abaye
Eşim başı açık gezerken bir kez Mutawwa (latin harflerine çevirirken Mutavva veya Mutawa da yazılabilir) yani dini polisten ihtar almış. “Cover, cover, Allah Allah” diye. Bir kez de beraber gezerken Mutawwa yanıma gelip bana ihtar ediyor. Kadının yanında kocası varsa onu adamdan saymayıp kocayı muhatab alıyorlar. Zira burada kadının adı yok. Bkz.mutawwa
insan düşünmeden edemiyor, acaba çirkin olanların örtünmeleri işlerine mi geliyor diye. Kimler mi yüzünü açan? Küçük bir azınlık. Burada kadın denize giremiyor. Otel havuzlarına giremiyor. Nikahlı olmadan ya da oğlu, babası, kardeşi dışında bir erkekle gezemiyor, arabada kamusal alanda oturamıyor. Yalnız seyahat edemiyor. Ayrıca kuyruklarda, kasalarda bankalarda vb yerleri ayrı ama öncelikli. Suudlu kadınlar, kadın hastanesinde hemşirelik, kızlar okulunda öğetmenlik gibi birkaç meslek dışında çalışamıyor, kendi işini asla kuramıyor. Yeni yeni bankaların kadın müşterilerine ait bölümlerinde çalışmaya başladılar. Yabancı kadınlar da ancak hemşirelik, hizmetçilik (maid) gibi çok az işte çalışabiliyor. Kadın sekreter yasak. Yabancı kadınlara ticari, iş kadını vizesi vermiyorlar, verseler de yalvar, yakar, son derecede istisnai oluyor, yanında kocası varsa, ya da isim yapmış bir iş kadını ise gibi. Kadın tek başına gelirse havaalanında kocası karşılamadan içeriye giremiyor. Tüm lokanta, cafelerde bekar-erkek ve kadın-aile bölümü ayrı. Kadın istese de bekar bölümünde oturamıyor, bekarlara ait tezgahtan sipariş bile veremiyor. Erkekler kendi mahrem aileleri dışında kadınların elini sıkmak şöyle dursun karşılarına alıp konuşamıyorlar, zaten kadın da erkeklerle konuşamıyor. Ama biraz cesaretli kadınlar yabancı bir çift gördükleri zaman önce kadınla konuşmaya başlayıp sonra da erkekle de konuşmaya can atıyorlar.
Dhahran’daki Aramco kadınların ender çalışabildikleri yerlerden biri. imtiyazlı ve Suudi Arabistan şartlarında modern bir yer. Bir gün işimiz düşüyor, Şirketin Hintli elemanıyla gidiyoruz. Benim işim bitiyor ama Hintli’nin de ayrıca işi var, bizim içeri girmemiz ancak refakatçi eşliğinde mümkün olduğundan resepsiyonda bekliyoruz, cepten Suudlu bir bayanı arıyor. Kız biraz sonra geliyor. Peçeli sadece gözleri görünüyor. Narin yapılı, makyajlı gözleri çok güzel. Yanımdaki Hintli ile ingilizce konuşuyorlar, ben de nezaketen dinliyorum. Ancak kız konuşurken gözü bende, sürekli bana hitap ediyor ancak konuyu bilmediğimden lafa giremiyorum.
Suudlu erkeklerle evli olan Türk bayanların dediğine göre Suudlu kızlar Türk erkekleri ile evlenmeye can atarlarmış. Böylece oradan kurtulma şansları doğuyor. Bilindiği gibi Suudlu kızların gayrı müslim erkeklerle evlenmeleri yasak. Başka bir Arapla evlenseler de fazla bir şey değişmeyecek. O nedenle Türk erkekler tek seçenekleri. Ancak bunu yapabilecek şansı olan Suudlu kız sayısı da yok denecek kadar az. Ayrıca burası evli çiftlerin birbirlerini nikahtan sonra görebildikleri bir ülke. Olsa olsa dış dünya ile az da olsa bağlantı kurabilenler böyle bir şansa sahip olabilir.

