bugün

yeşil

her insanın sevmemesi için kendisini zorlaması gereken bir renk. insanın doğayla ilişkisini sürdürdüğünü gösteren bir semboldür aynı zamanda. insanın yeşilden kopması, yabancılaşmış bir dünyaya mahkum olmasıdır. ekonomik ve teknolojik gelişme, insanı ikinci plana ittiğinde yeşil de hayattan dışlanır. en çok da kentleşmede insan unsuruna önem verilip verilmediğinin bir göstergesidir yeşil. kentlerde kişi başına düşen yeşil alan insana verilen önemin yansımasıdır. londra gibi bazı kentlerde yeşil alanlar istanbul'un 10 katı kadar vardır. bunun en önemli nedenlerinden biri rant kaygısıdır.

yeşile yaklaşımda batıdaki kapitalizmle bizdeki kapitalizm arasında çok büyük fark vardır. batı ülkelerinde burjuva demokrasisi, insana yatırım yapmaktadır, gelişmenin kültürel boyutlarını da hesaba katmaktadır. diğer taraftan vahşi kapitalizmin daha fazla kendisini hissettirdiği bizim gibi ülkelerde doğa acımasızca sömürülmekte ve insandan koparılmaktadır. burjuva demokrasisi kendi sistemini yeniden üretmek için bile olsa yeşile daha fazla alan ayırmaktadır. bunun tersine bizdeki ataerkil demokrasi yeşilin tahrip edilmesini gelişme olarak görmektedir.