Kadın erkek ayırımı belli olsun diye Suudlu erkekler beyaz, kadınlar siyah giyiyor. Entari giyen diğer Arap erkekler ve tüm yabancı kadınlar da buna uyuyor. sokak
Mekke ve Medine kısa süreli ziyaret akınına uğradığı için oralarda kadınlar tamamen kapalı olmak kaydıyla ülkelerinden getirdikleri kıyafetleri giyebiliyorlar. Ülkenin diğer yerlerinde yabancı gayrı müslim kadınlar bile siyah abaye giymek, başlarını siyah başörtüsüyle örtmek zorundalar. Ancak bazı şehirlerin (Cidde, Al Khobar) bazı market ve AVM lerinde gayrı-müslim oldukları belli olan kadınların (örneğin sarı saçlı) başları açık gezmelerine bazan ses çıkarılmayabiliyor. Bu kadınlar ne olur ne olmaz diye çantalarında başörtüsü bulunduruyorlar ve Mutavvaları gayet iyi tanıyor ve gördüklerinde uzaklaşıyorlar.
Öyle her çarşaf abaye olmaaaz! Siz kimle dansediyorsunuz?
“Suudi Arabistan’da kara çarşaf operasyonu
Suudi Arabistan’da kadınların giymek zorunda olduğu, başlarından ayak parmaklarına kadar örten kara çarşaflardan 82 bini, yetkililer tarafından ‘‘çok süslü ya da vücut hatlarını fark ettirebilecek’’ şekilde bulunduğu için toplatıldı.
Ticaret Bakanlığı, başkent Riyad ve Cidde’de yapılan denetimler sonucu, şeriat yasalarına tam uymadığı belirlenen, fabrika ve dükkanlardaki 82 bin kara çarşafa el koydu. El konulan kara çarşaflar istenildiği kadar sade, ışık geçirmez ve bol değildi.”
Sinema yasak, yok. Namaz saatlerinde her yer yarım saat zorunlu tatil ediliyor. Uymayanlar hapse atılıyor. bkz:Her şey namaza göre

Aile kısmı
iki adım ötede Bahreyn bambaşka bir dünya. Oraya gittiğimizde gözlerimiz faltaşı gibi açılıyor. Araba kullanan kadınlar dikkat çekiyor, çarşaflılar bile araba kullanıyor. Başı açık, hatta mini etekli sokaklarda gezen kadınlar dolu. Kimse dönüp bakmıyor bile. Kadınlar her yerde çalışabiliyor. denize girebiliyor, lokanta cafelerde aile-bekar ayırımı yok. Namaz saatlerinde her yer açık. Otellerde barlar içki servisi yapıyor. Kadın çalışma izni varsa tek başına ülkeye girebiliyor. Modern sinema salonları var. Suudlu kadınlar köprü üzerinden Bahreyn’e girer girmez direksiyona geçmeye can atıyorlar.

Atatürk Türkiyesine gelince, yani istanbul, Ankara, izmir gibi şehirlerimizde daha da şok oluyorsunuz. Türkiye bambaşka bir islam ülkesi. Suud’dan gelen bir Türk kadını arabasına atlayıp, otobüse dolmuşa tek başına binip istediği yere gidebildiğini görünce şok geçiriyor. Ama Ankara, istanbul, Trakya, Ege, Akdeniz dışında malesef gittikçe Arap ülkelerine benziyoruz. Özellikle iç, Güney ve Doğu Anadolu. Vatikan üniforması türban icadından başlayarak, içki içilen yerleri kapatarak, haremlik selamlık otel, plaj ve havuzlarıyla vb sistematik şekilde o yola doğru adım adım gidiyor. “içki içme beni rahatsız ediyorsun” anlayışı artık Ankara (örneğin Keçiören), istanbul’da bile yerleşmeye başladı. Yakında bu “başı açık gezme beni rahatsız ediyorsun”a dönüşecek. Kadının adı bizde de artık olmayacak bu gidişle.
peçe
Şeriat ülkelerinde Kadın olmak…
“Her türlü motorlu vasıta kullanmanız yasak.
“Bisiklete binmeniz yasak.
“Yelkenli kullanmanız yasak.
“Sokaklarda başınız açık gezmeniz yasak.
“Bir topluluk içinde konuşmanız yasak.
“Erkeklerin elini sıkmanız yasak.
“Kocanız sizi döverse şikayet etmeniz yasak.
“Siyasete girmeniz yasak
“Derneklere üye olmanız yasak
“Seyahat etmeniz yasak
“Otelde veya kiralık bir evde tek başınıza kalmanız yasak
“Çocuğunuza istediğiniz adı vermeniz yasak.
“Bir işte çalışmanız yasak.
“Çarşafınızın rengini değiştirmeniz yasak.
“Orta öğretim, lise veya üniversitede okumanız yasak.
“Yüzünüzü göstermeniz yasak..
“Kocanızdan boşanmanız yasak.
“Sevdiğiniz kişiyle evlenmeniz yasak.
“Boşandıktan sonra çocuklarınızı görmeniz yasak..
“Sosyal toplantılarda konuşmanız yasak.
“Kocasının ikinci bir kadınla evlenmesine itiraz etmesi yasak.
Renkli kısımlarda alıntı yapılan kaynaklar:
Hürriyet 07.05.2002 http://webarsiv.hurriyet.....tr/2002/05/07/122321.asp
Eylem Şenocak http://www.turkishnews.co...at-ulkesinde-kadin-olmak/
http://bpakman.wordpress....gu/suudi-arabistan/kadin/